Kozmetik sektörü bugün bir bilim alanı değil, büyük ölçüde bir algı mühendisliği sahasıdır.
Ve bunu dışarıdan gözlemleyen biri olarak değil, bu sistemin içinde çalışan biri olarak söylüyorum.
Bu cümle, işte tam da bu yüzden can acıtır.
Bir ürünün işe yarayıp yaramaması artık ikinci plandadır.
Önemli olan ambalajın ne söylediğidir:
“sessiz lüks” mü fısıldıyor,
“clean girl” mü oynuyor,
yoksa “dermokozmetik” mi bağırıyor?
Bugün raflarda gördüğümüz ürünlerin büyük kısmı şu soruya cevap vermez:
“Bu ne işe yarıyor?”
Şu soruya cevap verir:
“Buna inanmanı nasıl sağlarım?”
Aktif madde bolluğu, etki kıtlığı
Bir üründe 15 aktif görmek, onun güçlü olduğu anlamına gelmez.
Doğru doz yoksa, doğru taşıyıcı yoksa, doğru pH yoksa;
o aktiflerin tamamı sadece etiket süsüdür.
Ama bu, tüketiciye açıkça söylenmez.
Ona “%10”, “%2”, “klinik olarak test edildi” gibi kelimeler verilir.
Testin ne olduğu,
kime yapıldığı,
hangi parametrenin ölçüldüğü konuşulmaz.
Çünkü bilgi satmaz.
Hikâye satar.
“Temiz içerik” söylemi: Masum değil
“Temiz”, “doğal”, “kimyasalsız” gibi ifadeler bilimsel değildir; ideolojiktir.
Ve ideolojiler pazarlamada son derece işe yarar.
Her şey kimyasaldır.
Su da kimyasaldır.
Ama bu basit gerçek, reklam metinlerinde yer bulmaz.
Onun yerine korku satılır:
– Koruyucudan kork
– Laboratuvardan kork
– Bilimden şüphe et
Sonra sana güven satılır.
Şişede.
Influencer etkisi: Yeni ruhsat sistemi
Eskiden ürünler piyasaya çıkmadan önce uzmanlar konuşurdu.
Bugün ürünler piyasaya çıktıktan sonra influencer’lar karar verir.
Bir ürün kötü mü?
“Bana iyi geldi” denirse sorun yoktur.
Bilim susturulur, deneyim yüceltilir.
Oysa deneyim kişiseldir; bilim tekrarlanabilirdir.
Ama tekrar sıkıcıdır.
Viral değildir.
Gerçek şu: Kozmetik bir ritüeldir ama mucize değildir
Cilt bakımı bir bakım alışkanlığıdır, bir kişisel ritüeldir.
Ama travmaları iyileştirmez, hayatı düzeltmez, genetiği silmez.
Buna rağmen “hayat değiştiren” ürünler satılır.
Ve biz buna çoğu zaman sessiz kalırız.
Çünkü sektör böyle döner.
Çark ses çıkarmadan döndükçe herkes yoluna devam eder.
Bu yazıyı okuyan herkes şunu bilsin:
Kozmetikte sorun ürünler değil, sessiz kabulleniştir.
Sorgulamayan tüketici,
konuşmayan uzman,
etiketi kutsallaştıran sektör…
Herkes bu döngünün bir parçasıdır.
Ve bu döngü kırılmadıkça,
en pahalı ürün de
bilim ambalajına sarılmış ucuz bir hayalden
başka bir şey olmayacaktır.