Mustafa BAĞDİKEN

Değerli okurlar.

Hemen her gün yazımızın başında gündemin yoğunluğundan başımızın döndüğünü vurguluyoruz.

Gündem artık baş da döndürmüyor, adeta beyin yakıyor.

Başta CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve  İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin görevden alınan seçilmiş Belediye  Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birçok CHP’li Belediye Başkanı ile üst düzey yöneticilerin halen cezaevinde tutulduklarını unutmadık. Zaten unutmak mümkün değil.

Hatta onun diplomasıyla ilgili gelişmeleri de yakından takip ediyoruz.

Bununla birlikte daha dün CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik Sırrı Süreyya Önder’in cenazesiyle ilgili düzenlenen tören çıkışında gerçekleştirilen alçakça saldırı da herkesin sinir sistemine tavan yaptırdı. Çocuklarını bile acımadan öldüren, taciz tecavüz gibi daha birçok böylesine ağır suçlardan girdiği cezaevinden garip gerekçelerle tahliye edilen bu caninin elini kolunu sallayarak dolaşması, herkese  “Bu nasıl bir uygulamadır. Anlayan beri gelsin” dedirtti.

Aslında Türkiye’de 7’den 70’e herkese, “Bu nasıl uygulamadır. Anlayan beri gelsin” dedirtecek o kadar çok örnek v ar ki.

Örneğin, açıklanan enflasyon rakamları.

Mutlaka gazetelerden ve TV’lerde izlemişsinizdir.

TÜİK verilerine göre Nisan ayında enflasyon aylık bazda yüzde 3, yıllık bazda yüzde ise 37,86 olarak gerçekleşmiş.

Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG)  göre ise  Nisan'daki aylık enflasyon yüzde 4,46, yıllık enflasyonu ise 73,88 olarak hesapladı.

Birileri ise çıkmış, “Enflasyon düşüyor” demiyor mu...

Bizler de birincisine inanırsak sevinçten halay çekmemiz gerekiyor.

Ama ceplere bakıyoruz, bomboş. Onu bırak, herkes bankalara gırtlağa kadar borçlanarak adeta esirleri olmuş.

Siz hangisine inanırsanız inanın, ben o tarafına karışmam.

Fakat bir yandan de gelen faturalara bir göz atalım, ondan sonra konuşalım.

Bakın aşağıda aynı aboneye ait Şubat ve Mayıs ayında gelen elektrik faturaları var.

Elektrik faturası deyince biliyorum hiçbir okur ilgisiz kalmaz.  Çünkü hepimizi acayip ilgilendiriyor.  Zira faturanın içeriğinde tam anlamıyla kafa karıştıran acayiplik var.

İki kişinin yaşadığı ev için Şubat ayında gönderilen fatura bedeli 328 Lira... Asgari ücretli ve emekli için yine de yüksek ama, tamam kabul...

Fakat iki aydır faturalar “Anlayan beri gelsin” dedirten  “Devlet desteği” ibaresi ile geliyor.

Aynı aboneye gelen fatura bedeli bu kez 858 TL olup, 459,42 TL’lik devlet desteği sonrası 399 TL olarak  gönderiliyor.

Elektrik bedeli 328 liradan bir anda 858 liraya nasıl çıktı, kim çıkardı, neye dayanarak çıkardı.  Devlet desteği denilen yarı yarıya far ne zamandır ve nereye gidiyor?

İşin en önemli yanı da şu:

İki ay öncesine kadar devlet desteksiz olarak 300 TL dolayında elektrik faturası ödeyen vatandaşa, devlet “Birkaç ay siz sevgili vatandaşlarımıza verdiğimiz devlet desteğini, ekonomik sıkıntılar nedeniyle devam ettiremeyeceğiz” deyip, iki kişilik aileye 800 - 900 TL fatura gelmeyeceğinin garantisini kim verir?

Aslında su ve doğalgaz faturalarında da acayip artışlar var da, vatandaşın şimdilik sesi çıkmıyor.

Başlıkta dedim ya, “Bu nasıl bir uygulama. Anlayan beri gelsin” diye...

Ya, ya.. TÜİK’e göre enflasyon yıllık bazda 37,86 imiş...

Siz siz olun, hazırlıklı olun.

Benden söylemesi...