(İZMİR)- İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK/Genel-İş Sendikası arasında yaklaşık 23 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi anlaşmayla sonuçlandı. Yedinci gününde sona eren grevin ardından imzalanan sözleşmeye göre işçilere, ilk 6 ayda yüzde 30, ikinci 6 ayda ise yüzde 19 enflasyon farkı oranında zam yapılacağı bildirildi. Anlaşma, Başkan Cemil Tugay’ın katılımıyla Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen törenle resmileşti. Tugay, “Mümkün olan en kısa zaman içerisinde huzurla çalışılan en iyi hizmet edilen insanların da haklarını en doğru şekilde, doğru zamanda aldığı bir belediye olarak yolumuza devam edeceğiz” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yetkili sendika DİSK/Genel-İş Sendikası arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. 23 bin işçiyi kapsayan sözleşme sürecinde yaşanan anlaşmazlık nedeniyle başlatılan grev, yedinci gününde sona erdi. İZELMAN’la yeni dönem toplu iş sözleşmesi, 4 Haziran Salı günü saat 17.30’da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın katılımıyla imzalandı. İZENERJİ’yle görüşmeler devam ediyor.
Taraflar arasında varılan uzlaşıya göre, işçilere ilk 6 ayda yüzde 30 oranında zam yapılırken, ikinci 6 ayda yüzde 19 oranında enflasyon farkı da sözleşmeye dahil edildi. Anlaşma, Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen törenle resmiyet kazandı.
Törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın yanı sıra DİSK/Genel-İş yöneticileri, belediye bürokratları ve sendika üyeleri katıldı.
İZBB ile İZELMAN şirketinde çalışan işçilerin üyesi olduğu Genel İş Sendikası İzmir 1 ve 3 Nolu Şubeler ile bir mutabakata varıldığını belirten Tugay, şunları söyledi:
“İzmir halkına hizmet etme sorumluluğunda olan kişiler olarak başkanından en alt çalışanına kadar bir aileyiz, bütünüz”
"Sonuçla ilgili mutlaka ki memnun olan olacaktır, olmayan olacaktır. 'Az oldu' diyen olacaktır, 'fazla oldu' diyen olacaktır. Ama buradaki değerlendirmeyi en doğru şekilde yapacak olan kişilerin İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni ve şirketlerini yöneten yönetim ekibiyle işvereni temsilen ve işçileri temsilen de sendika tarafıyla değerlendirileceğini hani bu değerlendirmenin en doğru bu şekilde bir kere herkes bilsin. Sonuçta bir mevcut bütçe olanaklarımızla yapabildiğimizi yapabiliyoruz. Sendika yönetimindeki olan arkadaşlarımız da çalışanların, işçilerin haklarını korumak adına buradaki taleplerini kendi doğruları oranında dile getiriyorlar. Bu gayet doğal bir süreçtir. Zaman içerisinde konuşmalar, tartışmalar, bazı şeyler yaşandı. Bunlarla ilgili üslup hataları olduğunu söyleyebilirim. Her iki taraf için de söyleyebilirim. Kendi adıma da belki bunu söyleyebilirim. Ama bizim şu gerçekten hiçbir zaman kopmadığımızı biliyorum. Sonuçta bizler, İzmir Büyükşehir Belediyesi çatısı altında İzmir halkına hizmet etme sorumluluğunda olan kişiler olarak başkanından en alt çalışanına kadar bir aileyiz, bütünüz. Bu bir aile olma ifadesi biraz sıkça kullanıldığı için sanki böyle içi biraz boşaltılmış bir ifade gibi görünebilir ama biz gerçekten öyle hissediyoruz. Sonuçta bu konu bir ister istemez uzlaşmaya ihtiyaç duyan farklı teklifler içeren bir tartışmalı bir konuydu ve bütün toplu iş sözleşmelerinde böyle olur. Bu sefer aradaki beklentilerin birbirinden farklı olmasıyla ilgili durumun nedenlerini de çokça konuştuğumuz için hani burada tekrar etmeyeceğim. Biraz zorlu bir süreç olmasından kaynaklı insanların zorlandığını ve dolayısıyla bazı üslup hatalarının da olağan görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu noktada bizim geçmişle ilgili çıkaracağımız pek çok ders var. Yani geçmişten bahset toplu iş sözleşmesi süreci ve onun öncesiyle ilgili. Bunları ben belediye başkanı olarak çok özetle şunu söylemek isterim. Belediyelerin kamu kurumlarının personel istihdamıyla ilgili, personel verimliliğiyle ilgili sendikalarla ilişkilerle ilgili gözden geçirmesi gereken şeyler var. Bu sözlerimden hemen şey de düşünülmesin. Hani sendikayı şikayet ediyorum gibi diye düşünülmesin. Buradaki iki şube başkanımız da pek çok defa biz bu konuşmayı yaptık. Belediyenin daha verimli çalışması için, belediyenin daha başarılı çalışması, işler yapması için mutlaka bir işbirliği içerisinde olmalıyız. Yani arkadaşlarımız işçi tarafında, çalışan tarafında. Ama onlar da belediyenin daha iyi hale gelmesi için aynı zamanda mücadele insanlar ve niyetlerinin iyi olduğunu 14 aylık çalışma döneminde gayet yakından biliyorum."
İZENERJİ şirketiyle ilgili TİS görüşmelerinin devam ettiğini da aktaran Tugay, şunları dile getirdi:
"Bugün burada ikinci şirketimiz İZENERJİ yok ama onunla görüşmeler devam ediyor. Sonucun iyi olacağını umuyorum, düşünüyorum. Biraz daha belki üzerinde müzakere devam edecek ama bir uzlaşma noktasına gideceğine inanıyorum. Gitmek zorunda diye de düşünüyorum açıkçası. Onları da dahil ederek bizim bu toplu iş sözleşmesi sürecinde yaşadıklarımızdan dolayı ne çalışanlarımıza ne sendikalarımıza içimizde tuttuğumuz bir öfkemiz böyle bir şeyin hesabını sorma gibi bir duygumuz yok. Bunu net olarak bilmesini isterim. Biz anlaşmamızı imzaladığımız andan itibaren bu konuyu kapatacak, önümüze bakacak İzmir halkına daha iyi hizmet nasıl ederiz buna bakacak olan insanlarız. O nedenle biz bir aileyiz. O nedenle dayanışmamız belki böyle bir sürecin sonunda daha da güçlenerek daha da iyi bir şekilde devam edecek. Bunu İzmir halkının da özellikle bilmesini isterim. Çünkü bu süreç içerisinde şehrini, belediyesine İzmirlilerin hakkına sahip çıkma anlamında bence İzmir halkı çok değerli bir sınav verdi. Daha doğrusu çok değerli bir duruş gösterdi. Bunun için tüm yurttaşlarımıza yürekten teşekkür ederim. Bu sahip çıkışın bundan sonraki süreçte olası her durumda devam etmesini de diliyorum. Ben hayatımın en etkileyici, en böyle yoğun duygularla geçen günlerini geçirdim. Bu bu dönemde. İnsanların belediyeye sahip çıkması, kente sahip çıkması, doğrulara sahip çıkması, o özlemini duyduğu iyi ve güzel şeylere sahip çıkması anlamındaki o yoğun tutumunu, duygusunu biz yüreğimizin en der derinliklerinde hissettik.
“Bizim yanımızda olmaya hazır bir kocaman 4,5 milyon insan var”
Çok kendime pay, ödev çıkardım. Daha cesaretle bazı sorunların üzerine gitmek. Hiçbir şeyin üzerini örtmemek ve bundan sonra belediyenin daha iyi işlemesi anlamında da ne gerekiyorsa onu yapmak konusunda artık biliyorum ki kayıtsız şartsız bizim yanımızda olmaya hazır bir kocaman 4,5 milyon insan var. Ve onlar iyi ki varlar. Onlarla birlikte olmaktan, onlara hizmet etmekten büyük bir onur duyuyoruz. Ben hayatımın hiçbir döneminde bu toplu iş sözleşmesi döneminde de ondan öncesinde de hiçbir zaman çalışanların kendi haklarıyla ilgili yaptıkları mücadeleye sendikal taleplerine grev haklarına ya da demokratik düzen içerisinde insanların hak arayışlarına karşı olmadım. Böyle bir şey mümkün değil. Böyle düşüncesi olan bir insan Cumhuriyet Halk Partisi'nde olamaz zaten. Bizim kitabımızda bizim partimizin ruhunda, geninde böyle bir şey yok. Biz öyle insanlar hiç zaman olmadık. Sadece bu yaşadığımız anlaşmazlığı, insanların kafa karışıklığını fırsat bilip bundan yararlanmaya çalışan, bundan siyasi rant devşirmeye çalışan bazı çevreler oldu tepkim onlara oldu ve onlar bizleri böyle işçi düşmanı gibi göstermeye çalıştılar. Sendikal haklara karşıymışız gibi göstermeye çalıştılar. Böyle bir şey mümkün değil. Bu hiçbir zaman asla böyle bir şey olmayacak. Çalışanlarımızın grev haklarına sonuna kadar saygı duyduk. Duymaya devam ediyoruz. Yaptıkları eylem ondan sonra aldıkları kararlar bizim için onların haklarıdır ve saygı duymamız gereken hareketleridir, eylemleridir. Bundan sonrası için dediğim gibi, bu, bu şekilde, bu anlayışla devam edecek. Ama ülkemizin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik kriz tablosu içerisinde eminim benim kendime çıkardığım pay kadar çalışan arkadaşlarımızın da sendikalarımızın da kendilerinin çıkardığı bazı paylar oldu. Herkes belli bir yükü belli bir oranda fedakarlıkla taşıması gerektiği konusunda bir ortak noktaya vardı. Ve o şekilde zaten bir anlaşma yapabildik.
Sendikalar, Genel İş'in Genel Merkezi, Genel Başkan Yardımcımız Gamze Taşçıer dışında 'ben bu sürece katkı koydum' diyen varsa katılmıyorum kendisine. Kabul etmiyorum onu. Başka hiç kimsenin bir katkısı olmadı. Ama sorunun çözümünde kimin tutumu, kimin kararı, en etkili oldu derseniz bence halkın ve çalışanlarımızın tutumu, kararı en etkili oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çalışanları sendika yöneticilerimize eminim bir şey hissettirdiler. Ve halk tabii ki duruşuyla eminim hepimize. Bana da herkese de bir şey hissettirdiler. Ama Genel Başkan Yardımcımız başından sonuna kadar her gün yakından takip ederek bize çok yardımcı oldu. Genel başkanımız kendisi de doğrudan takip etti. Talimatlarıyla da bizleri yönlendirdi. Ona da huzurlarınızda teşekkür etmek isterim.
Bundan sonrasında iyi hizmet etmek belediyeyi daha iyi çalışır hale getirmek ekonomik açıdan sorunlarımızı çözmek için atmamız gereken o radikal, etkili adımları atmak konusunda kararlı olacağız. Mümkün olan en kısa zaman içerisinde huzurla çalışılan en iyi hizmet edilen insanların da haklarını en doğru şekilde, doğru zamanda aldığı bir belediye olarak yolumuza devam edeceğiz. Kısa vadede bazı sorunlar yaşamaya devam edebiliriz. Ama alacağımız önlemlerle bunu mümkün olan en kısa zamanda sonlandıracağız. Bu konuda hiç kimsenin şüphesi olmasın."
“Cemil Tugay’a teşekkürler”
İmza törenine katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer, “ Ben inanıyorum ki İzenerji şirketimizle birlikte de aynı sonucu elde edeceğiz. Ben öncelikle bu süreçte sağ duyulu bir şekilde destek olan sevgili İzmirlilere çok teşekkür etmek istiyorum. Yine sürecin en başından beri üyelerinin sendikal haklarına kararlılıkla sahip çıkan, diyalog kanallarını devam ettiren ve toplumsal dayanışmayı sağlayan işçi sınıfı temsilcisi genel işin çok kıymetli şube başkanlarına teşekkür etmek istiyorum. Ve yine bu süreçte kamucu belediyecilik sorumluluğuyla hareket eden bunu yaparken emeğin hakkını bugün olduğu gibi geçmişte de olduğu gibi bugün de savunan ve iktidarın tüm baskıcı tüm kısıtlayıcı politikalarına rağmen hizmet üretmeye çalışan emekten yana tavır alan çok kıymetli belediye başkanımız sayın Cemil Tugay'a da bu süreci sağ duyuyla, diyalog kanallarını ve çözüm odaklı bir şekilde yönettiği ve en önemlisi emek temeliyle yönettiği için çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Cumhuriyet Halk Partisi'nin duruşu emekten yanadır”
Bu sürecin sağduyulu bir şekilde tamamlandığını dile getiren Taşçıer, “Ben bu sözleşmenin toplu sözleşmenin tabii ki karşılıklı bir fedakarlıkla olduğunu ifade etmek durumundayım. Çünkü iktidarın özellikle belediyelerimize uyguladığı baskıcı tutum belediyeleri özellikle Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri ki İzmir'e bugüne kadar hep bunu yapıyorlardı zaten. Hep İzmir halkı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir'in CHP'li belediyeleri zaten cezalandırılıyordu.
Ama bir düşman hukukuyla uyguladığı bu politikalar maalesef yönetemeyecek bir pozisyona getirme çabasıydı Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri ama hem işçilerimizin, emekçilerimizin sağduyusuyla hem belediye başkanlarımızın emekten yana tavrıyla hem halkımızın desteğiyle başarılı olamadıklarını bir kez daha ifade etmek isterim. Cumhuriyet Halk Partisi'nin duruşu emekten yanadır” dedi.
"Biz bir aileyiz"
DİSK/Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Serap Yılmaz, “Zor bir süreci hepimiz atlattık. Bu süreç buraya kadar gelmemeliydi ama ufak tefek sıkıntılar yaşadık. Ama biz bir aileyiz. Yeri geliyor kardeşler bile kavga edebiliyor. Söylemlerin hepsini bu toplu sözleşmeyi imzaladıktan sonra bitirerek işimize, İzmir’e hizmetimize devam edeceğiz. ESHOT, çalışmaya başladı” diye konuştu.
DİSK/Genel-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal da “Bu toplu sözleşmenin artık bitmesi gerekiyordu. Önümüzde Kurban Bayramı var, İzmir halkı dava fazla zorda kalmadan bitmeliydi. Bugün de imzaları atacağız. Tüm çalışanlara ve İzmir halkına hayırlı uğurlu olsun” dedi.