(ANKARA) – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı (TZOB) Şemsi Bayraktar, “Bu afetler sonucunda üreticilerimizin bahçede kalabilmesi, üretimde kalabilmesi, özellikle zarar gören bahçelerine, destek verebilmesi, bakım yapabilmesi için, devletten birtakım beklentileri var, hükümetimizden beklentileri var. Üreticilerimizin maliyetleriyle ilgili bir çalışma yapılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığımız, bu maliyetler üzerinden üreticilerimize bir miktar yardım yapacak. Bunu olumlu karşılıyoruz ama bunun dışında, bu sene bu bahçelerde gördük, bu bahçelerden artık üreticimizin bu sene para kazanması mümkün değil” dedi.
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, Ordu, Trabzon ve Giresun’da zirai don nedeniyle zarar gören fındık bahçelerinde incelemelerde bulundu. Bayraktar, incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada, yüksek rakımlarda bulunan fındık bahçelerinde zararın yüzde yüzler seviyesinde olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
''Ülkemizde iklim değişikliği yaşamaya devam ediyoruz ve bu yaşadığımız iklim değişikliği. Tarımsal üretimi fevkalade olumsuz etkiliyor. Mevsim geçişleri yaşıyoruz. İlkbahar ayındayız, ilkbahar ayında kışı yaşadık. Mart kapıdan baktırır sözü anlamını yitirdi, Mart artık kapıdan baktırmıyor. Türkiye’nin değişik bölgelerini geziyoruz. Yaklaşık 20 vilayetimizi gezdik ve doğal afetten zarar gören bahçelerde incelemeler yaptık. Karadeniz seyahatimiz aslında bir hafta 10 gün evveldi. Fakat uçuşumuz iptal olduğu için gelemedik. Nasip bu güneymiş, daha erken gelmeyi arzu ederdik. 10 15 gün evvel uçuş iptal olmasaydı burada olacaktık.
Hem başkanlarımızdan bu bölgeyle alakalı aldığımız bilgiler çerçevesinde, hem de geldiğimiz bu bahçede yaptığımız incelemeler neticesinde. Rakımı yüksek olan yerlerde yüzde 100’ler mertebesinde zarar olduğunu görüyoruz.
Aslında bu zarar, daha önce başladı, 20 Mart’ta yaşadığımız don olayında, yine rakımı yüksek olan yerlerde yüzde 70’ler mertebesinde zarar söz konusuydu. 11 Nisan’da yağan kar yağışı ve arkasından gelen don olayı, maalesef tekrar bahçelerimize çok ciddi zarar verdi ve bütün Karadeniz’de fındık bahçelerinde özellikle rakımı yüksek olan yerlerde yüzde 70’ler yüzde 100’ler mertebesinde zarar söz konusu.
''Özellikle fındık bahçelerindeki bu zarar doğrusu bizi çok üzüyor''
Fındık ekolojik üstünlüğe bağlı olduğumuz bir ürünümüz. Üretim olarak da ihracat olarak da dünyada rakipsiz olduğumuz bir ürünümüz. 2024 rakamlarına baktığımızda yaklaşık 2 milyar 350 milyon dolarlık bir ihracat geliri sağlayan önemli bir ürünümüz.
Sahayı gördüğümüzde üretim rakamlarının da ciddi manada aşağı düşeceğini görüyoruz. Tahminlerin fevkalade altında bir üretim rakamı bekliyoruz, tahmin ediyoruz ve bu üzülerek ifade ediyorum bu yıl için ihracat gelirlerimizi de bir miktar aşağı çekecektir.
''Karadeniz’de fındık varsa hayat var''
Karadeniz'de fındık varsa ve fındık fiyat buluyorsa sosyoekonomik hayat var demektir, sosyoekonomik hayat iyi demektir. Eğer fındık yoksa ve iyi fiyat bulmuyorsa sosyoekonomik hayat iyi değil demektir. Yani fındık varsa hayat vardır ve göç yoktur, fındık yoksa hayat yoktur, bu bölgeden göç vardır.
''Zarar ülke ekonomisine zarar verecek gibi görünüyor''
Bu gerçeği kabul etmemiz lazım. Sanayi ve hizmetler sektörü bu bölgede gelişmediği için en büyük ekonomik faaliyet olarak da fındık üretimi görülüyor. Dolayısıyla gözümüz gibi bakmamız gereken, sadece bölge insanına, bölge ekonomisine değil, ülke ekonomisine çok ciddi katkı sağlayan çok önemli bir ürünümüz. Dolayısıyla böyle bir zarar, hem bölge insanımıza, hem bölge ekonomisine, hem de ülke ekonomisine zarar verecek gibi görünüyor. Bundan da büyük üzüntü duyduğumuzu ifade etmek istiyorum ve bütün üreticilerimize de bu manada geçmiş olsun direklerimi iletiyorum.
''Üreticilerimizin haklı beklentileri var
Bu afetler sonucunda üreticilerimizin bahçede kalabilmesi, üretimde kalabilmesi, özellikle zarar gören bahçelerine, destek verebilmesi, bakım yapabilmesi için, devletten birtakım beklentileri var, hükümetimizden beklentileri var. Üreticilerimizin maliyetleriyle ilgili bir çalışma yapılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığımız, bu maliyetler üzerinden üreticilerimize bir miktar yardım yapacak. Bunu olumlu karşılıyoruz ama bunun dışında, bu sene bu bahçelerde gördük, bu bahçelerden artık üreticimizin bu sene para kazanması mümkün değil. Dolayısıyla para kazanamadıkları için bankalara olan Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını da ödemeleri mümkün değil. Bizim çiftçimiz borcuna sadıktır. Para kazandığı her dönem borcunu ödemiştir, kapatmıştır ama bu bahçelerdeki gördüğümüz zarar maalesef üreticilerimizi çaresiz bırakmıştır.
Şimdi bu koşullar altında üreticilerimiz, kamuya olan, kamu bankalarına olan ayni ve nakdi kredi borçlarını, Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan ayni ve nakdi borçlarının yapılandırılmasını talep ediyor ve haklı olarak da buna bu yapılandırma talebine karşılık bulmak istiyor, bu borçlar yapılandırılmalı. Bir de üreticimizin taze paraya ihtiyacı var. Bankalara gittiğinde yeni kredi açılabilmeli yani yeni krediye ulaşabilmeli. Çünkü üreticimiz bu parayla hem bir taraftan yaşam mücadelesini veriyor, yaşamına devam edecek ailesinin geçimini sağlayacak hem de bir taraftan bahçesinin bakımıyla uğraşacak çünkü inanın bu bahçelere daha fazla bakım yapması lazım, daha fazla masraf etmesi lazım. Bu bahçeleri toparlayabilmesi için. Dolayısıyla özellikle başta girdi masrafları olmak üzere maliyetleri artacak işte bunu dikkate alarak bu afetin büyüklüğünü dikkate alarak. Devletimizin çiftçimize sahip çıkması ve çiftçimizin yanında olması fevkalade önemli.''