Haber: Esma TURAN
(MUĞLA) - Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde 24 Mart’ta Türkiye Komünist Gençliği (TKG) tarafından düzenlenen protesto eylemiyle ilgili başlatılan idari soruşturma henüz sonuçlanmadan, aynı olayla ilgili ikinci bir soruşturma açıldığı öğrenildi. TKG üyesi Murat Balcı, "Ne somut olarak neyle suçlandığımız belli ne de bizim neyi neye göre savunacağımız" dedi.
ODTÜ’de 19 Mart’ta yaşanan boykotun ardından Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde de “Boyun eğme, memlekete sahip çık” ve “ODTÜ’ye selam, direnişe devam” yazılı pankart açarak açıklama yapmak isteyen öğrencilere özel güvenlik görevlileri müdahale etmiş, yedi öğrenci gözaltına alınmıştı. Bu öğrenciler hakkında hem adli soruşturma başlatılmış hem üniversite yönetimi idari bir soruşturma açmıştı.
İlk soruşturma hâlâ devam ederken, öğrencilere ulaştırılan yeni bir yazıyla aynı olayla ilgili ikinci bir soruşturmanın daha açıldığı bildirildi.
TKG üyesi Murat Balcı yaşananlara ilişkin yaptığı yazılı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“İktidardan aldıkları talimatları alelacele hayata geçirmeye çalışıyorlar. Polisiye bir vaka haline getirmeye çalıştıkları olay, üniversitede devrimci öğrencilerin memleket meselelerine kayıtsız kalmayışları. Bunu bir suç olarak görüyor, halkı da buna alıştırmaya çalışıyorlar. Olayın gerek mevzuat açısından gerek hukuki tarafıyla ilgili bir sürü garabet var. Aynı üniversite çatısı altında aynı olayla ilgili olarak iki farklı soruşturma ve soruşturmayla görevlendirilen iki farklı komisyon var. Soruşturan görevlilerin ya da bu süreci koordine eden birimlerin birbirinden haberi yok. İlk açılan soruşturmanın akıbeti belirsiz. Soruşturma konusu edilen eylem, ODTÜ’deki sıra arkadaşlarımıza yapılan müdahaleleri protesto içindi. Neyi soruşturduklarından bile bihaber durumdalar. Bize zaten, ‘bu konuyla ilgili bir soruşturma açtınız, bu neyin nesidir’ dediğimiz zaman şaşırdılar, bu durumu teyit etme ihtiyacı duydular. Hâlihazırda soruşturuluyor oluşumuzu komisyon bizden öğrendi yani. Bize ulaştırdıkları ve savunmamızı talep ettikleri evraklarda protesto eyleminin bir suç unsuru olarak gösterilmeye çalışıldığı son derece açık. Bir bakıma ortada ayan beyan bir 'ihsası rey' durumu var. Ne somut olarak neyle suçlandığımız belli ne de bizim neyi neye göre savunacağımız. "