Trump yönetimi, Libya’ya zorla sürgünü askeri sevkiyatla gündeme getirdi.
ABD’de göçmen karşıtı politikalarıyla tanınan Trump yönetimi, şimdi uluslararası hukuku zorlayacak kadar radikal bir hamleye hazırlanıyor: Göçmenleri Libya’ya ABD askeri uçağıyla göndermek. Evet, yanlış duymadınız — savaşın parçaladığı, insan hakları örgütlerinin “işkence kampları” olarak tanımladığı Libya’ya, sığınma talebinde bulunan insanlar, kelepçelerle ve rızaları olmadan gönderilmek isteniyor.
Bu karar, Trump’ın ikinci başkanlık döneminde göçmen politikasında ne kadar sertleştiğini ortaya koyarken, aynı zamanda uluslararası sistemin kırılganlığını da gözler önüne seriyor. Bu, sadece göç politikası değil; insan onuruna karşı yapılan sistemli bir saldırıdır.
Askeri Uçaklarla Sınır Dışı: Hukuku ve Ahlakı Aşan Bir Adım
7 Mayıs 2025’te Reuters’a konuşan ABD’li yetkililer, göçmenlerin Libya’ya gönderilmesi için bir askeri uçuş planlandığını doğruladı. Bu, Amerika tarihinde benzeri az görülen bir sınır dışı uygulaması olurken, uluslararası medyada da şok etkisi yarattı.
“Göçmenler ABD’den ayrılmakla kalmayacak, doğrudan savaş bölgesine taşınacak.”
Planın uygulanması hâlinde, bu kişilerin Libya’daki silahlı milislerin kontrolündeki gözaltı merkezlerine düşmesi yüksek olasılık. Nitekim Amnesty International raporlarında bu merkezler "işkence, cinsel saldırı ve zorla çalıştırma" ile anılıyor. Peki Trump bunu neden yapıyor?
Siyasi Popülizm: “Geri Gönderme” Artık Bir Şov Unsuru
Donald Trump, ikinci döneminde sınır dışı politikalarını sadece uygulamakla kalmıyor, bir şov malzemesi olarak kullanıyor. Seçmenlerine verdiği "sert göçmen politikaları" sözünü yerine getirmek için artık sadece duvar inşa etmiyor; insanları savaş bölgelerine göndererek bu politikanın şiddet dozunu artırıyor.
“Eğer sınırı yasa dışı geçiyorsanız, gideceğiniz yer artık cehennemin kapısı olabilir.”
(Trump, Florida Mitingi – Nisan 2025)
Ancak burada dikkat çeken şey şu: ABD, göçmenleri sadece ülkeden atmakla kalmıyor, onları potansiyel olarak öldürülebilecekleri veya köle gibi çalıştırılacakları yerlere gönderiyor.
Libya Gerçeği: Gitmek Bir Ölüm Fermanı
Libya, iç savaşın ve çökük devlet yapısının hâkim olduğu bir coğrafya. İki ayrı hükümetin çatıştığı, milis güçlerin kontrolündeki gözaltı merkezlerinin faaliyet gösterdiği bir ülke burası.
The Independent’ın Nisan 2025 raporunda şu ifadeler yer alıyor:
“Libya’da gözaltı merkezine düşen her göçmen, ya hastalıktan ölüyor ya da milisler tarafından alıkonulup köle gibi satılıyor.”
Bu durumda, ABD’nin bu kişileri Libya’ya göndermesi yalnızca sınır dışı değil; aynı zamanda “zorla tehlikeye atma” anlamına geliyor.
Uluslararası Hukuk Ne Diyor?
1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi ve İşkenceye Karşı BM Sözleşmesi’nin ortak bir ilkesi vardır:
Non-refoulement (geri göndermeme).
Bu ilkeye göre, zulüm, işkence veya ölüm tehlikesi bulunan ülkeye kimse zorla gönderilemez. ABD, bu sözleşmelerin tarafıdır. Ancak Trump yönetiminin bu kararı, uluslararası hukuku açıkça ihlal anlamına geliyor.
“Bir devlete sığınan bir kişiyi işkence göreceği yere göndermek, insan haklarına değil, zorbalığa hizmet eder.”
Tepkiler Ne Yönde?
ABD içinden de dışından da tepkiler yükseliyor. Demokrat Parti üyeleri bu kararı “ahlaki bir çöküş” olarak tanımlarken, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) bu adımın durdurulması çağrısında bulundu.
Beyaz Saray sözcüsü ise şöyle yanıt verdi:
“ABD kendi sınırlarını koruma hakkına sahiptir. Libya, geçici bir iş birliği ülkesidir.”
(Beyaz Saray Basın Toplantısı, 6 Mayıs 2025)
Ancak “geçici iş birliği” adı altında gönderilen insanların hayatta kalma garantisi yok.
Askeri Lojistikle Sınır Dışı: Yeni Normal mi?
Göçmenlerin sivil değil, askeri uçakla gönderilmesi, meseleyi sadece politik değil, stratejik bir boyuta da taşıyor. Bu, sınır dışı uygulamalarında askeri gücün rutinleştiği ve bir çeşit tehdit unsuru hâline geldiği anlamına geliyor.
“İnsanları F-16’larla sınır dışı etmeye başlamadığımız kaldı.”
Bu sertleşen çizgi, ilerleyen günlerde benzer örneklerin başka ülkelerde de görülmesine yol açabilir. Avrupa’daki aşırı sağ hükümetler, Trump’ın uygulamalarını model alabilir.
Küresel Etkiler: Göç Krizine Benzin Dökülüyor
Trump’ın kararı, yalnızca ABD’yi değil, küresel göç krizini de etkiliyor. Libya’ya gönderilen insanlar ya Avrupa kıyılarına geçmeye çalışacak ya da sahra altı Afrika’ya itilerek insan kaçakçılığı ağlarının hedefi hâline gelecek.
Bu da şu soruyu gündeme getiriyor:
Trump aslında göç krizini çözmüyor, büyütüyor olabilir mi?
Sonuç: Bu Bir Sınır Dışı Değil, Tehdit ve Gözdağı
Trump’ın göçmenleri Libya’ya askeri uçakla göndermeyi planlaması, sadece bir politika tercihi değil; aynı zamanda uluslararası hukuka ve insanlık vicdanına karşı yapılmış büyük bir meydan okumadır.
Bu adım gerçekleşirse, ABD yalnızca göçmenleri değil, küresel değerleri de sınır dışı etmiş olacaktır.