Ekonomi deyince çoğumuzun aklına ilk olarak dolar kuru, enflasyon, faiz oranı gibi başlıklar gelir. Elbette bu göstergeler önemlidir; ama ekonomi sadece rakamlardan ibaret değildir. Ekonomi, insan psikolojisiyle, siyasetle, savaşla, iklimle, hatta bazen sadece bir tweet’le bile yön değiştirebilecek kadar kırılgan ve çok katmanlı bir yapıdır.
Son birkaç yıldır dünya ekonomisi “belirsizlik” kavramının tam anlamıyla merkezinde. Pandemiyle sarsılan tedarik zincirleri, ardından gelen enflasyon dalgası, Rusya-Ukrayna savaşı, enerji krizleri, gıda güvenliği tartışmaları ve merkez bankalarının sıkılaştırma adımları… Küresel sistem, adeta yeniden şekilleniyor.
MERKEZ BANKALARI ARTIK SADECE PARA POLİTİKASIYLA YETİNEMİYOR
Eskiden merkez bankalarının görevi sadece fiyat istikrarını sağlamakla sınırlıydı. Artık sosyal eşitsizlikten çevre krizine kadar birçok alanda sorumluluk üstleniyorlar. Para politikası, artık yalnızca faizle değil; dijital parayla, yeşil finansmanla, sürdürülebilir yatırımlarla anılıyor.
Ancak burada en kritik meselelerden biri, toplumların bu dönüşüme ne kadar hazırlıklı olduğudur. Çünkü ekonomik kırılganlıklar en çok düşük ve orta gelir gruplarını etkiler. Gelir dağılımındaki bozulma, yalnızca bireylerin refahını değil, toplumsal barışı da tehdit eder.
TEKNOLOJİ VE EKONOMİNİN KESİŞTİĞİ NOKTA
Öte yandan dijitalleşme ve yapay zeka, işgücü piyasalarını yeniden şekillendiriyor. Artık üretim sadece sanayi tesislerinde değil, kod satırlarında da yapılıyor. Bu da yeni türden becerilere ve ekonomik rollere olan ihtiyacı artırıyor. Eski ezberlerle yeni dünyanın dinamiklerini çözmek mümkün değil.
Bu nedenle ekonomi eğitimi yalnızca istatistik ve teoriyle değil, sosyolojiyle, çevre bilimleriyle, psikolojiyle ve teknolojiyle iç içe olmalı. Geleceğin ekonomistleri veri okuyacak, algoritma yazacak, ama aynı zamanda insan doğasını da anlayacak.
NE YAPMALI?
Küresel ölçekte "güven" en büyük yatırım aracı haline gelmiş durumda. Bu güveni sağlayan ülkeler yatırım çekiyor, istihdam yaratıyor, refah dağıtıyor. Sağlam kurumlar, şeffaflık, hukukun üstünlüğü, eğitim reformları ve inovasyon ekosistemi... Bunlar artık kalkınmanın yeni temel taşları.
Ekonomi bir yol haritasıdır. Ancak o haritayı okuyanların pusulası iyi ayarlanmadıysa, en doğru hedef bile ulaşılamaz olur. İşte bu yüzden, rakamların ötesine geçip, sistemi bütünsel bir bakışla analiz etmek şart.
Çünkü ekonomi, sonunda insan için vardır. İnsan yoksa rakamın da anlamı yoktur.