(TBMM) - MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, TBMM Genel Kurulu'nda, "Çok sık İnfaz Kanunu'nu değiştiriyoruz. Bundan dolayı da uygulayıcılar bir standart tutturamıyoruz, şehirden şehre değişen neticeler görüyoruz. İnfaz kanunu kadar ceza kanunları negatif anayasalardır zaten yani iyi bir infaz yasası olmadan ceza adaleti sağlanmaz; ceza kanunu, ceza usul kanunu ne kadar iyi olursa olsun bunlar bir bütündür" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda 10. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmeleri devam ediyor.  

Teklifin tümüne ilişkin söz alan Yeni Yol Grubu Ankara Milletvekili İdris Şahin, güçlü bir hukuk devletinin sadece göstermelik reformlarla değil, bağımsız ve tarafsız yargıyla inşa edileceğine dikkat çekerek şunları söyledi: 

"Bir ülkede ceza adaleti sadece suçlulara ceza vermekle değil adaleti tesis etmekle, toplumsal barışı korumakla ve mağdurun hakkını gözetmekle yükümlüdür. Ceza kanunlarında yapılan her düzenleme bireyin devlete olan güvenini doğrudan etkiler. Bu teklifin içeriğinde gördüğümüz ise bu güveni yeniden inşa etmektense geçici düzenlemelerle günü kurtarmaya dönük bir anlayıştır. Örneğin, şiddet içeren bazı suçların cezalarının artırılması olumlu gibi görünse de aynı teklifte infaz sürelerinde ve denetimli serbestlik uygulamalarında yapılan değişikliklerle bu cezaların pratikte anlamını kaybettiğini görüyoruz; bu bir çelişkidir, hem cezayı artırıyorsunuz hem de infazı kolaylaştırıyorsunuz; bu, caydırıcılığı değil, kafa karışıklığını artırır.

Bu yasa teklifi, suçla mücadelede sadece cezayı artırmayı tercih ederken rehabilite edici ve önleyici adalet politikalarına dair hiçbir yenilik sunmamaktadır. Oysa, suçla etkin mücadele, yalnızca ceza miktarlarıyla değil, suçun kaynağına inerek sosyal politikalarla, eğitici önlemlerle ve hukukun etkin işlemesiyle mümkündür. Ceza infaz kurumları dolup taşarken biz hâlâ cezanın ne kadar süreceğiyle değil o sürede ne kazanılacağıyla ilgilenmeliyiz. Kişileri ıslah etmeyen, sadece içeride bekleten bir sistem topluma hiçbir zaman güvenlik sağlamaz. 415 bin mahkûmu barındıran cezaevlerimiz yüzde 140 dolulukta, bu durum başlı başına insan onuruna aykırı. Buradan ıslah çıkar mı? 31 Temmuz Covid yasasının olmadığı, KHK'lilerin olmadığı, adil yargılanmayıp adil infaz isteyenlere ceza adaletinin sağlanmadığı, milletin çözüm bekleyen sorunları arasında yer alan birçok sorunun çözülemediği hiçbir yargı paketi bu ülkede gerçek anlamda bir çözüm olamaz."

"Çok sık İnfaz Kanunu'nu değiştiriyoruz"

MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız da yargının doğru işleyiş biçimine ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıldız'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

"Ceza adaleti suç iddiasıyla ortaya çıkıp hükmün infazının yerine getirilmesine kadar geçen farklı aşamalar bütünüdür. Tutuklama, delillerin korunması, yargılama sürecinin sıhhati ve maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak şekilde ortaya çıkarılması için şüpheli veya sanığın hürriyetinin tedbir olarak kısıtlanmasıdır. Tutuklamanın ilk şartı, şüpheli veya sanık hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve tutuklamanın orantılı olması gerekir. Hâkimler karar gerekçelerinde kanun yolu denetimine imkân verecek şekilde deliller ve beyanların üstünlük ve itibar sebeplerini hiçbir duraksamaya uğramayacak şekilde izah etmek durumundadır. Hâkimin fikri, düşüncesi, karara yansıtmaz hâlleri ve varsayımları gerekçe olarak nitelendirilemez.

Anayasa'mızda tarif edilen eşitlik ilkesinin amacı hukuksal durumu aynı olan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamaktır. Mesela suçsuzluk karinesinin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hâkimlerin görev yaptığı, duruşmaların sözlü, aleni ve hakkaniyete uygun yapıldığı, davaların makul sürede sonuçlandığı, delillerin vasıtasız olduğu, insan haklarına saygı duyan, koruyucu adaleti kuran, yargı denetimine bağlı olan devlet, hukuk devletidir. Gazi Meclis, insan onurunu merkeze alan, hâkim, savcı, avukat gibi uygulayıcıların yanında hükümlü ve ailelerin de anlayacağı, karmaşık olmayan, cezanın ıslah edici fonksiyonlarını gözeten, infaz eşitliğini ve adaletini sağlayacak, cezasızlık algısına sebep olmayacak, sık sık değiştirmeye ihtiyaç duyulmayacak bir infaz kanunu yapmalıdır. Parlamentoda bu yedinci senem benim. Çok sık İnfaz Kanunu'nu değiştiriyoruz. Bundan dolayı da uygulayıcılar bir standart tutturamıyoruz, şehirden şehre değişen neticeler görüyoruz. İnfaz kanunu kadar ceza kanunları negatif anayasalardır zaten yani iyi bir infaz yasası olmadan ceza adaleti sağlanmaz; ceza kanunu, ceza usul kanunu ne kadar iyi olursa olsun bunlar bir bütündür."

"Neyin özgürlüğü, neyin demokrasisi?"

Türkiye'de düşman ceza hukuku uygulandığını ifade eden CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Yurttaş ceza hukuku herkesin hukukudur, düşman ceza hukuku ise düşmana karşı duranların hukukudur. Muhaliflere karşı kendinden olmayanlara karşı uyguladığın hukuk. Siz halkın oyuyla, milletin iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarını ve belediye meclis üyelerini alıyorsunuz, elleri bağlı olarak kollarından tutup çekip televizyonlarda yayınlıyorsunuz. Yani bir iftiracının sözleriyle halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanını ve bürokratları sabahın köründe gözaltına alacaksınız, ondan sonra çıkacaksınız savaş suçlusu gibi polislerin arasına dizeceksiniz, fotoğraflarını çekeceksiniz, basına, medyaya vereceksiniz ve televizyonlarda yayınlayacaksınız, ondan sonra çıkacaksınız sivil anayasa, özgür anayasa, çıkacaksınız, demokrasi ve özgürlüklerden bahsedeceksiniz. Neyin özgürlüğü, neyin demokrasisi?

Adil yargılanma ihlalleri var, mahkemelerin bağımsızlığı yok, tarafsız mahkemeler yok, yargı bağımsız değil, yargı, yasama bağlanmış saraya, yürütmeye, iki dudak arasında verilen kararlarla işler yürüyor, ondan sonra çıkacaksınız, hukuk devletinden bahsedeceksiniz. Ne diyor 138 arkadaşlar? 'Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.' Haksız, hukuksuz yere tutuklanan millî iradenin temsilcilerine yönelik Cumhurbaşkanı'nın söylediği sözlerden sonra hangi hâkim tutuklama kararı vermekten kaçar, hangi hâkim kaçar?"

 

Kaynak: ANKA