(TBMM) - CHP'nin TBMM Genel Kurulu'nda CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yapılan fiziki saldırının her yönüyle araştırılması amacıyla verdiği önerisi reddedildi. CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, "Bu saldırı muhalefetin meşruiyetine, kurumsal denge gücüne, halk nezdindeki temsil gücüne yapılmıştır. Türkiye'de medya, yargı, bürokrasi gibi denetleyici güçlerin zayıflatıldığı bir ortamda siyasi parti liderlerinin, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nun cezaevine atıldığı bir koşulda CHP ve onun liderliği son kurumsal denge odağı hâline gelmiştir ve hedef alınan budur. Bugün bu saldırının arkasındaki gizli el sadece bir failin değil, onu cesaretlendiren, yönlendiren sistemin ve iklimin kendisidir" dedi.
CHP'nin TBMM Genel Kurulu'nda CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yapılan fiziki saldırının her yönüyle araştırılması amacıyla verdiği araştırma önergesi AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Saldırının planlı ve yönlendirmeyle gerçekleştirildiği belirten CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Genel Kurul'da şöyle konuştu:
"Bu saldırı rastlantı değil, basit bir güvenlik zafiyeti değil; bu, doğrudan siyasal anlamı olan, organize edilmiş planlı bir eylem. Siyasal iktidarın sınırlarını kimlerin zorlayabileceğini, hangi reflekslerin gelişeceğini, kimin susacağını, kimin direneceğini ölçmeye yönelik bir denemedir ve bu deneme doğrudan CHP lideri üzerinden İstanbul'un kalbinde gerçekleştirilmiştir. Bu ne ilktir ne de münferittir. Birinci derece güvenlik önlemlerinin alınması gereken bir yer ve zamanda MİT'in, Emniyetin, Jandarmanın koordineli çalışması gerekirdi ancak 2 evladını katletmiş bir alçak hiçbir engelle karşılaşmadan tüm güvenlik protokollerini aşarak alana girdi. Olayın detayları bize saldırının rastlantı olmadığını gösteriyor. Saldırganın sıcak havaya rağmen yumruk, tekme ve cop darbelerine karşı fiziksel koruma sağlayacak deri ceket giymesi, bu tür kıyafetlerin genellikle istihbarat eğitimi almış kişiler ya da organize suç unsurlarınca kullanılması, yine saldırganın yakasına Sırrı Süreyya Önder'in fotoğrafını takarak kendisini kamufle etmeye çalışması saldırının önceden planlanmış, teknik yönlendirmeyle gerçekleşmiş olabileceğine dair ciddi işaretlerdir. Ayrıca saldırganın 2020 yılında sokak röportajı var, orada diyor ki: 'Derin devlete ihtiyacımız var, yanlış adamlara terbiye verir.' Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olan Yasin Hayal'le ilgili 'Cezaevinde Yasin Hayal'i korudum' diyor. 'Sedat Peker dese ki 'Git canlı bomba ol' olmazsam şerefsizim' diyor. Bu ifadeler saldırganın yalnızca ideolojik bir yönelime sahip olmadığını, aynı zamanda kullanışlı bir aparat hâline getirildiğini, belirli bir çizgiye angaje olduğunu da gösteriyor.
Bu saldırı muhalefetin meşruiyetine, kurumsal denge gücüne, halk nezdindeki temsil gücüne yapılmıştır. Siyaset bilimi literatüründe veto oyuncuları kuramı rejimi sınırlayan, denetleyen aktörleri tanımlar. Türkiye'de medya, yargı, bürokrasi gibi denetleyici güçlerin zayıflatıldığı bir ortamda siyasi parti liderlerinin, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nun cezaevine atıldığı bir koşulda CHP ve onun liderliği son kurumsal denge odağı hâline gelmiştir ve hedef alınan budur. Siyaseti düşmanlaştıran, muhalefeti hedef hâline getiren, tehditleri olağanlaştıran bu siyasal iklim saldırganlara cesaret vermektedir. Bugün bu saldırının arkasındaki gizli el sadece bir failin değil, onu cesaretlendiren, yönlendiren sistemin ve iklimin kendisidir. Bu gerçekle yüzleşilmediği süreci yeni saldırılar kaçınılmazdır."