(TBMM) - DEM Parti'nin dünya barış deneyimlerinin araştırılması amacıyla verdiği grup önerisi TBMM Genel Kurulu'nda reddedildi. CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, "Selahattin Demirtaş, Ümit Özdağ, Figen Yüksekdağ, hele hele Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu niye tutsak, hangi anlayış onları tutsak ediyor? Can Atalay, Ekrem İmamoğlu, bizim arkadaşlarımız ve diğer siyasi tutsakları bıraktıkları zaman barış anlamlı. Adaletin, demokrasinin, insan haklarının inşa edilmediği bir süreçte barıştan asla söz edilemez" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda DEM Parti'nin dünya barış deneyimlerinin araştırılması amacıyla verdiği araştırma önergesi AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. 

Bingöl: Adaletin, demokrasinin, insan haklarının inşa edilmediği bir süreçte barıştan asla söz edilemez

CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl de barışın yolunun Meclis'ten geçtiğini hatırlatarak barışın Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü üzerinde inşa edildiği takdirde anlamlı olacağını belirtti ve şunları söyledi:

"Barışın yolu Meclis'ten geçer, Meclis'in barışla ilgili yapacağı çalışmalar kutsaldır ve yine, söyledik ki bütün gruplar, bütün taraflar bu barış sürecinde mutlaka yer almalıdır; olmazlarsa o barış kesinlikle sonuç almaz. Barış, bu ülkenin birliği ve bütünlüğü üzerinde inşa edilirse anlamlıdır; barış, 86 milyon yurttaşımızın eşit yurttaşlık hakkını savunan, aynı gözle bakan bir anlayışla hayata geçirilirse barıştır; aksi takdirde, kişisel siyasi taleplerle önümüze konacak barış asla barışı temsil etmez. Önemli olan Parlamentoda bunu hayata geçirmek. Allah aşkına, Selahattin Demirtaş, Ümit Özdağ, Figen Yüksekdağ, hele hele Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu niye tutsak, hangi anlayış onları tutsak ediyor? Can Atalay, Ekrem İmamoğlu, bizim arkadaşlarımız ve diğer siyasi tutsakları bıraktıkları zaman barış anlamlı. Adaletin, demokrasinin, insan haklarının inşa edilmediği bir süreçte barıştan asla söz edilemez."

Önerinin gerekçesini açıklamak üzere DEM Parti grubu adına söz alan Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, şöyle konuştu:

"Kuzey İrlanda'da onlarca yıl savaş devam etti; 1998'de Hayırlı Cuma Anlaşması imzalandı, silahlar sustu ve insanlar, oradaki halklar ortak yönetim kurdu ve halk iradesi esas alındı. Güney Afrika'da Apartheid rejimine karşı Mandela ve arkadaşları onurlu bir mücadele yürüttüler, günün sonunda bir anlaşma oldu ve yirmi yedi yıl boyunca cezaevinde onurlu barış mücadelesi yürüten Mandela kendi ülkesinde ilk siyahi Cumhurbaşkanı oldu. Adalet için, barış için, özgürlük için hakikat komisyonları oluşturuldu yani barış yalnızca direnişle değil, onarıcı adaletle ve siyasi vizyonla mümkün hâle geldi.

Türkiye'de şu an tarihi bir fırsatın eşiğindeyiz. Geçtiğimiz ekim ayında başlayan ve Sayın Öcalan'ın 27 Şubatta barış ve demokratik toplum çağrısıyla ivme kazanan, PKK'nın silah bırakması ve kendini feshetmesiyle yepyeni bir sürece girmiş durumdayız; çözüm ve demokrasi açısından son derece önemli ve hayati bir eşikteyiz. Bu, tarihsel bir fırsattır çünkü biz biliyoruz ki barış lafla değil; hukukla, güvencelerle inşa edilir. Barış ancak halkın talepleri duyulursa, hafızası onarılırsa, kimliği tanınırsa kalıcı olur yani barış masada değil, ancak halkların vicdanında ve yüreğinde mümkün hâle gelebilir ve Türkiye halkları artık barış istiyor; tam da bu yüzden bu Meclis halkların eşitliğini, özgürlüğünü, kardeşliğini esas alan yasal ve anayasal düzenlemelerin merkez üssü olmalıdır. Bu hedefe varmak için de yapıcı ve sorumlu bir yaklaşım sergilemek herkes için en temel görev olmalıdır."

Torun: Barış demekten bir adım geri durmayalım

Yeni Yol Partisi Bursa Milletvekili Kani Torun, barışın TBMM çatısı altında konuşulmasının önemine dikkat çekerek şunları söyledi: 

"Bugün artık bambaşka bir Türkiye'den söz ediyoruz. Çocuklarımıza daha emniyetli, daha müreffeh, herkesin birbiriyle kardeş olduğu bir memleket bırakma yolunda kararlı adımlarla ilerliyoruz. Silahların gömüldüğü topraktan diyalog, demokrasi ve özgürlük fidanları filizlenecektir. İlk olarak sürecin tüm aktörlerinin ve aziz milletimizin provokasyonlara itibar etmemesi, fitne ateşini tekrar harlamak isteyenlere imkân vermemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Söylenmemiş ifadelerden, verilmemiş sözlerden çok bahsedilecek ancak lütfen bizler barış demekten bir adım geri durmayalım. Bu süreç başlamadan bitsin isteyenler olabilir, diyalog yerine çatışma isteyenler de olabilir, 'Mektup gelmez, silah bırakılmaz, PKK kendini feshetmez' de dediler. Çatışırken sesi soluğu çıkmayanlar bugün barışırken felaket tellallığı yapıyorlar.

Türkiye'nin dününü, bugününü ve yarınını ilgilendiren her konunun olduğu gibi bu hayati meselenin de TBMM çatısı altında değerlendirilmesi kıymetlidir. Birçok sabotajlara gebedir. Doğru olan, onlara takılmadan süreci tamama erdirmek olmalıdır. Barış ortamını demokratik hak ve özgürlüklerin tahkim edildiği, silaha götürecek her türlü ortamdan ülkemizi kurtarmak için atılması gereken her türlü hukuki adımın atıldığı bir iklime dönüştürelim."

Türkoğlu: Bildiri, PKK'nın bebek katili ele başı Apo'ya siyaset yapma yolunu açmak demektir ve asla kata kabul edilemez

Türkiye'nin ikinci bir açılım, ihanet süreciyle ve bir yıkım operasyonuyla karşı karşıya kaldığını belirten İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, sürecin amacının PKK elebaşı Abdullah Öcalan'a siyaset yolunu açmak olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: 

"Birinci açılım sürecinde olduğu gibi yine efsunlu kelimelerle bir ihanetin üzeri örtülüyor. Bu efsunlu kelimenin adı da barış. Cumhur, İmralı ve DEM, birlikte âdeta romantik biçimde el ele tutuşarak, yine aynı efsunlu kelimeye dört elle sarıldınız. Katiller sürüsünün bildirisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu olarak görülen Lozan'a itirazdır, Türk milletinin egemenliğini paylaşmaktır. Katiller sürüsünün bildirisi, kurucu ortaklık demektir. Katiller sürüsünün bildirilsin, PKK'nın bebek katili ele başı Apo'ya siyaset yapma yolunu açmak demektir ve asla kata kabul edilemez. Biz, bu oyunu defalarca bozduk ve yine bozacağız."

 

Kaynak: ANKA