(İSTANBUL) - CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun, üniversite diplomasının iptaline ilişkin işleme karşı İstanbul İdare Mahkemesi’nde açılan davanın dilekçesinde, ilgili mevzuat hükümlerine göre dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı olduğunun belgelerle de ortaya çıkacağı belirtilerek, "Ortada 'yok hükmünde' sayılması gereken tek işlem, Üniversite Yönetim Kurulu’nun yetki gaspı yaparak müvekkil ve 28 kişi hakkında diplomasının iptali kararıdır" denildi. Dilekçede, müvekkil hakkında tesis edilen işlemin tebliğ edilmediği, elden tebliğ taleplerinin de yanıtsız bırakıldığı belirtildi.
Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, üniversite diplomasının iptaline ilişkin İstanbul Üniversitesi işlemine karşı İstanbul İdare Mahkemesi’nde dava açtı.
Dava dilekçesinde, öncelikle diplomanın iptaline ilişkin kararın alınmasında Üniversite Yönetim Kurulunun yetkisinin bulunmadığı konusu irdelendi. Fakülte Yönetim Kurulu’nun, dekanın yardımcı organı olmakla birlikte, öğrencilerin eğitim ve öğretimine ilişkin konularda icrai karar alma yetkisiyle donatıldığı, bir fakültede kayıtlı öğrencilerin kabul, intibak, çıkarılma ve eğitim-öğretime ilişkin her tür kararı alma yetkisinin Fakülte Yönetim Kurulu’na verildiği aktarıldı.
Üniversite Yönetim Kurulu’nun ise bu organın aldığı kararlara karşı itiraz merci olarak belirlendiği ifade edilen dilekçede, ”İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu, Fakülte Yönetim Kurulu’nun yerine geçip karar veremez. İdare Hukuku’nda hem üst-ast ilişkisini düzenleyen hiyerarşi ilişkisinde hem de idari vesayet ilişkisinde ikame yasağı bulunmaktadır. Bu nedenlerden dolayı, dava konusu işlemler öncelikle yetki unsuru açısından hukuka aykırıdır" denildi.
"Kararın dayanağı İnceleme Komisyonu yetkin değil"
Dava konusu işlemlere dayanak olan İstanbul Üniversitesi İnceleme Raporu’nun da yetkin olmayan kişiler tarafından hazılandığı kaydedilen dilekçede, inceleme komisyonunun oluşumuna yer verilerek, "Üniversitenin bünyesinde yer alan ve Türkiye’nin en prestijli Hukuk Fakültesi varken davalı idarenin bu Fakülte’yi ve bu Fakülte’de görev yapan bu konuda yetkin öğretim üyelerini by-pass ederek bir komisyon kurmasının takdirini Mahkemenize bırakmaktayız" değerlendirmesi yapıldı.
Dilekçede, müvekkil hakkında tesis edilen işlemin tebliğ edilmediği, elden tebliğ taleplerinin de yanıtsız bırakıldığı ifade edildi.
İdarenin söz konusu kararı tebliğ etmeden kamuya açıkladığı aktarılan dilekçede, "İptali istenen kararın tebliğ edilmemesi yazılı bir karar olmadığı izlenimini uyandırmaktadır. Kamuoyu duyurusuyla kararın tebliği ya da kamuoyu duyurusunda yazıldığı gibi bir kararın tesisi hukuka aykırıdır. İdari işlemde yer alması gereken şartları taşımamaktadır" denildi.
Esasa ilişkin aykırılıklar
Dilekçede, her hukuki işlemin hukuka uygunluk değerlendirmesinin, işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuata göre yapılması gerektiği belirtilerek, dava konusu diploma iptaline yönelik işlemin sebep unsuru 1990 tarihli yatay geçiş işlemlerinden kaynaklandığından, o tarihteki mevzuatın irdelemesi de yapıldı.
Girne Amerikan Üniversitesi'nin o dönemde ''tanınan'' bir üniversite olmadığı yönündeki iddialara da yanıt verilen dilekçede, “Yükseköğretim Kurulu Genel Sekreterliği tarafından yapılan araştırmada, 1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesinin tanınmadığına ilişkin bir yazışma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yükseköğretim Kurulu arşivinden çıkan tüm kararlar içinde 1991 yılı öncesinde Girne Amerikan Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmadığına ilişkin genel bir karar bulunmadığı, herhangi bir Üniversiteye de özel olarak gönderilen bu içerikte bir yazının yazılmadığı anlaşılmaktadır" bilgisi verildi.
YÖK’ün o dönemde söz konusu üniversiteden mezun öğrencilere diploma denklik verdiğinin de tespit edildiği belirtilen dilekçede, “Sayın Mahkeme’nin yapacağı incelemede, ilgili idarelerden bu konuda bilgi istendiği takdirde dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu bu belgelerle de ortaya çıkacaktır” denildi.
Yükseköğretim Kurulu Denetleme Kurulu ve İstanbul Üniversitesi’nin incelemelerinde, “1990 yılında kontenjan artırımında ilgili mevzuata uyulmadan fazla kontenjan açıldığına yönelik tespitler” bulunduğu aktarılan dilekçede, "Dosya incelendiğinde görüldüğü üzere, müvekkilim sıralama itibarıyla kontenjan artırımı olmasa idi dahi yatay geçiş yapabilecekler arasında olduğundan söz konusu iddianın müvekkilimin yatay geçiş işlemlerini hukuka aykırı hale getirmesi mümkün değildir" tespiti yapıldı.
Dilekçede, "Bu bilgiler ışığında açıkça görülmektedir ki davalı idarenin ilan ettiği işlemlerde ağır bir hukuksuzluk söz konusu olmadığından müvekkilimin lehine tesis edilen işlemlerin 'yok hükmünde' sayılması hukuken doğru değildir. Ortada 'yok hükmünde' sayılması gereken tek işlem, Üniversite Yönetim Kurulu’nun yetki gaspı yaparak müvekkil ve 28 kişi hakkında diplomasının iptali kararıdır" değerlendirmesi yapıldı.
"İdarenin 'açık hatasından' bahsetmek mümkün değildir"
İdarenin kamuoyu açıklamasında bahsettiği bir diğer gerekçenin ise "yatay geçiş işleminde açık hata bulunduğu" iddiası olduğu ifade edilen dilekçede, "açık hata" kavramının, ''hata''dan farklı olduğu vurgulandı.
Danıştay’ın da yalnızca mevzuata aykırılığı ''açık hata'' olarak kabul etmediği belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Danıştay’ın da ilgilinin hilesi, yokluk ya da açık hata gibi ağır hukuka aykırılıklar dışındaki hukuka aykırılıklarda, belli bir süre geçtikten sonra artık diplomanın iptal edilemeyeceği yönünde çeşitli kararları bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin de uyuşmazlığa konu olan işlemlere ilişkin çeşitli hak ihlali kararları bulunmaktadır. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi bu ve benzeri kararlarında ‘İdarenin ilgilisinin hilesi yahut açık hata sonucunda tesis ettiği hatalı işlemler dışında kalan işlemleri geri almasına yönelik yargısal içtihat dikkate alındığında bu işlemlere yönelik iptal süresinin iptal davası açma süresiyle sınırlandırıldığı’nı ifade etmiştir."
Dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre de diploma, ruhsat ve benzeri statülerin, "özel yaşam"ın ayrılmaz bir parçası olduğu aktarılan dilekçede, "Bu bağlamda kazanılmış haklara sonradan iptal, geri alma gibi yollarla ve muğlak kanun hükümlerine dayanılarak keyfî şekilde müdahale edilmesi, özel hayata saygı hakkını ihlal etmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.
''Açık hata, hile ve yokluk gibi ağır hukuka aykırılıklar bulunması durumunda işlemlerin her zaman geri alınabileceğinin çeşitli kararlarda yer bulduğu, Danıştay’ın son yıllardaki içtihadına bakıldığında da ancak hile sonucunda veya sahte belge ibraz edilerek alınan diplomaların iptal edilebileceğinin kabul edildiğinin görüldüğü'' vurgulanan dilekçede, şöyle devam edildi:
"Dava konusu işlemde ileri sürüldüğü gibi açık hatadan da bahsetmek mümkün değildir. İstanbul Üniversitesi’nin, yatay geçiş mevzuatında öngörülmeyen, yatay geçiş işlemlerinin tesis edildiği tarihte mevcut olmayan bir Yükseköğretim Kurulu işlemine uygun işlem tesis etmesini beklemek ve işlemler tekemmül ettikten sonraki bir tarihte alınan Yükseköğretim Kurulu kararlarını, bu kararlardan önceki dönemde tesis edilen işlemleri hukuka aykırı kıldığını kabul etmek, idari işlemlerin hukuka uygunluğun tesis edildikleri tarihteki hukuki duruma göre değerlendirilmesi ilkesine aykırıdır. Ayrıca bu değerlendirmeyi yatay geçiş işlemlerinin tekemmül etmesinden 35 yıl sonra yapmak idari işlemlerin geri alınmasına ilişkin ilkelere ve yargısal içtihada açıkça aykırıdır. Hem Danıştay hem de Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının da işaret ettiği üzere, o dönemde yatay geçiş yapan veya bu üniversiteden diploma denklik talebinde bulunan kişiler bakımından alınan diplomalar kazanılmış hak oluşturmaktadır. İdarenin söz konusu diplomaların geçersiz olduğu sonucunu doğuracak herhangi bir işlem tesis etmesi, Anayasa’da ve AİHS’de güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ve eğitim hakkını ihlal edecek ve hukuka açıkça aykırı olacaktır."
"Serbest seçim hakkını da ihlal edecektir"
Dilekçede, Ekrem İmamoğlu'nun, ana muhalefet partisinin ön seçime giren tek cumhurbaşkanı adayı olarak 15 milyondan fazla kişinin dayanışma oyunu alarak Cumhurbaşkanı adayı olduğu hatırlatılan dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Müvekkilin diplomasının hukuka aykırı bir şekilde iptal edilmesi, Cumhurbaşkanı adayı olabilmesinin şartlarından biri olan üniversite mezunu olma şartını da ortadan kaldırdığı için, Anayasa ve AİHS’de güvence altına alınan serbest seçim hakkını da ihlal edecektir. Müvekkilin diplomasının iptali, hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmaların yoğunluğu ve zamanlaması birlikte değerlendirildiğinde, kendisine yönelik sistematik yargısal tacizin örneklerinden biridir.
Diplomanın iptal edilmesi kararı, tamamen siyasi saiklerle, cumhurbaşkanı adayı olma koşulları ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve en güçlü siyasi rakibin tasfiye edilmesi amacıyla alınan bir karar olduğunu göstermektedir. İşlem, bu nedenle Anayasa’da ve AİHS’de düzenlenen yetki saptırması yasağına aykırı bir şekilde, amaç unsuru yönünden de hukuka aykırıdır.
Müvekkilim herhangi bir hileli işlemi olmaksızın mezun olduktan 31 bir yıl sonra kazanılmış haklarını ve hukuki güvenlik ilkesinin en temel gereklerini açıkça ihlal eden bu karar açıkça hukuka aykırıdır. İdarenin bugüne kadar kararı tebliğden kaçınması, savcılık talebiyle söz konusu kararı tesis etmesi, meşru amaç gütmemesi gibi hususlar göz önüne alındığında Davalı İdare’nin yargılamayı uzatmaya çalışması haklı endişe duyduğumuz bir husustur."
İncelemenin duruşmalı yapılması istendi
Dilekçenin, “sonuç ve istem” bölümünde, “Açıklanan nedenlerle, İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun 18.03.2025 tarihli işleminin müvekkilimin yatay geçişinin, mezuniyetinin ve diplomasının geri alınmak suretiyle iptaline ilişkin kısımlarının; işlemin yürütülmesi halinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğabileceğinden, 2577 sayılı İYUK’un 27. Maddesi uyarınca karşı tarafın savunması beklenmeksizin veya savunma sürelerinin kısaltılması, gerekirse memur eliyle tebligat işlemlerinin yapılması suretiyle öncelikle yürütmesinin durdurulmasına, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına, işlemin iptaline karar verilmesi” istendi.
Dilekçeye, delil olarak, yatay geçiş sürecine ilişkin bilgi ve belgeler, Yatay Geçiş Başvuru Dilekçesi, Yatay Geçiş Komisyonu Kararı, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı 4883 Sayılı Kayıt İçin Başvuru Yapması Yazısı, Mezuniyet Belgesi, Denklik mevzuatıyla
ilgili Uzman Raporu, Denklik örnekleri,ulusal ve uluslararası kurumların konuyla ilgili açıklamaları ile idare hukuku hocalarının hazırladığı hukuki görüşler de sunuldu.