(İSTANBUL) - Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idamlarının 53’üncü yılında Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) anıldı. Bora Gezmiş, "Üç Fidan’ın ardından 30 bin fidan yetişti. Bu ülke her zaman üç fidanları yetiştirecektir" dedi.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idamlarının 53’üncü yılında Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) anıldı.
"Tam Bağımsız Türkiye Yolunda 3 Fidan" başlığını taşıyan etkinlikte, Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, Üç Fidan’ın yol arkadaşları, eski Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve Gezmiş’in üniversite arkadaşı Celal Doğan, 68’liler Vakfı kurucularından Turgut Ünlü, avukat Celal Ülgen, Hacı Tonak ve Ercan Öztürk konuşmacı olarak yer aldı. Etkinlikte ayrıca sanatçı Özgür Kıyat tarafından müzik dinletisi sunuldu.
Anmada konuşan Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, Üç Fidan’ın ardından 30 bin fidan yetiştiğini söyleyerek, "Bu ülke her zaman üç fidanları yetiştirecektir. İsmi Deniz, Yusuf, Hüseyin olabilir, hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamamız lazım. Birleşe birleşe kazanacağız. Kesinlikle yılgınlık yok, bizi korkutamazlar; elimizden geldiğince mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Celal Doğan ise "Denizlerin bize bıraktığı mirasın altında ‘Tam Bağımsız Türkiye’ vardı. Deniz ilk yürüyüşünü Samsun’a yapmıştı, tıpkı Mustafa Kemal gibi” şeklinde konuştu.
“Suçları ülkelerini çok sevmeleriydi”
68’liler Vakfı kurucularından Turgut Ünlü de şunları kaydetti:
"68’in devrimci gençlik hareketinin üç yiğit evladı Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idamlarının üzerinden 53 yıl geçti. ‘Sosyal gelişmeler ekonomik gelişmelerin önüne geçti’ diyen sistemin uşakları, bu üç yiğit genci idam sehpasına gönderdi. Neydi suçları? Bu ülkeyi çok sevmeleri, ‘Tam Bağımsız Türkiye’ istemeleri, emperyalizme ve sömürüye karşı olmaları, hak hukuk ve adalet istemeleri. Demokratik, bilimsel, laik bir üniversite ve eşitlikçi bir eğitim sistemi talep etmeleri. Montaj sanayi yerine ağır sanayi, toprak reformu ve halkçı bir yönetim, üretim ekonomisi istemeleriydi. Denizler 6 Mayıs 1972 sabahı düşmanı korkuturcasına idam sehpasına yürüdüler. 6. Filo’yu denize dökenlerdi. Kızıldere’de can verenlerdi. Cezaevlerinde çürütülenlerdi. Geleceği karartılan yüz binlerce devrimci gençti ve bugün hala 68’in devrimci ateşiyle yanmaya devam ediyorlar."
“O günü hiç unutamam”
1971’de idam kararı verildiğinde lise öğretmeni olduğunu söyleyen Celal Ülgen, "O sabah eşim beni uyandırıp ‘infazlar gerçekleşmiş’ dedi. Yürüyerek Kartal Lisesi’ne gittim. Sınıf sessizdi, öğrenciler yok gibiydi. Uzaklaştım biraz, tahtada ‘Hocam, bugün canımız ders yapmak istemiyor’ yazıyordu. Hüngür hüngür ağladım. Bu, hayatım boyunca unutamadığım bir olaydır" dedi.
“Eşitlik ve özgürlüğe dayalı bir demokrasi”
Hacı Tonak, Deniz Gezmiş’in hiyerarşik olmayan, doğal bir önder olduğunu belirterek, “Önderlerimiz olduklarını biliyorduk, onlar da bunun farkındaydı. Ama üzerimizde bir tahakküm kurmadılar, kendilerini bizden üstün görmediler. Sosyalisttik, sosyalizme inanıyorduk. Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye sloganları atıyorduk. Gerçek demokrasi; sadece yasalara değil, eşitlik ve özgürlüğe dayanmalı. Sosyalizm ise kapitalizmden kurtuluştur" diye konuştu.
“Dik duracaksınız”
Deniz Gezmiş ile yargılanan gençlerden Ercan Öztürk de Deniz Gezmiş'in devrimci gençler arasında bir efsane olduğunu söyledi. Ercan Öztürk, o günleri şöyle anlattı:
"Haziran 1971’de yakalanınca Mamak’a getirildik. Onlar da Kayseri’den gelmişti. Hücrelerde 18 kişi kalıyorduk, ikişer kişilikti. 9 Ekim’de karar çıktı, hücrelere arkalı önlü olacak şekilde yerleştirildik. Bir süre sonra Deniz Gezmiş ile aynı hücreyi paylaştım. Ekim’in 20’sinden idamdan üç hafta öncesine kadar beraberdik. 180 gün boyunca her şeyimizi konuştuk. Cezaevinde sabah sayımını kabul etmezdik ama arkadaşlarımızla görüşme hakkı için kabul ettik. Onlarla bir saat görüştük. Ne diyeceğimizi bilemiyorduk ama onlar gülüyordu. ‘İdamdan sonra ağlamayın, dik duracaksınız’ dediler. Peki dururuz ama nasıl ağlamayalım?"
Öztürk, 6 Mayıs sabahına ilişkin ise "Arka hücrelerden zincir sesleri gelmeye başladı. Bütün cezaevi ayağa kalktı, slogan atıldı, marş söylendi ama biz sessizdik. Ağlamamamız gerektiğini biliyorduk. Bu çok zordu, içime ağrı girdi. Sonrasında konuşmadık bile bu sessizlik üzerine. Ertesi gün havalandırmaya çıktık, topumuzu oynadık. Ama generaller bizleri izliyordu. ‘Bunlar ne yapıyor’ diye gelmişlerdi" diyerek duygularını dile getirdi.
“Üç Fidan: Deniz, Yusuf, Hüseyn” sergisi
68 kuşağının mücadelesine ışık tutan "Üç Fidan: Deniz, Yusuf, Hüseyin” sergisi, döneme ait fotoğraflar, gazete kupürleri ve belgelerle ziyaretçilerini bekliyor. Sergi, 20 Mayıs'a kadar Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi 4. kat fuaye alanında görülebilir.