Yapay zekâ, iş dünyasında köklü bir değişimin başlangıcını yaptı.
Artık metinler yazan, müşteri hizmetleri sunan, hatta kod yazan sistemler mevcut.
Bu durum bazılarını heyecanlandırırken, bazılarını da korkutuyor.
Çünkü herkesin aklında aynı soru var: “Makineler işimizi elimizden mi alacak?”
Tarih boyunca her teknolojik devrim, iş gücünü yeniden tanımladı.
Sanayi Devrimi kas gücünü, bilgisayar çağı zihinsel emeği dönüştürdü.
Şimdi yapay zekâ dönemi, yaratıcılığı bile sorguluyor.
Ancak bu, insan emeğinin sonu değil; yeni bir başlangıç.
Yapay zekâ, tekrarlayan görevleri üstlenerek insana düşünme, analiz etme, tasarlama alanı açıyor.
Sorun teknolojide değil, bu dönüşüme toplumların nasıl hazırlandığında.
Eğitim sistemleri, sadece bilgi değil, yaratıcılık, empati ve eleştirel düşünme gibi insana özgü yetenekleri geliştirmeli.
Belki de gelecek, makinelerle yarışan değil, onlarla birlikte değer üreten insanların çağı olacak.
Çünkü her algoritmanın arkasında hâlâ bir insan fikri, bir insan niyeti var.