(TBMM) - "Veriden Karara Ulusal Yapay Zeka Zirvesi" TBMM'de başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Türkiye olarak teknolojinin her alanında şu iddiamız var; biz bu konularda tüketici olmayacağız, üretim süreçleri içinde yer alacağız. Bu teknolojilere katkıda bulunan bir ülke olarak yerimizi alacağız" dedi. TBMM Yapay Zeka Komisyonu Başkanı Fatih Dönmez ise, "Biz bu dönüşümün hiçbir bireyi dışarıda bırakmaması için politikalar geliştirmek zorundayız" ifadesini kullandı.

TBMM Yapay Zeka Komisyonu, son toplantısında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında "Veriden Karara Ulusal Yapay Zeka Zirvesi" gerçekleştiriyor. Zirvede üniversiteler, özel sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri de yer alıyor.

Beş oturumdan oluşan zirvede yapay zeka ve siyaset, yapay zekanın hayatımıza etkileri, yapay zekada hukuki çerçeve, yapay zekanın işgücü piyasasına etkileri ve yapay zeka ekosistemi konuları ele alınacak.

Yapay Zeka Komisyonu Başkanı Fatih Dönmez ve komisyon üyelerinin moderatörlük yapacağı zirveye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar, İYİ Parti Türk Dünyası ve Yurt Dışı Teşkilatlanma Başkanı Ayyüce Türkeş Taş, Yeni Yol Partisi Bilişim ve AR-GE Başkanı Ahmet Selami Çalışkan ve milletvekilleri katıldı.

"Bu zirve sadece bir teknoloji buluşması olmayıp bir gelecek inşası çağrısıdır"

Zirvenin açılış konuşmasını Yapay Zeka Komisyonu Başkanı Fatih Dönmez, zirvede basit anlamıyla sadece teknolojinin konuşulmayacağını, çok hızlı teknolojik değişim ve dönüşüm ile birlikte girilen çağın müzakere edileceğini belirtti.

Yapay zekanın artık bir seçenek değil, küresel anlamda ekonomik rekabetin, ulusal güvenliğin, eğitim politikalarının, hukuki normların ve etik ilkelerin merkezine yerleşmiş bir zorunluluk olduğunu ifade eden Dönmez, şunları söyledi:

"Bu teknoloji sadece makinaları değil; kurumları, mesleklerimizi, davranış biçimlerimizi, hatta değer sistemlerimizi dönüştürme kapasitesine sahip olarak karşımızda. Bu zirve sadece bir teknoloji buluşması olmayıp aynı zamanda bir gelecek inşası çağrısıdır. 

TBMM olarak bizler bu gelişimin gerisinde değil, önünde olma kararlılığıyla hareket ediyoruz. Bu zirve bu çabanın somut bir yansımasıdır. Amacımız Türkiye'nin yapay zeka alanındaki potansiyelini ortaya koymak, kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplumu aynı masada buluşturarak ortak vizyon geliştirmek, bu vizyonun gerçekleşmesine yönelik fikirleri ortaya çıkarmaktır. Yapay zeka denildiğinde akla ilk gelen şey teknolojidir ancak biz biliyoruz ki mesele sadece teknoloji değil, insanlık ile bu teknolojinin nasıl ilişki kuracağıdır. Bu nedenle yapay zekayı yalnızca bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda sorumluluk alanı olarak görmek zorundayız. Yapay zeka sadece büyük şirketlerin, belli ülkelerin ya da meslek gruplarının alanı olamayacak kadar büyüktür. Biz bu dönüşümün hiçbir bireyi dışarıda bırakmaması için politikalar geliştirmek zorundayız."

"Bu konuları nasıl düzenleyeceğimizi tartışmak durumundayız"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise konuşmasında, insanlık tarihinin en önemli teknolojik gelişimlerinden birini tartışmak üzere bir araya geldiklerini belirterek, çığır açan teknolojilerin öncülüğünde yaşamın her alanında köklü bir değişim yaşandığına dikkati çekti.

Bu dönüşümün merkezinde gelişmiş veri analitiği ve akıllı sistem kabiliyetleriyle dikkat çeken yapay zekanın bulunduğunu anımsatan Yılmaz, şöyle konuştu:

"Bu sıradan bir teknoloji değil, elektriğin icadı gibi bir dönüşüm. Bütün alanları etkileyen yatay bir dönüşüm. Yapay zeka insan zekasını taklit ederek belirli görevleri yerine getiren ve otonom kararlar alan sistemler olarak tanımlanmaktadır. Sürekli evrilen yapay zeka teknolojileri devasa veri kümeleri üzerinde yüksek hassasiyetlerle analizler yapılmasına imkan sağlamaktadır. Veri, en önemli meta haline geldi. Veriyi kim daha iyi işleyebiliyorsa bugünkü dünyada birçok alanda avantajlı bir konuma yükseliyor. Veri denilince kişisel verilerin korunmasından, firmaların ticari sırlarına, devletlerin milli güvelik politikalarına kadar uzanan geniş bir yelpazede bu konuları nasıl düzenleyeceğimizi tartışmak durumundayız.

Bu aynı zamanda büyük bir ekonomik değişim. Yapay zekayla birlikte çalışma hayatında da köklü değişiklikler bekleniyor. Bazı meslekler yok olacak, bunun yanı sıra yeni meslekler ortaya çıkacak ve meslekleri icra etme biçimleri değişecek. İnsanın kullandığı bir teknoloji, iyiye doğru da kötüye doğru da kullanılması mümkün. Bu teknoloji geniş bir yelpazede riskler de barındırıyor. Çok önemli bir kötüye kullanım potansiyeli arz ediyor. Bir taraftan da muazzam bir verimlilik getiriyor. Biz tabii ki bunu arzu ediyoruz.

"Zeka ile kalp arasındaki ilişkiyi de tartışmak zorundayız"

Yeni teknolojilerde düzenleyici çerçeve hassas bir konu. Aşırı düzenlerseniz bu teknolojilerin gelişmesini engelleyebilirsiniz, hiç düzenlemezseniz başıboş risklerle karşı karşıya kalırsınız. Uygun dozajda düzenleme çok önemli, bunu yapabilmemiz lazım. Hükümet olarak elbette buna ilişkin çalışmalarımız var. Öncelikle Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Kurulunu oluşturmuş durumdayız. Bu kapsamda da bir eylem planımız var. Özel sektörle, STK'larla geniş katılımlı bir şekilde hazırladığımız 71 eylemden oluşan bir eylem planımız var, bunu hayata geçiriyoruz. Özel sektörün rolü burada çok önemli. Teknoloji ve inovasyon fonuyla yeniliklikçi start upları destekliyoruz. Önümüzdeki dönem bir girişim sermayesi yatırım fonu kurmayı planlıyoruz. Böylece büyüme aşamasındaki şirketlere destek sağlayacağız. 

Yapay zeka okuryazarlığını yaygınlaştırmamız gerekiyor, bir taraftan da insan yetiştirmemiz lazım. YÖK ve Milli Eğitim eliyle çeşitli programlar geliştirmiş durumdayız. 20 farklı üniversitede yapay zeka alanında ön lisans ve lisans düzeyinde programlar açmış durumdayız. Devlette yapay zeka alanında yetkin personel sağlamak amacıyla ilgili kişilere eğitim verilmeye başlandı.

Mesele sadece teknoloji değil, sosyal eşitsizliklerden ahlaki konulara, hukuki konulara kadar pek çok boyutu var. Burada güvenlik ve etik konuları çok kıymetli. Biz de dünyadaki bu çalışmalara katılıyoruz. Avrupa Konseyi Yapay Zeka ve İnsan Hakları Çerçeve Sözleşmesi hazırlık sürecine Türkiye olarak katkıda bulunuyoruz. AB'nin yapay zeka tüzüğüne uyum sağlama konusunda hazırlık çalışamaları başlatmış durumdayız. Amacımız tüm dünyayla birlikte çeşitli düzenlemeler yapmak, gelişime engel olmayan ama ıslah edici bir çerçeve sunmaktır. Türkiye olarak teknolojinin her alanında şu iddiamız var; biz bu konularda tüketici olmayacağız, üretim süreçleri içinde yer alacağız. Bu teknolojilere katkıda bulunan bir ülke olarak yerimizi alacağız.

Olayın etik boyutu da çok önemli. Yapay zeka iyi güzel ama doğal zekayı da unutmayalım. Zeka ile kalp arasındaki ilişkiyi de tartışmak zorundayız. İnsanı hiçbir zaman ikame edeceğini düşünmüyorum ama insani çerçevede kullanılması gereken bir teknoloji... Geleceğimizi inşa ederken elbette algoritmalardan faydalanacağız ama özgürlük kavramını da insanın iradesini de bir tarafa koyamayız. Bu alanı sadece teknik insanların tartışması doğru değil, inter disipliner bir tartışma yapılmak zorunda."

Kaynak: ANKA