Mevsim geçişleri, ciltte kuruluk, hassasiyet ve matlıkla kendini gösterebilir. Kimyager & Kozmetik Güvenlik Uzmanı Nazlı Nur Hitay Öksüz, kışa girmeden bakım rutininizde yapmanız gerekenleri anlattı.

Yazın sıcağı, güneşin ışıltısı derken cildiniz mevsim boyunca belki de farkında olmadan ciddi bir sınavdan geçti. Şimdi ise ani sıcaklık düşüşü, kuruyan hava ve rüzgârın sertliğiyle yepyeni bir döneme giriyoruz: Sonbahar – Kış geçişi.
İşte bu dönem, cilt sağlığı açısından en kritik zaman dilimlerinden biri. Çünkü bu değişim süreci, çoğu zaman “mevsimsel cilt krizi” olarak adlandırılan bir dizi problemi beraberinde getiriyor.

Pul pul dökülmeler, yanaklarda kızarıklık, gerginlik hissi ve donuk bir görünüm... Bu belirtiler size tanıdık geliyorsa, cildinizin yardım çığlıklarını duymaya başlamışsınız demektir. Peki bu sinyallerin ardında ne var?


Nem Azalıyor, Bariyer Zayıflıyor

Havaların soğumasıyla birlikte nem oranı hızla düşer. Evlerde kullanılan ısıtıcılar da bu tabloyu ağırlaştırır. Cildin en üst tabakası olan stratum corneum, kurudukça koruma işlevini kaybeder. Sonuç: Hassas, savunmasız, tahrişe açık bir cilt.


Yazdan Kalan Hasar Ortaya Çıkıyor

Güneşin UV ışınları yaz boyu ciltte birikmiş serbest radikaller bırakır. Sonbaharda bu birikimin etkileri belirginleşir: kolajen kaybı, elastikiyet azalması, ince çizgiler ve hassasiyet artışı.


Soğuk, Kan Dolaşımını Yavaşlatıyor

Düşen sıcaklıklar damarları büzüştürür, cilt daha az oksijen ve besin almaya başlar. Bu da matlık, solgunluk ve yorgun bir görünüm yaratır.


Bilim Destekli Kışa Hazırlık Planı

Mevsim geçişlerinde cilt bakım rutinini aynı bırakmak büyük bir hatadır. Cilt, değişen iklime uyum sağlamak için farklı ihtiyaçlar duyar. İşte bilimsel temellere dayanan öneriler:

  • Bariyer Onarımı:
    Seramid, niasinamid ve skualen içeren formüllerle cildin koruyucu kalkanını güçlendirin. Bu, su kaybını önler ve dış etkenlere karşı dayanıklılığı artırır.

  • Antioksidan Desteği:
    C vitamini, E vitamini ve astaksantin gibi güçlü antioksidanlarla yazdan kalan serbest radikal hasarını onarın. Bu destek, cildi hem güçlendirir hem de aydınlık bir görünüm sağlar.

  • Nazik Eksfoliasyon:
    Aşırı peeling yerine yumuşak AHA/BHA formlarına geçin. Haftada 1–2 kez uygulama yeterli olur; bu sayede cilt yenilenir ama tahriş olmaz.

  • Yoğun Nemlendirme:
    Hyaluronik asit, gliserin ve panthenol, cildin nem tutma kapasitesini artırır. Soğuk havalarda bu içerikler adeta birer cankurtaran gibidir.

  • Güneş Korumasını Bırakmayın:
    “Kışın güneş kremi kullanmaya gerek yok” düşüncesi en büyük yanılgılardan biridir. UVA ışınları yıl boyu etkilidir; SPF kullanmaya devam edin.


İçten Desteği Unutmayın

Cilt sağlığı yalnızca kremlerle değil, yaşam tarzı alışkanlıklarıyla da yakından ilişkilidir. Yeterince su içmek, düzenli uyumak ve omega-3 bakımından zengin beslenmek (balık, ceviz, keten tohumu) cilt bariyerinizi güçlendirir, doğal ışıltınızı korur.


Son Söz: Cildinizin Dilini Dinleyin

Mevsim geçişleri, doğru adımlarla cilt için yeniden yapılanma fırsatına dönüşebilir. Bariyer onarımı, antioksidan desteği ve bilinçli bir rutinle bu süreci konforlu geçirebilir, kışa sağlıklı ve canlı bir ciltle “merhaba” diyebilirsiniz.
Unutmayın; sağlıklı bir cilt, yalnızca bakımın değil, bilinçli bir yaklaşımın da sonucudur.