(İZMİR) – Genel Sağlık-İş Sendikası üyesi sağlık çalışanları ağız ve diş sağlığı merkezlerindeki (ADSM) çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla İzmir Alsancak Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi önünde basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur okudu. Uğur, ADSM’lerin mevcut sağlık sistemindeki çarpıklıkların artık gizlenemez hale geldiği kurumlara dönüştüğünü belirterek, “Bugün, bu merkezlerde sadece dişler değil, emek de çürümektedir. Genel Sağlık-İş olarak uzun süredir biz ADSM’lerdeki adaletsizlikleri kamuoyuna duyuruyor, sağlık emekçilerinin yaşadığı eşitsizlikleri kararlılıkla ifşa ediyoruz. Ancak Sağlık Bakanlığı, ya kulaklarını tıkamakta ya da deyim yerindeyse kaş yaparken göz çıkarmaktadır” dedi.

ADSM’lerdeki koşulları “bilimsellikten uzak ve insani olmayan” olarak tanımlayan Uğur, “Sendikamız ağız ve diş sağlığı hizmeti veren kamu kurumlarındaki bilimsellikten uzak ve insani olmayan çalışma koşullarını, sağlık emekçilerini yoksulluğa mahkum eden utanç verici ücretlendirmeyi defaten gündeme getirmiş, eylemlerle protesto etmiştir. Ancak liyakatten uzak yönetim anlayışı, çözüm üretmek yerine sorunları derinleştirmiştir” ifadelerini kullandı.

Uğur, sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunları şöyle sıraladı:

“Bugün ADSM’lerde görev yapan sağlık emekçileri canla başla mücadele ettiği yetmezmiş gibi, bir de ekonomik şiddetle karşı karşıya bırakılmakta, çalışma şartları iyileştirilmediği gibi zaten yoksulluk bandında aldıkları ücretler her geçen gün daha da düşürülmektedir. Sağlık emekçilerinin ek ödemeleri ile ilgili mağduriyetler yaşatılmakta, Sağlık Bakanlığı tarafından deneme yanılma yöntemi ile çalışma barışı bozulmaktadır.”

Sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğunu vurgulayan Uğur, “Tedavi süreci yalnızca hekimin değil, asistanın, teknisyenin, memurun, temizlik görevlisinin ortak emeğiyle yürütülür. İnsan hayatına dokunan bu zorlu görevlerin karşılığı sefalet değil, insanca yaşamaktır” dedi.

Uğur, "Defalarca MHRS sürelerinin kısa olduğunu, tedavi için yeterli olmadığını dile getirdiğimiz halde hiçbir olumlu adım atmamış; hem hizmet bekleyen hastayı hem de mesleğini icra etmeye çalışan sağlık emekçilerini mağdur etmiştir. Bu merkezlerdeki oda yetersizliği nedeniyle hasta mahremiyetini hiçe saymakta, hasta haklarına aykırı davranmaktadır. Kalitesiz tıbbi malzemelerle nitelikli hizmet verildiğini iddia etmektedir” dedi. Uğur, “Bakanlığın adeta kendi haline bıraktığı bu merkezlerde sağlık emekçilerinin olası şiddet vakalarına karşı korunmasına ilişkin en ufak bir tedbir almamaktadır” dedi.

Uğur, taleplerini şöyle sıraladı:

“Sağlık emekçileri ödeyemedikleri faturaları, kirayı, çocuğunun okul masrafını değil sadece hastalarını düşünebilecekleri ücretler almayı ve bu ücretleri ‘taban, teşvik, sabit’ gibi sürpriz iniş-çıkışlarla değil, ‘emekliliğe yansıyan tek kalem maaş’ olarak elde etmeyi talep etmektedir. 2008 öncesi ve sonrası göreve başlayanların hak kayıpları giderilmelidir. Enflasyon farkı tüm ücretlere aylık yansıtılmalı, kamu emekçilerinin alım gücü korunmalıdır. Sözleşmeli modellere son verilerek kadrolu, güvenceli çalışma modeli esas alınmalıdır.”

Kaynak: ANKA