(TBMM) - CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM KİT Komisyonu'nda Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü'nün Sayıştay raporları ve önerilerinin görüşmelerinde yaptığı konuşmada, vurguna dikkat çekti. Gürer, "Kurum diyor ki: '2023 yılında 550 milyon lira kâr ettik, 2024 yılında 11 milyar lira kâr gerçekleşti'. Kamu niye kâr eder? Soruyoruz çünkü, 'Bu ithalatı Et ve Süt Kurumundan önce kim yapıyor?', 'Ticari sır'. Ya, öküzün ticari sırrı mı olur? Kim getiriyorsa söyleyin. Çünkü burada dövizden ve altından daha da büyük bir para var. O parayla birilerinin bayağı büyük bir vurgun vurduğu gerçek" diyerek tepki gösterdi.
TBMM KİT Komisyonu, AK Parti Aydın Milletvekili Mustafa Savaş başkanlığında toplanarak denetim kapsamında bulunan Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 2021-2022 yıllarını kapsayan Sayıştay raporları ve önerileri görüşüldü.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, komisyonda yaptığı konuşmada, "Her Bakan değişikliğinde politika değişti. Politika değişiklikten sonra 2010 yılından itibaren de denildi ki: 'Et ithal edeceğiz, hayvan ithal edeceğiz ama üç yılda bitecek'. Bir türlü o üç yıllar gelmedi, 10 milyon hayvan ithalatı bugüne kadar gerçekleşti ve 11 milyon dolar yurt dışına paramız gitti" dedi. Gürer, şöyle devam etti:
"Bu yıl içinde son yapılanları da veri olarak paylaşayım belki arkadaşlarımın bir kısmının bilgisinde değildir. Üç ayda 545 milyon dolarlık canlı hayvan ithal edildi, 345 bin 240 adet sığır ithalatına karşılık 531 milyon 432 bin 82 dolar da yurt dışına paramız gitti. Ortalama dananın şu anda Et ve Süt Kurumunun olduğu yerlerde 439 lira 56 kuruştan kesimi gerçekleşiyor. Bu arada önemli ölçüde bir fiyat aralığı var. Et ve Süt Kurumuna asli görevi piyasayı dengelemek. Burada dengelemiyor, kâr ediyor çünkü baktığınız zaman sabah erken saatlerde vatandaşın Et ve Süt Kurumunun kuyruğa girdiği satış noktaları var.
Kurum diyor ki: '2023 yılında 550 milyon lira kâr ettik, 2024 yılında 11 milyar lira kâr gerçekleşti'. Kamu niye kâr eder? Soruyoruz çünkü, 'Bu ithalatı Et ve Süt Kurumundan önce kim yapıyor?', 'Ticari sır'. Ya, öküzün ticari sırrı mı olur? Kim getiriyorsa söyleyin. 'Yok, ticari sır'. Çünkü burada dövizden ve altından daha da büyük bir para var. O parayla birilerinin bayağı büyük bir vurgun vurduğu gerçek. Şimdi, Et ve Süt Kurumu yurt dışından hayvan ithal etmeye başladı, ithalatçı bir yapıya dönüştü. Türkiye'yi dengelemekten çok yurt dışından hayvan getiriyorsunuz. Son üç yılın ortalamasına baktığımızda da son dönemlerde artış bayağı yüksek ve ithalat artmış bulunuyor. Peki, bu yurt dışından kim topluyor bu hayvanları? Kaç liradan topluyor?
"İthal edilen etin ertesi yılın ocak ayında sağlığa zararlı olduğu için toplatılma kararı açıklandı"
Bir duyum var, diyorlar ki: '53 liradan toplanıyor, 193 liradan Et ve Süt Kurumuna geliyor. Brezilya'dan, Uruguay'dan hayvan alınıyor'. O hayvanları kimden topluyor? Et ve Süt Kurumu yalnızca ithalat yapıyor da toplama alanlarında kimlerden alınıyor? Kim bu adamlar? Hangi ülkenin, hangi çiftçinin, hangi besicinin, hangi firmanın, hangi şirketin adamları topluyor da Et ve Süt Kurumuna veriyor? Sonra bu hayvanlar orada ne kadar kontrol ediliyor? Bu ülkeye gelen etlerde bakteri çıktı, biz bunu basın toplantısı açıklandık, bu yalanlandı. Sonradan bir baktık doğru olduğu ocak ayında ilan edildi ve bizim söylediğimizin gerçek olduğu, o ağustos ayında ithal edilen etin ertesi yılın ocak ayında sağlığa zararlı olduğu için toplatılma kararı açıklandı. Biz bunu da yaşadık ve basın toplantısında da gösterdim eti yani etin ne olduğunu. Sonra löp et diye niye sordum? Onu da söyleyeyim: Karkas etin hemen menşelini saptıyorsunuz, löp etin ne olduğu da belli değil, 'Ne yediğimizi ne içtiğimizi de bilmiyoruz' diye anlatılıyor. En az üç ayda veterinerlerden aldığım bilgiye göre bu etin menşeli belli olmuyor, üç ayda zaten vatandaş yiyip, tüketiyor.
Bu büyük ülkeler tarımda bizim gibi ülkeleri biraz sömürge ülke gibi görüyor, onun için de genel politikalarını bizim gibi ülkeler üzerine kurguluyorlar. Çiftçilikteki üretim ürünleriyle ilgili bu değerlendirmeyi farklı biçimde yaparız ama hayvancılıkta şu anda hücresel kökenli et üretimi 2030 yılında toplam et üretiminin yüzde 10 olacağını Birleşmiş Milletlerin verilerine dayanarak bir önceki Bakan yazılı soruma yanıt da verdi. Yapay etle ilgili Türkiye'de de çalışma olduğu söyleniyor. Ya, şimdi, Türkiye'de yapay ete ihtiyaç duyulmayacak kadar arazimiz, alanımız var. Bu iklim değişikliği bahane edilerek şimdi bir de hayvancılıkta -zaten ticariydi- sömürge amaçlı ticarileştirme yöntemi geliştiriliyor. Türkiye'nin bu konuda hassas olması lazım. Bize bu aklı verenler kendi hayvanını azaltmıyor yani Amerika Birleşik Devletleri üretimini kısmıyor ya da işte Paris İklim Anlaşması'ndan çekiliyor ya da farklı ülkelere "Ben vereyim, siz üretmeyin" diyor, Türkiye yapay et olayında araştırma boyutlarına eriyor."