Basın özgürlüğü, çoğu zaman yalnızca gazetecilerin talebiymiş gibi algılansa da, uzmanlara göre bu hak doğrudan halkın gerçek bilgiye ulaşma hakkıyla bağlantılı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Ayla Koç, “Gazeteci susturulduğunda, gerçeğe ulaşma hakkı da susturulur. Basın özgürlüğü aslında bir toplumun nefes alma kanalıdır” diyerek durumu özetliyor.
TÜRKİYE’DE DURUM NE?
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yayımladığı 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, 180 ülke arasında 165’inci sırada yer aldı. Gazetecilerin cezaevine girmesi, haber sitelerine getirilen erişim engelleri ve sosyal medya üzerindeki baskılar, bu sıralamayı doğrudan etkileyen faktörler arasında.
SAHADA SESSİZ BİR DİRENİŞ VAR
Günlük hayatlarında baskı, işsizlik ve sansürle mücadele eden gazeteciler için 3 Mayıs, sembolik bir hatırlatma. Her gün kamuoyunu bilgilendirmek adına risk alan yerel gazeteciler, sosyal medya muhabirleri ve bağımsız haber platformları sessiz bir dirençle ayakta kalmaya çalışıyor.
BASIN EMEKÇİLERİNDEN MESAJ: YALNIZ DEĞİLİZ
Birçok gazeteci 3 Mayıs nedeniyle sosyal medya hesaplarından dayanışma mesajları paylaştı. İsimlerinin açıklanmasını istemeyen bazı yerel gazeteciler, “Gerçekleri yazmak lüks değil, görevdir. Ne olursa olsun kalemimizi bırakmıyoruz” sözleriyle mesaj verdi.