TV Nota’ya konuşan Birgül Ocak, son yıllarda artan organik ürün merakının sadece bir trend değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu söylüyor. 

KÖYÜN RİTMİNE UYUM SAĞLAMAK

Ocak’a göre organik tavukçuluk, sadece “hormonsuz yumurta” üretmekten ibaret değil.

“Tavuğun ne yediği kadar nasıl yaşadığı da önemli. Sabah gün doğmadan uyanıyor, açık havaya çıkıyorlar. Serbestçe dolaşıyorlar, toprakla oynuyorlar. Hayvanın ruh hali bile ürünün kalitesine yansıyor.”

Ocak, bu işe hobi olarak başlamış. Ancak zamanla çevresinden gelen taleplerle birlikte üretimini belli bir sisteme oturtmuş. Şimdi haftalık düzenli yumurta dağıtımı yaptığı küçük ama sadık bir müşteri ağı var.

"ÇOK FAZLA DEĞİL, KALİTELİ ÜRETİM YAPIYORUM"

Birgül Ocak, üretim kapasitesini büyütmek gibi bir hedefi olmadığını özellikle vurguluyor.

“Benim derdim daha çok satmak değil, daha doğru üretmek. Tavuklarımla bir tür dostluk kurdum. Onlar mutlu olursa, ben de yumurtadan kazandığım üç beş kuruşla değil, içim rahat olduğu için huzurlu oluyorum.”

GIDA GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ

Ocak’a göre son dönemde gıda güvenliği konusunda yaşanan kaygılar, insanları doğal üreticilere yöneltti.

“Etiketlere güvenemeyen insanlar tanıdıkları üreticiden alışveriş yapmak istiyor. Benim müşterilerim tavuklarımı görüyor, yemlerini soruyor. Şeffaflık artık en büyük güven unsuru.”

GELECEK PLANLARI SADE VE NET

İlerisi için büyük projeler ya da yatırımlar peşinde değil. Ona göre zaten organik üretimin ruhu da bu değil:

“Doğa ne kadarına izin verirse, o kadar üreteceğim. Ne eksik, ne fazla. Önemli olan sürdürülebilirlik.”

Muhabir: Sıla Öcal