Haber: Zuhal ÇİLOĞLAN/Kamera: Onur DURSUN

(İSTANBUL) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, 19 Mart'ta başlayan protestolar sırasında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işledikleri gerekçesiyle yargılandıkları davada Esila Ayık, Arda Öğüşlü ve Mehmet Efe Erdoğan hakkında verilen tahliye kararının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, "Bu ülkenin gençlerine zulmetme. Bu ülkenin savcılarını söz edemez hale getirmeyin. Hakimlerini karar veremez hale getirmeyin. Yargıyı araçsallaştırmayın" diye seslendi.

Özçağdaş ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolar sırasında "Diktatör Erdoğan" dövizi taşıdıkları için tutuklanan Ayık, Öğüşlü ve Erdoğan'ın yargılandıkları davada tahliyelerine karar verilmesinin ardından Kartal'daki Anadolu Adliyesi önünde açıklama yaptı.

Aslında olması gereken karara sevinir durumda olduklarını belirten Özçağdaş, tahliye kararının Esila, Arda ve Mehmet için de diğer gençler için de çok önemli olduğunu söyledi. Fakat burada asıl tartışması gerekenin bu gençlerin neden tutuklandığı olması gerektiğini ifade eden Özçağdaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararı var, genel kurulun kararı var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı var; bir ülkeyi yöneten bir kişiye, Türkiye örneğinde Recep Tayyip Erdoğan'a, 'diktatör' demek yargı kararlarıyla tescil edildiği üzere suç değildir. Dolayısıyla herhangi bir yurttaş ister bilerek ister bilmeyerek herhangi bir siyasetçiye bu AKP Genel Başkanı olabilir başka bir siyasetçi olabilir, 'diktatör' dediğinde bu bir suç değildir.

Eğer bir fiil suç değilse, bu yargı kararlarıyla defalarca onanmışsa bu gençler burada neden yargılanıyorlar? Bu iddianameyi hazırlayan savcılara soruyorum; siz hangi ülkenin içtihatlarına göre, hangi ülkenin üst yargı organlarının kararına göre iddianame hazırlamaktasınız? Birinci soru bu. Bir iddianame hazırladınız. Tutuklama tedbiri istiyorsunuz. Tutuklama tedbiri ne için lazım? Delillerin karartılmaması için lazım. Kaçma şüphesi lazım. Bu çocuklardan birisi konum gönderiyor, 'Ben orada değilim. Ben buradayım' diye konum göndermiş. Polise kendisi 'Ben buradayım' diyor. Biri yurtta kalıyor, 'Abi ben zaten yurtta kalıyorum' diyor. Bu çocuklar o kadar eminler ki hiç suç işlemediklerine. Çünkü bu ülkede hukuk var. Defalarca tescillenmiş. Diktatör demek suç değil. Peki bir ülkede tutuklama kararının devamı neden istenir? Savcı bugün mırıldanarak cezalandırma ya da beraat talepleriyle ilgili hiçbir cevap vermedi. Ben buradan hukukçulara soruyorum. Yargılamayı neden yapıyoruz o zaman?"

Özçağdaş, cumhuriyet savcılarının temel görevinin sanıkların hem lehinde hem aleyhinde delilleri toplamak olduğunu ancak bugünkü davaya ilişkin soruşturmada delillerin toplanmadığını ifade etti.

Savunma avukatlarının, dava konusunun suç olmadığına ilişkin üst mahkeme kararları bulunduğunu, sanıkların sağlık durumlarını ortaya koyduğunu ifade eden Özçağdaş, "Arasında kemoterapi alan var. Hastalıktan kafasını kaldıramayan var. Kaçma durumları yok. Delil karartma imkanları yok. Çünkü delil dedikleri şey bir tane fotoğraftan ibaret ve sonuçta bu savcı bu yargılama sonucunda yeni bir kanaat oluşturması lazım. Savcılık onun için lazım. Savcı dinliyor, dinliyor, dinliyor ve diyor ki 'Tutuklukların devamını istiyorum'. Peki beraat etsinler mi? Ceza alsınlar mı? Bununla ilgili bir şey söylemiyor. Recep Tayyip Erdoğan müdafiisi var. Katılmak istiyor. 'Suçludurlar' diyor. Neye göre söylüyorsunuz?" diye sordu.

"CHP boyun eğmemeye ve demokrasi talep etmeye yüksek sesle devam edecek"

Özçağdaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Bu ülkenin gençlerine zulmetme. Bu ülkenin savcılarını söz edemez hale getirmeyin. Hakimlerini karar veremez hale getirmeyin. Yargıyı araçsallaştırmayın. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu, belediye başkanlarımız, bürokratlarımızın tamamı bu araçsallaşmış yargı düzeninin yarattığı sonuçları yaşamaktalar. Türkiye bir korku imparatorluğuna teslim olmuş gözüküyor ve size buradan kötü bir haber vereyim. Ne CHP ne size muhalefet eden diğer siyasi partiler, dernekler, sivil insiyatifler ve her şeyden önce onurlu, namuslu, ülkenin geleceğini düşünen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, aydınları, emekçileri size boyun eğmemeye, yola devam etmeye, demokrasi talep etmeye yüksek sesle devam edecekler. Bunu göreceksiniz" dedi.

"Anayasal haklarını kullandıkları için 40 günden uzun bir süre cezaevinde kaldılar"

CHP İstanbul İl Başkanı Çelik de Ayık, Öğüşlü, Erdoğan'ın taşıdıkları dövizde yazan ifadeyle ilgili Yargıtay kararı olmasına rağmen 40 günden fazla cezaevinde kaldıklarını anımsatarak, "Aslında bir konser etkinliğine gitmişlerdi ve anayasal haklarını kullanmışlardı. Anayasal haklarını kullandıkları için 40 günden uzun bir süre cezaevinde kaldılar. Sağlık sorunları olmasına rağmen her biri içeride mahkemede ayrı ayrı anlattı, böbrek rahatsızlığı, kalp hastalığı, alerjisi olan gençler, psikolojik tedavi gören gençler, üçü de ayrı ayrı sağlık problemlerini anlattı. Eğitimlerinden uzak kaldılar, sınavlarına giremediler, bayram günü ailelerinden, annelerinden, babalarından uzak kaldılar ve özgürlüklerine bir biçimiyle darbe vuruldu" diye konuştu.

Gençlerin anne ve babalarının da 40 günden fazla zamandır adalet arayışı içerisinde olduklarını belirten Çelik, şunları kaydetti:

"Her gün bir adalet arayışını aileler sokaklarda gerçekleştiriyor. Dolayısıyla bu yapılan tam anlamıyla şudur, 19 Mart darbe girişimini gerçekleştirenler, 19 Mart'ta CHP'nin Cumhurbaşkanı adayını, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı gözaltına alıp tutuklayarak darbe girişimini gerçekleştirenler, gençler sokağa çıkmasın, konuşmasın, insanlar sokağa çıkmasın, konuşmasın, insanlar anayasal protesto haklarını kullanmasın diye bu gençleri, bugünkü 3 genci ama 300 genci tutuklayarak topluma gözdağı vermek istiyorlar. Toplumu bu gençlerle korkutmak, susturmak ve sindirmek istiyorlar. Ne yapmak istiyorlar? Amaçları ne? Toplumu korkutup, susturup, sindirip toplumun gerçek sorunlarının üzerini örtmek istiyorlar. Toplumun gerçek problemlerinin üzerini örtmek istiyorlar. Ekonomik krizin, güvenlik krizinin, adalet krizinin üzerini örtmek istiyorlar. Bir de kendilerine göre siyasi rakiplerini belirlemek istiyorlar. Demokrasiyi sembolik bir hale getirmek istiyorlar. Ve buna da insanlar ses çıkartmasın istiyorlar. Cumhurbaşkanı adayını cezaevine koyalım, protesto eden gençleri de gözaltına alalım, tutuklayalım istiyorlar. Talebimiz çok açık ve nettir. Cezaevinde hala gençler var. O gençlerin bir an önce tahliye edilmesi gerekir, özgürlüklerine kavuşması gerekir. Bütün siyasi tutsakların özgürlüğüne kavuşması gerekir. Ve erken seçim sandığının toplumun önüne gelmesi gerekir. Ve bir erken seçimle bu iktidarın gitmesi gerekir. Bunun için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz."

Kaynak: ANKA