Başkent Ankara’nın simgelerinden biri haline gelen döner, usta ellerde bir sanat eserine dönüşüyor. Bu sanatın baş kahramanlarından biri ise lezzetiyle adından söz ettiren Muhammed Usta. Yıllarını bu mesleğe adamış olan Muhammed Usta, sadece döner kesmiyor; her dilimde Ankaralıların damağında iz bırakan bir hikâye sunuyor.

“BİZİM DÖNERİMİZDE GÖSTERİŞ YOKTUR”

35 yıldır döner tezgâhının başında olan Muhammed Usta, "Gerçek Ankara döneri sabırla, özenle ve kaliteyle yapılır" diyerek işinin sırrını özetliyor. Kullandığı etten baharatına, pişirme tekniğinden sunuma kadar her ayrıntı ustalıkla hazırlanıyor. Dana etinin en özel bölgelerinden seçilen parçalar, bir gün boyunca özel marine sosunda dinlendiriliyor ve meşe odunuyla yakılan ocakta ağır ağır pişiriliyor.

Muhammed Usta, Ankara dönerinin İstanbul usulünden farklı olarak daha az yağlı, daha yoğun et lezzetine sahip ve incecik lavaşla sunulduğuna dikkat çekiyor. "Bizim dönerimizde gösteriş yoktur; öz vardır. Ne fazla sos, ne de abartı sunum. Sade ama tok bir lezzet" diyor.

“BU MESLEK SADECE EL DEĞİL, GÖNÜL İŞİDİR”

Günlük sınırlı miktarda döner çıkaran Muhammed Usta'nın dükkânı, öğle saatlerinde uzun kuyruklarla dikkat çekiyor. Ankara'nın dört bir yanından gelen müdavimleri olduğu gibi, şehir dışından gelen döner meraklıları da bu özel lezzeti tatmak için sıraya giriyor.

Lezzetin yanı sıra ustalığın da nesilden nesle aktarılması gerektiğini düşünen Muhammed Usta, yanında çırak yetiştirmeyi de ihmal etmiyor. “Bu meslek sadece el değil, gönül işidir” diyen usta, Ankara dönerinin ulusal bir marka haline gelmesini istiyor.

Muhabir: Mert Yağız Semerci