(İSTANBUL) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, 19 Mart'ta döviz kurundaki yükselişe ilişkin, "19 Mart günü, yurt dışı bankaların Türk bankalarıyla yapabilecekleri işlemleri belirledikleri limitler var. Bu limitler çok hızlı bir şekilde doldu ve bunun neticesinde de döviz kurunda kısa süreli ama ani bir yükseliş yaşandı. O gün döviz işlem hacmi tarihsel ortalamalarının çok üstündeydi. Yurt dışı kaynaklı bir gelişmeydi. Biz hızlı bir şekilde adım attık" dedi. Asgari ücrete ara zam yapılıp yapılmayacğını ilişkin bir soru üzerine Karahan, "Biz burada karar verici değiliz. Bir komisyon var. O kendi çalışmalarını yapıyor. Biz kurula herhangi bir şekilde içeriden ya da dışarıdan tavsiye de yapmıyoruz. Ücretler konusunda yetkili mercilerin açıklaması çerçevesinde oluşuyor. Burada bize düşen, enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, fiyat ikrarını sağlamaktır" dedi.
TCMB Başkanı Fatih Karahan, İstanbul Finans Merkezi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlenen toplantıda yılın ikinci enflasyon raporunun sunumunu gerçekleştirdi. Karahan, sunumun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, ‘İddiasız Merkez Bankası oksimorondur’ demişti. Hala aynı yerde misiniz? CHP Genel Başkanı Özgür Özel temmuzda asgari ücrete ara zam yapılabileceğini söyledi. Sizin yıl sonu enflasyon projeksiyonunuzda ara zam var mı? 19 Mart sonrası TCMB enflasyonla mücadele eden tek kurum mu?" sorularına Karahan, şu yanıtı verdi:
"Son dönemde enflasyon patikasını etkileyen birkaç önemli gelişme oldu. Özellikle mart ayında kurdaki beklenenin üzerindeki artış. Burada belirleyici olacak olan geçişkenliğin ne kadar olduğu önemli. Biz ilk dönemde yaptığımız çalışmalarda elimizde veri yokken biraz daha teorik kapsamlı baktığımızda bunun yüzde 35-40 aralığında olacağını yani geçmişe göre biraz daha düşük olacağını değerlendirmiştik. Veriler bunu aslında destekler netelikte. Nisan ayı verisini gördük. Mayıs ayı verisinde de öncü veriler benzer bir geçişkenliği işaret ediyor. Diğer bir gelişme, zirai don hadisesi de yukarı yönlü baskı yapıyor. Burada rekoltenin ne kadar etkileneceğine bağlı olarak önümüzdeki dönemde bir miktar yukarı yönlü risk söz konusu.
Aşağı yönlü de birkaç gelişme oldu. Özellikle küresel tarafta tarife adımlarının da etkisiyle belirsizliğin artması ve küresel talepte bir düşüş olması bekleniyor. Bu da dezenflasyonist. Bizim yaptığımız ciddi bir ek sıkılaşma var. Bu da iç talebi yavaşlatıcı. Hem iç talep hem dış talep bir önceki rapor dönemine göre daha zayıf olacak diye değerlendiriyoruz. Bir de tabii ki sunumda da bahsettiğim bu sağlıklı uygulama tebliğinde yapılan değişiklik onun da yönetilen, yönlendiren fiyatlar üzerinden enflasyon etkisi oldu. Bunların birbirini dengelediğini gördük. Bunun neticesinde de hedefimizi güncellemedik.
Ücret konusuna geldiğimizde ise biz burada karar verici değiliz. Bir komisyon var. O kendi çalışmalarını yapıyor. Biz kurula herhangi bir şekide içeriden ya da dışarıdan tavsiye de yapmıyoruz. Raporda sunduğumuz enflasyon tahminleri ücret gelişmeleri dahil çeşitli varsayımlar çerçevesinde şekilleniyor. Ücretler konusunda varsayımlarda özellikle yetkili mercilerin açıklaması çerçevesinde oluşuyor. Ancak ücret konusunda genel olarak yüksek enflasyon, ücretlerin reel olarak erimesine neden oluyor. Dolayısıyla burada bize düşen, enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, fiyat ikrarını sağlamaktır."
"Aşırı oynaklık gözlenen piyasa koşullarında biz oynaklığı düşürücü hamlelere devam edeceğiz"
Karahan, "Yönetilen kur sistemine rağmen 19 Mart'ta ne oldu da dolar-TL yüzde 12 atak yaptı? Bu atağa neden izin verildi? İzin vermenin hata olduğuna inanıyor musunuz?" sorusuna, şöyle yanıtladı:
"19 Mart günü, yurt dışı bankaların Türk bankalarıyla yapabilecekleri işlemleri belirledikleri limitler var. Bu limitler çok hızlı bir şekilde doldu ve bunun neticesinde de döviz kurunda kısa süreli ama ani bir yükseliş yaşandı. O gün döviz işlem hacmi tarihsel ortalamalarının çok üstündeydi. Geçmiş 10-15 seneye baktığınızda gerçekleşen en yüksek işlem hacminin birkaç katı miktardaydı. Yurt dışı kaynaklı bir gelişmeydi. Biz hızlı bir şekilde adım attık. Bugünü takip eden birkaç günde de özellikle o haftanın cuma gününde de çarşamba gününe benzer hatta daha yüksek miktarda bir işlem hacmi oldu. Olmasına rağmen bu tarz bir operasyonel aksaklık yaşanmadı. Aşırı oynaklık gözlenen piyasa koşullarında biz oynaklığı düşürücü hamlelere devam edeceğiz."
"Faizin yeteri kadar sıkı olup olmadığını gösteren tek gelişme fiyat göstergeleridir"
"Hane halkı enflasyondan şikayet ediyor, reel sektör de faizden şikayet ediyor. Beklenti yönetimi anlamında faiz yüksek değil mi?" sorusu üzerine Karahan, şunları söyledi:
"Sıkılıkla ilgili genel değerlendirme yapmak istiyorum. Dediğimiz gibi Merkez Bankası'nda şeffaf ve çift yönlü iletişim uyguluyoruz. Birçok geri bildirim alıyoruz. Tabii ki reel sektör dönem dönem koşullardan şikayet ediyor. Kurdan da şikayet ediyorlar. Sıkılığı değerlendirirken tek bir göstergeye bakmak doğru olmaz. Gerçekleşen reel faize göre bakılabilir ama şu dönemde geçmiş enflasyon oldukça yüksek olduğu için bir kısım etkiler de kaynaklı. Şu dönemde geçmiş enflasyon yüksek olduğu için hesaplamalar çok sağlıklı olmayabiliyor. Piyasa katılımcılarının yüzde 30 civarında, hane halkının 59-60 bandında seyrediyor. Orada da hangisine göre sıkılığı hesaplayacağız. Beklenen enflasyonda da farklılık çok. Tek bir ölçü üzerinden konuşmak doğru değil. Yıllıklandırılmış üzerinden hesaplama yapılabilir. Eninde sonunda bir faizin yeteri kadar sıkı olup olmadığını gösteren tek gelişme fiyat göstergeleridir. Tek gelişme budur. Yeterli olup olmadığını değerlendirirken makroekonomik görünüme dikkat ediyoruz."
"Merkez bankacılığının bir fonksiyonu da şoklar karşısında bir pilot gibi çevik bir şekilde aksiyon almaktır''
Bir gazetecinin, "Rezervlerle ilgili en son bir maç benzetmesi yapmıştınız. 19 Mart'tan sonra da 57 milyar dolar civarında bir satış oldu. Son iki haftadır da bir 8 milyar dolara yakın bir toparlanma görüyoruz. Brüt rezerv için ideal oran nedir? Minimum eşiği nerede görüyorsunuz?" sorusunu TCMB Başkan Yardımcısı Hatice Karahan, şöyle yanıtladı:
"Birçok Merkez Bankası gibi biz de olası şoklara karşı gerekli döviz likidetesini bulundurmak amacıyla rezrev tutuyoruz. Son yaşadıklarımızda ve oynaklıklarda da faydası oldu. Aslında merkez bankacılığının bir fonksiyonu da beklenmedik gelişmeler, şoklar karşısında bir pilot gibi çevik bir şekilde aksiyon almaktır, duruşu ayarlamaktır ve böylece ortamı sakinleştirmektir. Biz de son dalgalanmalarda, rezervlerle bunu yaptık. Şu anda aslında yeniden rezervler sakinleşen bir ortamda artışa geçti. Peki bunu yeterli görüyor muyuz? Bir gerileme meydana geldi fakat burada uluslararası kabul görmüş rezervler var. Bunlara bakarak yeterlilik seviyesini ölçmeye çalışıyoruz. Geldiğimiz noktada bazı ölçülere göre yeterli seviyedeyiz. Ancak bazı metriklerin hala ilerlememiz gerektiğini bize gösteriyor. Bu nedenle ilerleyen dönemde de piyasa koşulları el verdiğince rezerv biriktirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bunu yaparken likidite koşullarının da olumsuz etkilenmemesine dikkat edeceğiz."
Bir gazetecinin, "Son günlerde gecelik faizlerin yüzde 49’dan biraz aşağı indiğini görüyoruz. Koridorda yaptığınız sıkılaşmanın sonuna gelindi mi, tekrar politika faizine doğru gidiyor musunuz?" sorusunu Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay yanıtladı. Akçay, "Bu faiz politikası ile ilgili bir soru aslında. Gevşemenin hangi kanun üzerinden nasıl olacağı? Burada opsiyonlarımız var. Çok veri odaklı gideceğiz burada. Gevşemenin hangi kanun üzerinden ne kadar yapılacağı, ne kadarını nasıl götüreceğimiz... Bir ayımız var, PPK'ya kadar. O zaman için de belli olacak. Biraz veri olarak da gidilecek" dedi.
"Politika duruşumuzu belirlerken, dezenflasyonu, ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde belirliyoruz"
Bir ekonomistin, "Dövizle ilgili 19 Mart’ta ani biz zıplama oldu. Bundan sonrası için bu tür volatilitelere karşı gereken önlemler alındı mı?" sorusunu Karahan, "Genel olarak biz politika duruşumuzu belirlerken, dezenflasyonu, ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde belirliyoruz. Bu son dönemdeki tecrübemizden sonra da bu geçen sene zenginleştirdiğimiz çerçevenin, özellikle makro ihtiyati tarafında kredi büyüme limitleri tarafında yaptığımız adımların ne kadar doğru olduğunu da görmüş olduk" diyerek yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Atıl iş gücü hızla yükseliyor. Enflasyon öngörülerine göre belirlenen ücret zamlarının atıl iş gücünün yükselmesine etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusunu Karahan, şöyle cevapladı:
"İşsizlik oranındaki aşağı yönlü hareketle, atıl işgücü oranındaki hareket arasında bir fark oluştu. İşücü piyasasının, işsizlik oranının manşet işsizlik oranını ima ettiğinden daha az sıkı olduğu. Bu aradaki farkın neden olduğuna yönelik aslında iki tane sav popülarite kazandı. İş bulabileceğinden ümidini kesen insanların artmış olması. Diğeri de yarı zamanlı çalışan ama tam zamanlı çalışmak isteyen insanların artmış olması. Biz bunu mikroverilerden detaylı olarak inceledik. Analizlerimiz bu iki savında asıl nedenler olmadığını gösteriyor. Atıl istihdam içinde zamana bağlı eksik çalışanlara baktığımızda istihdamdakilerin yüzde 60'ı tam zamanlı çalışıyor. Bu da aslında pandemi döneminde ortaya çıkan ve yaygınlaşan çalışma koşullarını iyileştirme, değiştirme isteğinin bir yansıması. Esnek çalışma modelleri de bu dönemde yaygınlaşmış olmasına olanak veriyor. Atıl işsizlikteki artış da buradan kaynaklanmıyor.""Çok hızlı bir şekilde gereken likiditeyi çekmiş olduk"
Karahan, "19 Mart’a Merkez Bankası 1,5 trilyon liralık bir likidite fazlasıyla girildi. Siz satışa başladıktan sonra birkaç günlük vadede çekmenin hata olduğunu düşünüyor musunuz? Likidite fazlası olduğunda yine çekecek misiniz?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Dalgalanma öncesinde 1.4, biraz daha öncesinde 1.5 trilyon civarında sistemde bir likidite fazlası söz konusuydu. Çok çeşitli sterilizasyon amacımız var. O dönemde daha çok depo ihaleleri belli vadede kullanıyorduk. Şartlar değiştikten sonra para piyasasında kotasyonları ve sonra da likidite senedi dediğiniz şartları yapmaya başladık. Uzun vadeli sterilizasyona bir miktar başlamıştık. Likidite senetleri işlevini gördü. O dönem 280 milyar TL'ye ulaşan bir bakiye oldu. Bunu şu anda sıfırladık. Tekrar likidite senedi ihraç edebilir mi? Likidite senedinin sterilizasyon etkisi, sermaye hareketlerinin biraz yönüne bağlı oluyor. Yabancıların da girebildiği bir unsur. Yabancı girişi üzerinden likidite senedi ihraç ettiğiniz zaman sterilizasyon etkisi biraz daha zayıf oluyor. Çok hızlı bir şekilde gereken likiditeyi çekmiş olduk. Önümüzdeki dönemde likidite senedi de araçların içindedir. Ama debo ihalelerini de kullanmayı düşünüyoruz. Likidite fazlası olduğu durumda. Sistemde bir likidite fazlası vardı. Çeşitli vadelerde kullanıyorduk. Uzun vadeli sterilizasyona başlamıştık. Likidite senetleri işlevini gördü. Şu anda sıfırladık. Yabancı girişi üzerinden likidite senedini ihraç ettiğinizde sterilizasyona etkisi farklı oluyor."
Bir gazetecinin, "19 Mart’a kadar faiz indirim süreci başlamıştı, rezervler birikiyordu, her şey iyi gidiyordu. Siyaset, en büyük belirsizliği ve riskleri oluşturuyor. Bu riskler arasında siyaseti nereye koyuyorsunuz?" sorusuna Hatice Karahan, ''Siyasi bir soru olduğu için kısa bir cevap olacak. Tek gündemimiz dezenflasyon. Bizim buradaki dayanıklılığımız yaptığımız çalışmalar kapsamında ilerliyor. Bunu etkileyen iç ve dış gelişmeler olabilir. Her türlü şoka hazır olduğumuz müddetçe politikamızı ve hedeflerimizi başarıyla gerçekleştireceğimize inanıyoruz" yanıtını verdi.
(Son)