Haber: Nilgün Hande ÖZTÜRK

(ANKARA) - ABD'nin Orta Doğu’daki diplomatik ve askeri noktalarından personel tahliyesine başlaması sonrası, eski Los Angeles Başkonsolosu Gülru Gezer, gelişmeleri değerlendirdi. Gezer, ''Bu adım, istihbarata dayalı güvenlik önlemi, İran'a gözdağı ya da ABD'nin Gazze politikasına yönelik tepkiler nedeniyle atılmış olabilir'' dedi.

ABD, Orta Doğu’daki artan gerilimler nedeniyle Irak Büyükelçiliği başta olmak üzere bölgedeki bazı diplomatik ve askeri noktalardan personelini tahliye etmeye hazırlanıyor. Başkan Donald Trump, bölgenin "tehlikeli hale gelebileceğini" belirterek personelin çekileceğini duyurdu. Öte yandan İsrail’in İran’a yönelik askeri bir saldırıya hazırlandığı öne sürülürken, İran da olası bir müdahaleye karşı bölgedeki ABD üslerini hedef alacağı uyarısında bulundu.

“ABD’nin hem diplomatik misyonlarına hem de askeri üstlerine yönelik bir tehdit alınmış olabilir”

ANKA Review Direktörü, eski Los Angeles Başkonsolosu Gülru Gezer, Orta Doğu’da artan gerilimi ve ABD’nin son hamlelerini ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Gezer, “ABD’nin Orta Doğu konusundaki hamlelerine yönelik birkaç husus olduğunu” söyledi. Gezer, şunları söyledi:

''Birincisi, ABD misyonlarına hem diplomatik misyonlara hem de askeri üstlerine yönelik bir tehdit alınmış olabilir. Bir güvenlik, bir istihbarat gelmiş olabilir. O istihbarat üzerine ABD hareket ediyor olabilir. Çünkü normaldir bu. Yani bir istihbarat alınır. Ondan sonra ne yapılır? Çekirdek ekip bırakılır. Geri kalan herkes ve özellikle de aileler tahliye edilir. ki aileler zarar görmesin. Şimdi birincisi gerçekten böyle bir tehdit veya bir istihbari bilgi alınmış olabilir. Bundan dolayı yapılmış olabilir.

'''Nükleer müzakerelerde bu işi bitirelim yoksa askeri seçenek devreye girecek' şeklinde bir gözdağı olabilir”

İkincisi, İran’la nükleer müzakereler sürüyor. Ancak ABD, uranyum zenginleştirme konusunda hiçbir geri adım atmıyorlar, ‘İran’a zenginleştirme yapmayacaksın’ diyorlar. Bu bir göz dağı gibi olabilir. ‘Bak ben bütün hazırlıklarımı yapıyorum. Sen ya bu anlaşmayı kabul edersin ya da askeri seçeneği ben devreye sokarım’ mesajı olabilir. Bir de şunu da bence dikkate almakta fayda var. Yani, ikinci seçenekte biraz hani zorlayıcı diplomasi. Şimdi 15'inde Umman'da tekrar bir araya gelecekler. Yani ‘Bir an evvel bu işi bitirelim yoksa askeri seçenek devreye girecek’ şeklinde bir gözdağı veriliyor olabilir.

''ABD, İsrail’e desteği; bölgedeki ABD temsilciliklerini bir hedef haline getirdi''

Üçüncü mesele de şu: ABD, İsrail’in Gazze’ye yönelik politika ve katliamlarına açık bir şekilde destek veriyor. Bu nedenle bölgedeki ABD temsilcilikleri, hem askeri hem diplomatik bir hedef haline getirdi. ABD’nin artan oranda, bu soykırımı desteklemesinin yurt dışındaki misyonlarına, temsilciliklerine yönelik bir tehditin ortaya çıkması. Ama bu sefer şunu diyeceksin. Niye sadece Irak, Bahreyn ve Kuveyt, yani niye sadece İran'a yakın olan İran'ın menzilinde olan ülkeler o da ayrı tabii bir soru. Ama bu üçüncü seçenek de olabilir. Belki oradaki bir takım yerel unsurlardan gelebilecek bir tehdit istihbaratını aldılar. Bilmiyoruz, ama bu üç kategoride değerlendiriyorum ben.

''Türkiye, tansiyonu düşürecek bir pozisyonda durmalı''

İran’a olası bir saldırıda Türkiye’nin tutumunun ne olması gerektiğine ilişkin bir soruya Gezer, “Türkiye, tansiyonu düşürecek bir pozisyonda durmalı. Türkiye’nin 500 km'ye yakın sınırı var İran'la. Bu nedenle, en son istediğimiz şey, nükleer güce sahip olan bir ülkenin istikrarsızlığa kavuşması” dedi. Gezer, şunları söyledi:

“Biz uzun yıllardır, Irak olsun, Suriye olsun en fazla buradaki istikrarsızlıklardan etkilenen ülke olduk. Yani Afganistan'daki Taliban rejiminin gelmesi bile bize göçmen olarak yansıdı. Dolayısıyla özellikle İran'ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırı olursa zaten bu İran'la da sınırlı kalmaz. Yani İran'ın arkasında neticede bir Rusya var, Çin var ve Kuzey Kore var.

“Dışişleri Bakanlığı tansiyonun düşürülmesi için gerekli temasları yürütüyordur”

Yani bir bloklaşma çerçevesinde daha genel çerçevede değerlendirirsek, bu küresel nitelikte yansımaları olabilecek bir noktaya evrilebilir. Bir de tabii ki ekolojik bir felaket ortaya çıkartır. Türkiye'de tabii ki bir komşu ülke olarak, bundan son derece olumsuz etkilenir. O yüzden de eminim şu anda bile Dışişleri Bakanlığı tansiyonun düşürülmesi için gerekli temasları yürütüyordur.''

Kaynak: ANKA