(TBMM) - İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, "'DEM Parti kapatılsın' diyenler, bizi ittifak ortağımızın yakınında HDP var diye Kandil’den talimat almakla suçladı. Tabii ki bunun samimiyetini sorgulayacağız. Emniyet Müdürlüğü İstanbul İl Başkanı iken evrak getirdi, 'Tekirdağ’da yakaladığımız bir militan, size karşı suikast hazırlığında' diye bize itiraf etti. Sürecin samimiyeti konusunda, bu sürecin plansız, şeffaf olmayan bir şekilde ilerletilmesi ve Cumhuriyetimizin kıymetli değerlerine, kurucu iradeye saldırılmasının neticesinde daha büyük bir belayı başımıza açma endişesini taşıyoruz" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nda (RTÜK) AK Parti, İYİ Parti ve CHP kontenjanından görev yapacak üyelerin belirlenmesine ilişkin seçimlerin yapılması gündemiyle toplandı. Grup Başkanvekilleri konuşmalarında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yeni Yol Grubu Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Kurban Bayramı öncesi emeklilere verilecek bayram ikramiyelerinin yetersiz olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Geçen Ramazan Bayramı’nda 4 bin lira verilmişti. Şimdi de yine aynı şekilde emeklilere 4 bin lira verilecek. Bu çıktığında önce Kılıçdaroğlu gündeme getirdi, hükümet buna karşı çıktı. Ardından hükümet de doğru olduğunu gördü, emeklilere biner lira ikramiye vermişti. O bin lirayla çok rahat bir şekilde kurbanlarını alıyorlardı. Bugün ise Diyanet’in rakamlarında, Kızılay’ın rakamlarında ise 13 bin 500 lirayla 16 bin 500 lira arasında kurban fiyatları. Bu ikramiyeleri yeniden vatandaşları kurban alacak noktaya getirmek lazım. Enflasyon oranlarının çok yüksek olduğu bir yerde 4 bin lira vermeyi de komik olarak değerlendiriyoruz. Memurlara verdiğiniz 8 bin 70 lirayı emeklilere de vermeniz gerekiyordu. Daha sonra muhalefetin gayretleriyle 5 bin lirayı da emeklilerin göbeklerini çatlatırcasına zorla vermiştiniz. Memurlara seyyanen zam yapacaksanız emeklilere de yapmanız gerekiyor."
"Kurucu iradeye saldırılmasının neticesinde daha büyük bir belayı başımıza açma endişesini taşıyoruz"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, devam eden ''Terörsüz Türkiye'' sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ''Terörsüz Türkiye''ye hiçbir milletvekilinin karşı çıkmayacağını belirten Kavuncu, sürecin samimiyeti ve şeffaflığını sorguladıklarına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Ne kadar farklı konulara değinsek de yürütülmekte olan bir süreçten dolayı gündem şu anda adı Terörsüz Türkiye diye nitelendirilen, herhalde İletişim Başkanlığı’nın da bu konuda katkısı olmuş... Terörsüz Türkiye’ye bu çatı altında ‘hayır’ diyecek bir milletvekili bulamazsınız. O anlamda gerçekten çok düşünülerek ve arkasında baya bir çalışılarak hazırlanmış bir terim olduğu çok açık. Terörü sonlandırmak hepimizin görevi, bu yönde gösterilecek her çaba da elbette ki kıymetli. Öncelikle güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesinde bu konudaki hassasiyetimizi hep gösterdik.
Bu süreç, ‘Terörü bitireceğim’ iddiasıyla acaba daha büyük bir belayı ve daha büyük trajedileri bu ülkenin başına açabilme kapasitesi taşıyor mu, bunun endişesini taşıyoruz biz. Sürecin samimiyetine vurgu yaparken şunu sormaya hakkımız olduğuna inanıyorum: Bu konuda en büyük iftiralara uğradık. ‘DEM Parti kapatılsın’ diyenler bizi ittifak ortağımızın yakınında HDP var diye Kandil’den talimat almakla suçladı. Tabii ki bunun samimiyetini sorgulayacağız. Emniyet Müdürlüğü İstanbul İl Başkanı’yken evrak getirdi, ‘Dikkat et kendine’ dedi. Neye dikkat edeceğim dedim, ‘Eve girer çıkarken dikkat et’ dedi. Neye dayanarak söylüyorsunuz dedim, ‘Tekirdağ’da yakaladığımız bir militan, size karşı suikast hazırlığında’ diye bize itiraf etti. Bu samimiyeti sorgulamak, bununla alakalı soru işaretine sahip olmak da kimseyi rahatsız etmeyecek. ‘Tarihteki acılar üzerinden siyaset yapmayalım’ deniyor da bir bakıyorsunuz Lozan Antlaşması’na yapılan atıflarla böyle bir süreç yürütülecek, ondan sonra da ‘Tarih üzerinden birbirimize şunu yapmayalım bunu yapmayalım...’ Sürecin samimiyeti konusunda, bu sürecin plansız, şeffaf olmayan bir şekilde ilerletilmesi ve cumhuriyetimizin kıymetli değerlerine, kurucu iradeye saldırılmasının neticesinde daha büyük bir belayı başımıza açma endişesini taşıyoruz.
Bu kadar gücü düşürülmüş, itibarı zedelenmiş bir Meclis’te komisyon kurma şu anda akla geldi. Can Atalay’la ilgili biz de bugün imza verdik. Seçilmiş, bu koltuklarda oturma hakkına sahip Hatay Milletvekiliyle ilgili gerekli adımı atın madem bu kadar önemsiyorsunuz. AYM’nin kararı ortada. Bu sürecin samimiyetine de bu süreçle ilgili endişelerimizi de söylemeye devam edeceğiz. Bizi barış karşıtı olmakla, barışa karşı duruş sergiliyor olmakla itham etmek hele de terör örgütlerine ağzını açamamış hiç kimse bizi bu konuda itham edemeyecektir."
Temelli: "Sezar’ın hakkı Sezar’a"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''Terörsüz Türkiye'' sürecine ilişkin TBMM'de komisyon kurulmasına ilişkin yaptığı çağrıyı önemli bir zamanda gelen önemli bir hamle olarak niteleyen DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, sürecin acıların üzerinde tepinilerek sekteye uğratılmaması gerektiğini belirtti. Temelli, şöyle konuştu:
''Türkiye zor bir dönemden geçiyor ama bu zorluğu aşma konusunda toplumda güçlü bir ortak irade oluşmaya başladı. Tabii ki bu ortak irade çok kolay bir ortaklaşmaya mahal vermeyebilir. Tartışacağımız konular var ama burada samimiyet gerçekten önemli. Bu samimiyet adı altında acıları yarıştırmak ya da polemiklere boğmak samimiyeti besleyen bir şey olamaz. Can Atalay’dan bahsediliyor. Can Atalay bizim yoldaşımız, bizim ittifakımızla milletvekili olan arkadaşımız. Can Atalay’ı getirip bizim sürdürmeye çalıştığımız politikaların karşısında bir polemik unsuru olarak koymayı kabul etmemiz mümkün değil. Can Atalay’ın yeri cezaevi değil, burasıdır ve bunun mücadelesini de veren her zaman DEM Parti olmuştur. Bugün Can Atalay’ın adını zikredip buradan polemik yaratmak kabul edilebilir bir şey değil.
Sayın Devlet Bahçeli’nin söylemiş olduğu komisyon fikri ilk defa duyulmuş bir şey değil. Fakat önemli bir zamanda önemli bir hamledir. Sezar’ın hakkı Sezar’a. Doğru bir şey geldiği zaman bizden gelmezse kötü, bizden gelirse iyi deme lüksümüz yok. Eğer doğru bir şey varsa gelin ortaklaşalım. Biz de olumlu karşıladık ve bunu açık yüreklilikle ifade ettik. Keşke hızlı bir şekilde başarabilsek de acıların üzerinde tepinmek yerine acılarımızla yüzleşip acılar üzerinden siyaset yapmak yerine geleceği tasavvur eden bir siyaseti bir arada var edebilsek.''
Başarır: "İktidar partisinin belediye başkanıysan ya da onun üyesiysen suç işleme özgürlüğün var"
Eski AK Partili Bakanlar ve milletvekillerinin özel ve kamu kurumlarında üst düzey yöneticilik yaptığını gösteren bir tabloyu gösteren CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, işsiz üniversite öğrencilerini hatırlatarak liyakatsızlık vurgusu yaptı. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki'nin Bolu'daki villasının inşaatında belediye işçilerinin çalıştırıldığı iddialarını da gündeme getiren Başarır, "Ekrem İmamoğlu’nun ve arkadaşlarının bir tek böyle bir görüntüsü var mı" diye sordu. Başarır, şunları söyledi:
''Neden AK Partili olup da hiçbir fani açıkta kalmıyor? Üniversite öğrencileri birkaç dil biliyor, hepsi önemli okulları bitiriyor, hepsi ilk 2 binde, dereceye girerek sınavlarını kazanıyor ama bu gençler değil, eski milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları 3 dönem kuralından sonra önemli görevlere. Bu vicdani mi? Bu 22 yıllık utanç tablosu! Bu isimlere CV’lerinde en az beş misli fark atacak gençler cezaevinde. Hala Boğaziçi’ndeki arkadaşlarımızdan cezaevinde olanlar var. Bu ülkede üniversite sınavlarında ilk 100’e giren arkadaşlarımız demir parmaklıklar arkasında, bakan, milletvekili olup yıllarca görev yapanlar da şirketlerde, kamu kurumlarında yönetici. Bu gerçekten utanç verici bir tablo.
Altındağ Belediye Başkanı sendika başkanı yumruklar, greve gelen işçileri döver, belediye memurunu darp eder ama en son Bolu’da bir villa yaptırıyor, 30 belediye işçisini villasının inşaatında çalıştırıyor. Bununla yetinmiyor, kepçesi, hortumu, kazması, küreği belediyenin; tüm malzemelerini oraya götürüyor. Muhalefetten herhangi bir belediye başkanının bu görüntüleri çıksa, bir tek işçiyi götürse, özel iş yerinde ya da villasında çalıştırsa sabah kapısını polis çalar. Hepiniz gördünüz bu görüntüleri, vicdanen rahat mısınız? Niye sabah Altındağ Belediye Başkanı’nı savcılık talimatıyla emniyet görevlileri gözaltına almıyor? Ekrem İmamoğlu’nun ve arkadaşlarının bir tek böyle bir görüntüsü var mı? Bir tek buna benzer bir dosyada delil var mı? Yok. Ama maalesef ki bizim ülkemizde iktidar partisinin belediye başkanıysan ya da onun üyesiysen suç işleme özgürlüğün var.''