Haber: Beril KALELİ/Kamera: Onur DURSUN

(İSTANBUL) 19 Mart operasyonu ardından Saraçhane’de gerçekleşen eylemlerinde taşıdığı Türk bayrağı elinden alınan ve gözaltına alınarak tutuklanan üniversite öğrencisi Ayberk Ünlü, 68 gün sonra 30 Mayıs’ta özgürlüğüne kavuştu. ANKA'ya konuşan Ünlü, "Yattığım yatak rahat değildi belki ama en azından vicdanım rahattı" dedi. Ünlü, “İlk milli takım forması giydiğimde yaşadığım gururun aynısını Saraçhane’de o bayrağı sallarken de yaşıyordum... Özgür, hak, hukuk, adaletin olduğu, insanların mutlu olduğu, refah seviyesinin yüksek olduğu bir yerde yaşamak istiyorsak bunun için mücadele vermemiz gerektiğini ve bunun en iyi; doğru ve örnek bir insan olarak yapılabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

İstanbul Büyükşehşir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve İBB’ye yönelik 19 Mart operasyonunun ardından Saraçhane'de gerçekleşen protesto eylemlerinde, elindeki Türk bayrağı alınarak gözlatına alınan ve 68 gün tutuklu kaldıktan sonra 30 Mayıs’ta tahliye edilen Ayberk Ünlü, ANKA’ya konuştu.

"İyi hissettik, mutluyduk özgür olmaktan"

Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü son sınıf öğrencisi olan Ünlü cezaevinden çıktığı anlardaki duygularını, “Çok heyecanlıydım. Tahliye kararını aldıktan sonra cezaevinden çıkmamız biraz uzun sürdü, bir kaç saat bekledik. Çok heyecanlı bir bekleyiş oldu bizim için. Ailemizin geldiğinden haberimiz vardı ama öyle bir kalabalık beklemiyorduk. 70 günün verdiği heyecanla, özlemle, hasretle, çıktığımızda ailemizi görmek gerçekten çok mutluluk vericiydi. Çok gururlu bir andı bizim için. Özgürlüğümüze kavuşmuş olmanın verdiği bir mutluluk vardı. İyi hissettik, mutluyduk özgür olmaktan”  ifadeleriyle aktardı.

"İstiklal Marşı’nı cezaevindeyken de okuyorduk"

“İlk kantin hakkımızda kendimize Türk bayrağı aldık, koğuşumuzun duvarlarına, kapılarına astık. Gazetelerden kestiğimiz Atatürk’ün portrelerini de asıyorduk” diyen Ünlü, cezaevinin çıkışında diğer öğrencilerle birlikte İstiklal Marşı’nı okumalarını ise şöyle anlattı:

“Biz İstiklal Marşı’nı cezaevindeyken de okuyorduk. İlk (olarak) 19 Mayıs’ta, sabah sayımdan sonra avluda hep beraber İstiklal Marşı okuduk. Orada bile o gururu hissettik. İstiklal Marşı’nı okurken hepimizin tüyleri diken dikendi. Çıkışta da, hem Cumhuriyet’in çocukları olmanın hem Atatürk’ün izinde gidiyor olmanın verdiği gururla, bu ülkesi için, geleceği için, adalet için birşeyler yapmak isteyen gençler olduğumuz için, İstiklal Marşı’nı okumak, herkesin de okuduğunu görmek istedim. Böyle bir karar aldık, çıkışta da okuduk İstiklal Marşı’nı okuduk ve çok gururluyduk"

“İlk milli takım forması giydiğimde yaşadığım gururun aynısını Saraçhane’de o bayrağı sallarken de yaşıyordum”

"Ben gerçekten vatanını, milletini seven biriyim. Küçüklüğümden beri hep böyle yetiştim. Bayrağına aşık biriyim. İlk milli takım forması giydiğimde 16 yaşındaydım. O gün o formayı giydiğimde yaşadığım gururun aynısını Saraçhane’de o bayrağı sallarken de yaşıyordum... Ben orada gerçekten ne bir slogan atmış, ne polise taş atmış şişe fırlatmış biri değilim. Asla da yapmam... O gün benim Saraçhane’de bulunmamın tek sebebi Türk Bayrağı sallamaktı, sadece de Türk Bayrağı salladım” diyen Ünlü, gözaltına alınmadan önce elindeki Türk bayrağının polisler tarafından alındığını söyleyerek sonraki süreci şöyle anlattı:

“Bayrak gittikten sonra ben de döndüm arkamı gidiyordum, oradaki kalabalıkla beraber uzaklaşıyordum. Orada başka insanlar gözaltına alınıyor, darp edilenler oluyordu. Marmaray’a yürürken bir anda arkamda koşuşturmacayı duydum. Bir baktım polisler üzerimize doğru koşuyor. O an düşündüm, ben sadece Türk Bayrağı sallamışım, kaçmam gerektiğini düşünmedim açıkçası. Bir suç işlemedim, yanlış birşey yapmadım; orada gittim gururla Türk bayrağını dalgalandırdım ve evime dönüyordum. Ve gözaltına alındım"

“Yattığım o yatak rahat değildi belki ama en azından vicdanım rahattı”

Ünlü cezaevindeki sürece ilişkin, “Bir yerden sonra neden burada olduğumuzu sorgulamak değil de, çıkınca ne yapacağımı sorgulamayı düşündüm. Çünkü sürekli haberlerde görüyoruz, cinayet haberleri, kadın cinayetleri, trafik kazaları, ekonominin gidişatı, içeride iyice moralimiz bozulmaya başladı. Bu süreç bittikten sonra ne olacak? Dışarıda beni güzel bir hayat beklemiyor sonuçta. 18 yaşında Bursa’dan çıkıp, İstanbul’a okumaya geldim, 4-5 senedir tek başıma mücadele ediyorum. Hem çalışıyorum, hem okuyorum, dedim bu mücadelenin içinde sürükleneceğim, nereye kadar gidecek? Geleceğimi kurtarabilecek miyim? Diplomamı da alamadım. Bu sene normalde son dersimi de verip mezun olmam gerekiyordu, şimdi 1 sene daha bütün bu süreç uzadı. Zaten gelecek kaygıları hepimizin vardı, bizim bu saatten sonra daha da fazla gelecek kaygımız olacak. Yatmadan önce, neden orada olduğumu sorguluyordum. Yattığım o yatak rahat değildi belki ama en azından vicdanım rahattı"

Ünlü şöyle devam etti:

“Hak yemiyorum, yalan söylemiyorum, doğrunun yanında olmaya çalışıyorum; daha da istekli, daha da inanarak bu duruşu sergileyeceğim”

“Zaten benim ideallerimin arasında doğru bir insan olmak, vatana millete hayırlı olmak, faydalı olmak, kötü biri olmamak vardı. Hem 50 kişilik bir takımın kaptanıyım, orada örnek olmam gereken takım arkadaşlarım var. Küçük yaş grubunun yüzme takımının kondisyoneriyim, orada örnek olmam gereken insanlar var. Zaten bu idealler doğrultusunda hayatını yaşayan biriydim. Kimsenin kalbini kırmıyorum, hak yemiyorum, yalan söylemiyorum, doğrunun yanında olmaya çalışıyorum. Bu duruşumu bozmayacağım. Türk bayrağının da vermiş olduğu gururla, daha da istekli, daha da inanarak bu duruşu sergileyeceğim.

"Mücadelenin en iyi, doğru ve örnek bir insan olarak yapılabileceğini düşünüyorum”

(Tutuklular arasında) polisten dayak yemiş olan, darp edilmiş, zarar görmüş insanlar vardı. Beni sırf Türk bayrağı salladım diye içeride tutarken, PKK’lıları, Hizbullahçıların, teröristlerin cezaevinden tahliye edildiği haberleriyle biz güne başlıyorduk. Hatta zaman zaman gazetelerde alt alta haberlerimizin paylaşıldığı oldu. Bunların karşısında ülkeye karşı bir nefret, kin beslemenin doğru olmadığını düşünüyorum. O gün Saraçhane’de benim Türk bayrağıyla bunu yapmamın sebebi de buydu. Bu hepimizin bayrağı, hepimiz bu bayrak altında yaşıyoruz, yaşamaya da devam etmeliyiz. Bunun istediğimiz gibi olması için de ne gerekiyorsa, yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Madem özgür, hak, hukuk, adaletin olduğu, insanların mutlu ololduğu, refah seviyesinin yüksek olduğu bir yerde yaşamak istiyorsak bunun için o gün o mücadeleyi verdiysek, çıktığımızda da bu mücadeleyi vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Ve bunun en iyi, doğru ve örnek bir insan olarak yapılabileceğini düşünüyorum”

Kaynak: ANKA