(TBMM) - CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM Genel Kurulu'nda; "PKK'yla barış yaparken CHP'ye savaş açtınız, Öcalan'la barışıyorsunuz, İmamoğlu'yla savaşıyorsunuz. Kandil'le barış, Ümit Özdağ'la savaş; PKK'yla barış, Gezi tutsaklarıyla savaş. 'Umut hakkı olsun, Öcalan Meclis'e gelsin' diyorsunuz, belediyelerimize HDK'dan terör soruşturması açıyorsunuz. Barış gelecekse memlekete önce adaletin gelmesi lazım" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, TRT ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği düzenlemelerin yer aldığı Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü ve birinci bölümü üzerine görüşmeler sona erdi. TBMM Başkanvekili Celal Adan, birleşimi 14 Mayıs Perşembe günü saat 14.00'te bir toplanmak üzere kapattı.  

Teklifin tümüne ilişkin partisi adına söz alan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Sorunun çözümü için TBMM'yi adres gösteren Ağbaba, şöyle konuştu:

"Bu sorun, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çözülmeli, şeffaf olmalı, şehit ve gazi yakınlarının kabul etmediği şartlar asla kabul edilmemeli. 2012 sonunda başlayıp 2015 yılının ortasında sonlandırılan süreç gizli kapılar ardında yapıldı. MHP itiraz etti, hemen suçlandı. Cumhuriyet Halk Partisi'ne edilmeyen hakaret kalmadı. Dolmabahçe masasında oturanlar Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken; uzunca yıllar cezaevinde çürütülmeye mahkûm edildi. O gün Kandil'de, İmralı'da görüşme yapan HDP'li siyasetçilerin hepsi cezaevine atıldı masa devirlince. Bu masada oturan Sayın Efkan Ala, Sayın Yalçın Akdoğan, Sayın Mahir Ünal, Recep Tayyip Erdoğan'dan habersiz bir yere gider mi? Dolayısıyla, aslında talimatı o verdi ama süreç kendi lehine işlemeyince masayı devirdi. Bu işin Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, hiçbir siyasi parti dışlanmadan tüm siyasi partilerin iş birliğiyle, şeffaf, samimi bir anlayışla bu sorun kökten çözülebilir ancak. Bu, bir kişinin özgürlüğü, bir kişinin koltuğu için, bir ittifakın iktidarını sürdürmesi için yapılamaz, eğer böyle bir şey yapılırsa bunu karşısında olacağımızı ifade etmek istiyorum. Toplumun tüm kesimlerini kapsayan ve Türkiye'ye gerçek anlamda barışın geleceği bir sürecin yürütülmesi gerekiyor.

PKK'yla barış yaparken CHP'ye savaş açtınız, Öcalan'la barışıyorsunuz, İmamoğlu'yla savaşıyorsunuz. Kandil'le barış, Ümit Özdağ'la savaş; PKK'yla barış, Gezi tutsaklarıyla savaş. Bir taraftan Esila'ya, üniversite öğrencilerine savaş açarken diğer taraftan PKK'yla barış yapıyorsunuz. Avrupa'daki KCK yöneticisi Remzi Kartal'la barış görüşmeleri yürütülüyor, her kademesinden haberi var, diğer taraftan 2015 yılında o çözüm süreci sürerken Ahmet Özer'in Remzi Kartal'la ilgili telefon görüşmesinden dolayı Ahmet Özer'i cezaevine atıyorsunuz. 'Umut hakkı olsun, Öcalan Meclise gelsin konuşsun' diyorsunuz, belediyelerimize HDK'dan terör soruşturması açıyorsunuz. Böyle ne barış olur ne huzur olur. Barış gelecekse memlekete önce adaletin gelmesi lazım. Biliyoruz ki bir müzakere yürütülüyor, çıkan metinler bu müzakerenin bir tarafı olan AKP'nin de imzası ve onayıyla çıkıyor; örgütün kongresinde çıkan metinde AKP'nin de onayı var, imzası var. Bizim muhatabımız tabii ki AKP'dir. Cumhuriyetin kurucu anlaşması olan Lozan'a karşı mısınız, değil misiniz?

Gelelim 19 Mart darbe sürecine. Esenyurt Belediyemize HDK soruşturması kapsamında kayyum atanmasıyla başlayan süreç Beşiktaş, Beykoz, Şişli, Beylikdüzü Belediye Başkanlarının tutuklanmasıyla devam etmektedir. Ekrem İmamoğlu tüm anketlerde AKP'nin hangi adayı olursa olsun yeniyor, tek suçu anketlerde önde çıkmak, başka bir suçu yok. Darbenin işbirlikçisi geçtiğimiz günlerde Twitter yasağıyla ortaya çıktı ki okyanus ötesiyle yapılmıştır. Bu darbe sürecinin bir siyasi ayağı var, siyasi ayağı kim? AK PARTİ, siyasi ayağı burası."

"Hukukun adil bir şekilde uygulanması gerekiyor"

TRT'ye ilişkin düzenlemeleri içeren teklifin tümü üzerine şahsı adına söz alan CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, TRT'nin tarafsız yayıncılık ilkelerini ihlal ettiğine dikkat çekerek TRT'nin vergilerden elde ettiği gelirleri şu açıklamalarla eleştirdi:

"TRT'nin yayıncılığını görüyoruz, belki iktidar baskısıyla bunu yapıyor olabilirler ama mutlaka tarafsız yayın yapmaları gerekir. İktidar partilerine yayınlarında geniş yer verirken CHP dâhil muhalefet partilerine çok çok az yer verdiklerini hep beraber görüyoruz. Bu da önümüzdeki seçimlerde veya girdiğimiz seçimlerde kamuoyunu oluşturma açısından daha başarısız kılınmasını sağlıyor, haksız rekabet oluşturuyor; bu uygulamadan mutlaka vazgeçilmesi lazım.

Bütçesel olarak baktığımız zaman da TRT'nin son yıllarda çok ciddi gelirler elde ettiğini görüyoruz. Yirmi yılda TRT'ye ödenen vergiler, bakın, 2024 ile 2023 yılı arasında bandrol ücretleri 43 milyar 866 milyon; yine, bunun dolar cinsinden değeri 6 milyar 60 milyon. Yine, elektrikte TRT payı vardı, 2022'nin Ocak ayında kalktı; buradan da ciddi gelir elde edilmiş: 12 milyar 84 milyon. Bu ikisinin toplamı 56 milyara yakın ediyor; yine, dolar olarak da baktığımız zaman 10,8 milyar dolarlık bir gelirden bahsediyoruz, TRT'nin gelirinden fakat bu gelirlerin harcanmasıyla ilgili şeffaflık maalesef yok, şeffaf hareket edilmiyor. Şimdi, yirmi yılda aşağı yukarı 10,8 milyarlık bir gelirden bahsediyoruz, bunun bugünkü kurdan parasal değeri 356 milyar yapıyor; devasa bir tutar. Reklam gelirleri açısından baktığımız zaman, TRT'nin esasında ana faaliyet gelirinin reklam gelirleri olması lazım; öyle olmamış. Bandrol ücretleri mal ve hizmet fiyatlarının içerisinde gizlenmiş ve dolaylı vergi, biliyorsunuz. Bunlar hem fiyatların artmasına sebep teşkil ediyor hem enflasyonu körüklüyor, bir taraftan da TRT gelir fazlası veriyor, kâr elde ediyor ve bu elde ettiği gelir fazlasını da bankalarda mevduat olarak değerlendiriyor, devlet tahvili alıyor, hazine bonosu alıyor; bankalarda değerlendirilen tam 10,8 milyarlık böyle bir mevduattan, devlet tahvili ve hazine bonosu gelirinden bahsediyoruz. Bütçenin açık verdiğinden bahsediyoruz, değil mi? Bütçe bu yıl 1 trilyon 931 milyar açık verecek. Baktığımız zaman da aşağı yukarı mart sonu rakamını biliyoruz, 710 milyar ama nakit açığı da nisan sonu itibarıyla 1 trilyon 85 milyar, faiz gideri 685 milyar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 107 artmış, dolar olarak 18,6 milyar dolara çıkmış, çok ciddi artış söz konusu ama bir taraftan da bu kamu kurumlarının gelirleri böyle, öğrencinin cep telefonundan, kullandığı tabletten.

TRT'de yayın yapan bir muhabir. TRT ve Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bunu yalanladılar 'Böyle bir kişi bizde istihdam edilmiyor' dediler fakat öyle mi? Öyle değil, öyle değil. Ülkenin muhtelif bölgelerinde de yayın yapmış, çeşitli illerde yayın yapmış. Bu şahıs tehditte bulunuyor yani zımni olarak çok ciddi tehditte bulundu. TRT yetkilileri ifade ettiler, açıkladılar, 'Bizde çalışmıyor' dediler, kenara sıyrıldılar ama Adalet Bakanlığı ne yaptı bu konuyla ilgili? Bu konunun da takibi önemli çünkü hukuk kurallarıyla ilgili haksız yere, hukuksuz yere bir sürü uygulama yapılırken belediye başkanlarımız, gazeteciler, siyasetçiler içeride, tutuksuz yargılanması gerektiği hâlde tutuklu bir şekliyle içeride hayatlarını hayatlarını devam ettirmeye çalışırken bu hatalı uygulamalardan vazgeçilmesi, hukukun adil bir şekilde uygulanması gerekiyor."

"TRT, Tayyip Erdoğan radyosu televizyonu, sarayın borazanı, AK Parti'nin yayın organı olmuş"

TRT'yi AK Parti'nin yayın organı olmakla eleştiren CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TRT'nin muhalefet liderlerine süre vermemesini ve 19 Mart operasyonlarından sonra Ekrem İmamoğlu düşmanlığı yaptığı belirterek şöyle konuştu: 

"Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle TRT Genel Müdürü'nün ve kurum çalışanlarının özlük haklarını kanunlaştırıyoruz. Neden? Anayasa Mahkemesi hukuksuz bulduğu için, Anayasa'ya, kanunlara uydurmak için. İyi ama TRT'nin kendisi aynı Anayasa'ya, kanunlara uymuyor ki. Ne diyor TRT Kanunu: 'Tarafsız yayın, doğruluk, kamu yayıncılığı, hiçbir partinin sesi olmaz' diyor. Hangisine uyuyorlar? 86 milyonun vergileriyle maaşlar ödeniyor, yayınlar hazırlanıyor. Genel Müdür Komisyon'da övünüyor 3 yılda gelirimiz yüzde 692 arttı diye. Nasıl arttı? Bütçenin yüzde 90'ını millet karşılıyor. Cebimizdeki telefondan yüzde 12, evimizdeki televizyondan, radyodan yüzde 16, masadaki bilgisayarımızdan yüzde 4, kolumuzdaki saatten yüzde 16, traktörde de varsa radyodan yüzde 1 TRT'ye bandrol gidiyor. 20 yılda tam 510 milyar lira, 4 kişilik bir aileden TRT'ye kesilen para tam 20 bin lira. İşte her şeyini halkın finanse ettiği bu TRT şimdi olmuş Tayyip Erdoğan radyosu televizyonu, sarayın borazanı, AK Parti'nin yayın organı olmuş.

Seçim dönemi adaletsizlik arşa değdi, Erdoğan ve adaylarına sonsuz süre tanınırken CHP'ye, İYİ Partiye, DEM'e bırakın saati dakikayla, saniyeyle yer yok. Yetmedi, hiçbir gerçekliği olmayan videoları yayınlayarak yalana dolana alet oldu bu TRT. Seçim günü bile hukuku çiğneyerek partizanca taraflı yayın yaptılar. 19 Mart sivil darbesinin hem medya ayağı hem de yargı ayağı oldu bu TRT. Kamu yayıncısı tarafsız olmalıymış, masumiyet karinesiymiş, soruşturmanın gizliliğiymiş; hiçbiri umurunda değil, varsa yoksa İmamoğlu düşmanlığı. Ortada iddianame dahi yok ama TRT cezayı kesmiş, uzun yıllar yatacaklarmış. Ne bir TRT yöneticisi ne bir iktidar yönetici çıkıp 'Arkadaşlar, ne yapıyorsunuz? Ayıptır, günahtır, suçtur' demiyor, diyemiyor çünkü TRT'nin uzaktan kumandası sarayda. Hadi bu yayınları yaptınız, bari adamın en temel hakkı, cevap hakkını kullandırın, avukatlarının yanıtlarını yayınlayın; onu da yapmıyorsunuz. TRT Genel Müdürü çıkmış 'Cumhurbaşkanımızın her saniyesini canlı veririm' diyor. Tamam, ver ama bizi de ver. Genel Başkanımız millet iradesinin gasbedilmesine karşı Anadolu'da haftada iki gün, 100 binlerin katıldığı miting düzenliyor. Hangisini veriyor bu TRT? Bu mitinglerin kaç dakikasını yayınladınız? Türkiye'nin 1'inci partisinin liderinin mitingleri, oradaki milyonların adalet ve hukuk arayışının İmamoğlu'na özgürlük çığlığının hiç mi haber değeri yok bu TRT için, bu millet için? Tayyip Erdoğan'ın radyo televizyonuna dönen bu TRT'nin hukuk devletini, adaleti, demokrasiyi yok sayan, tarafsızlığı unutan, bir partinin propaganda aletine dönüşen yayın politikasının, yapılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin hesabını er ya da geç yargı önünde soracağız."

Kaynak: ANKA