(ANKARA) - Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Kanal İstanbul'un yapılmaması gerektiğini Yeniden Refah Partisi olarak bundan birkaç sene evvel de ifade ettik ve hatta ‘Kanal İstanbul yapılmamalıdır' diye bir kitapçık ve ortaya koyduk. Ayrıca İstanbul'a su sağlayan su kaynaklarına, su havzalarına, çevreye çok önemli olumsuz etkileri olacağını bilim adamları ifade ediyorlar. Ekolojik dengeye zarar vereceğini ifade ediyorlar. Bütün bu sebeplerle bütün bu mahsur nedeniyle biz de Kanal İstanbul projesine karşı olduğumuzu ifade ediyoruz" dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin il başkanları toplantısı öncesi gündeme dair açıklamalarda bulundu. İktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Erbakan, 'borç, faiz, zam' ekonomi modelinin ahlaki olarak da çöküşe yol açtığını belirtti. Erbakan, iktidara geldiklerinde kamuda israfı önleyeceklerini, imtiyazlılara haksız kaynak aktarımını durduracaklarını, milli kaynak paketlerini devreye sokacaklarını kaydetti. Bunlarla birlikte denk bütçe oluşturacaklarını belirten Erbakan, şunları söyledi:

"Denk bütçe yapıldığı zamanda biraz evvel de söylediğim 2 trilyon liralık bütçe açığı inşallah kapatılmış olacak. 2 trilyon liralık yıllık faiz ödemesinden kurtulunmuş olacak. Bütün bu imkanlar işçiye memura maaş zammı olarak yansıyacak. Çiftçiye, köylüye taban fiyatların artışı olarak yansıyacak. Mazot desteği olarak yansıyacak. Çiftçinin, köylünün üretimini en yüksek fiyatla peşin olarak alınması şeklinde yansıyacak. KOBİ’lere hibe olarak yansıyacak. Küçük esnafa destek olarak yansıyacak."

“Her 100 liralık faturanın 71 lirası dağıtım şirketlerine gidiyor”

Ekonomide temel meselenin iktidarın önce millet yerine önce imtiyazlılar anlayışıyla hareket etmesi olduğunu kaydeden Erbakan, bunu elektrik faturaları üzerinden şöyle örneklendirdi:

"Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) 5 Nisan 2025’te yürürlüğe giren yeni tarifesine göre, konut abonelerinin elektrik faturalarında enerji bedelinin payı yüzde 19’a gerilerken, dağıtım bedeli yüzde 71’e yükselmiş durumda. Yani, her 100 liralık faturanın 71 lirası dağıtım şirketlerine gidiyor. Elektriğin astarı yüzünden pahalı. Son dört yılda enerji birim fiyatı yüzde 24,5 artarken, dağıtım bedeli yüzde 642 gibi akıl almaz bir oranda yükselmiş. Dört kişilik bir ailenin 230 kWh elektrik tüketimi için ödediği 2025’te 595,8 TL’ye çıkmış; bu faturanın 422,3 TL’si dağıtım bedeli, yalnızca 113,6 TL’si enerji bedeli. Dolayısıyla elektrik faturalarından elde edilen gelirin büyük kısmı elektrik dağıtımını yapan imtiyazlı holdinglerin kasasına akıyor. Bu, milletin ezilmesi pahasına imtiyazlıların korunması ve kollanması demektir. Üstelik, şehit aileleri ve gazilere sağlanan ucuz elektrikten bile bu şirketler kazanıyor; bu ailelerin faturalarındaki vergisiz fiyatın yüzde 93’ü dağıtım bedelinden oluşuyor. İktidar derhal bu sömürüye bu haksızlığa dur demelidir. Elektrik dağıtımını kamulaştırarak faturalardaki fahiş bedelleri düşürmelidir ve vatandaşımızın sırtından bu yükü almalıdır."

"400 bin tutuklu ve hükümlünün 130 bini uyuşturucu madde suçları nedeniyle hapiste"

Cezaevlerinde artan mahkum sayısına dikkat çeken Erbakan, "Türkiye’de sosyal yapı çökmüş. Tutuklu ve hükümlü sayısı 400 bini aştı. Geçen sene 320 bin iken bir senede 80 bin daha artmış. Bu artış hızı da çok anormal. Peki bize en yakın ülke hangisi? İngiltere... Orada 90 bin tutuklu ve hükümlü var. Birçok cezaevinde yatak yetersizliğinden dolayı mahkumlar nöbetleşe yatıyor. Daha da acısı, 400 bin tutuklu ve hükümlünün 130 bini uyuşturucu madde suçları nedeniyle hapiste. Dindar nesiller yetiştireceğiz derken geldiğimiz yere bakın. Uyuşturucunun hem pazarı hem transit geçiş noktası haline gelmiş, uyuşturucu baronlarının cirit attığı bir ülke haline gelmiş. Erbakan hocamızın dediği gibi, 4 helalin 5 haramdan büyük olduğunu bilen nesiller yetiştirmek gerekir" dedi.

"AK Parti’nin iktidarda olduğu 23 yılda geldiğimiz yer: Uyuşturucu bağımlısı gençler ve hatta çocuklarla karşı karşıyayız"

İktidarın 23 senelik acı tablosunu gözler önüne seren Erbakan, iktidarın sorumluluktan kaçtığını belirterek, "İşte AK Parti’nin iktidarda olduğu 23 yılda geldiğimiz yer: Açlık sınırının altında asgari ücret ve emekli maaşı. Halkın yüzde 45’i açlık sınırı altında, yüzde 80’i yoksul. 85 milyonun bankalara tam 4,2 trilyon lira borcu var. Çiftçilerin bankalara 1 trilyon lira borcu var. KOBİ’lerin 3,6 trilyon lira borcu var. İcra dosyaları 23 milyona ulaşmış.Yılda 18 milyon insan sosyal yardım alıyor. Parçalanmış aileler. Uyuşturucu bağımlısı gençler ve hatta çocuklarla karşı karşıyayız. Ateizmin ve deizmin pençesine düşmüş gençlerle, çürümeye terk edilen toplumsal yapı ile karşı karşıyayız. Artık artmayan ve her geçen gün yaşlanan nüfus ile karşı karşıyayız. Ve bu olumsuzlukların sorumlusu değilmiş gibi bunların hiçbirini üzerine alınmayan ve adeta muhalefet partisi gibi sürekli şikayet eden bir iktidarla karşı karşıyayız" diye konuştu.   

"Büyük Türkiye'yi kuracak olan Yeniden Refah Partisi'dir"

Türkiye'yi içinde bulunduğu maddi ve manevi krizden Milli Görüş’ün ve Yeniden Refah’ın kurtarabileceğini savunan Erbakan, "Maddi ve manevi kurtuluşun bu iktidarla olmayacağı artık açık bir şekilde ortadadır. Ana muhalefet partisi CHP ile olur mu? Elbette olmaz. CHP’nin iktidara geldiği hiçbir dönemde ekonominin düzeldiği görülmemiştir. Tam tersine ekonomik kriz, yokluk, kıtlık olmuş. Bu manevi kalkınma hamlelerini CHP’nin de yapabilmesi mümkün değil. Öyleyse bu sıkıntılardan çıkış yolu, maddi ve manevi kalkınma hamlelerini gerçekleştirecek, yaşanabilir ve yeniden büyük Türkiye’yi kuracak olan Yeniden Refah Partisi’dir. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Biz Milli Görüşüz, 85 milyonun bir kuruşunu babamızın oğlu da olsa yedirmeyeceğiz" dedi.

"Kanal İstanbul projesine karşıyız"

Erbakan, Kanal İstanbul ile ilgili gelen bir soruya ise şöyle yanıt verdi: 

"Kanal İstanbul'un yapılmaması gerektiğini Yeniden Refah Partisi olarak bundan birkaç sene evvel de ifade ettik ve hatta 'Kanal İstanbul yapılmamalıdır' diye bir kitapçık ve ortaya koyduk. Burada en önemli konu Kanal İstanbul'dan uğraşmak yerine İstanbul'un depreme dayanıklı hale getirilmesiyle uğraşılması gerekiyor. Kanal İstanbul uğraşmak ve bu enerjiyi, bu maliyeti oraya aktarmak yerine Türkiye'nin yüzde 30 olarak genç işsizliğine, 11 milyona varan işsizler ordusunun işe ve istihdama kavuşturmak için harcamak gerekiyor diye söyledik. Diğer taraftan 1 dereceden deprem bölgesi olan bir yere 5 milyon insanı daha getirecek olan bir 3'üncü İstanbul yakası oluşturacak olan böyle bir projenin uygun olmadığını ifade ettik. Bizim Anadolu'yu doldurmamız, boşalan köylere geri dönüşü sağlamamız, İstanbul'daki 16 milyonluk nüfusu dengeli bir şekilde Anadolu'ya dağıtmamız, tersine göçü sağlamamız gerekirken Anadolu'dan 5 milyon insanı daha İstanbul'a getirmenin uygun olmadığını ifade ettik. Ayrıca İstanbul'a su sağlayan su kaynaklarına, su havzalarına, çevreye çok önemli olumsuz etkileri olacağını bilim adamları ifade ediyorlar. Ekolojik dengeye zarar vereceğini ifade ediyorlar. Bütün bu sebeplerle bütün bu mahsur nedeniyle biz de Kanal İstanbul projesine karşı olduğumuzu ifade ediyoruz."

 "Parlamento seçimlerine yönelik bir ittifakın içerisinde olabiliriz"

Yeni Yol Grubu ve AK Parti'nin içinde üzgün ve kızgın kesimle bir görüşme olup olmadığı yönündeki soru üzerine Erbakan, şöyle konuştu:

“Tabii bize gelmek isteyen herkese kapımızın açık olduğunu ifade etmek isterim ve yeniden refah partimizin de bu büyüme ve katılımlarla ilgili potansiyelinin yüksek olduğunu da ifade etmek isterim çünkü yeniden Refah Partisi Türkiye'nin en hızlı büyüyen partisidir gerçekten de üye sayısı bakımından da oy oranı bakımından da bu ortadadır ve Türkiye'nin 3 büyük partisi haline gelmiştir. Milli görüş mirasına sahip çıkan bir partidir. Bu nedenle büyüme potansiyeli her zaman vardır. Tabii diğer taraftan biz cumhurbaşkanlığına adaylığımızı ifade ettik, ilan ettik. Bununla ilgili bir geri dönüşün söz konusu olmayacağını ifade ediyoruz. Cumhur İttifakı’yla tekrardan artık mümkün olmadığını da net bir şekilde ifade ediyoruz ve baraj probleminizin olmadığını da görüyoruz. Çünkü biz 520 binle ile yüzde 7 oy oranına ulaşmıştır yerel seçimde. Bugün 650 bin üye ile daha da yukarı bir seviyede olduğumuzu ve baraj problemimiz olmadığını da düşünüyoruz. Tabii buna rağmen daha güçlü bir şekilde seçimlere girmek bir sinerji oluşmasına vesile olmak bakımından milletvekili, parlamento seçimlerine yönelik bir ittifakın içerisinde olabiliriz. Bunun içerisinde de tabii Gelecek Partisi olabilir, İYİ Parti olabilir, Saadet Partisi olabilir bu partilerle bir ittifak içerisinde olma ihtimalimiz olabilir ama bununla herhangi bir görüşme şu ana kadar olmadı. Sadece sorunu üzerine bir cevap olarak ifade ediyorum ama bu olmasa da biz kendimiz de barajı aşma ile ilgili probleminiz olmadığını ifade ediyorum."

"İmamoğlu ve Özdağ'ın yargılanma süreci çok sert ilerliyor"

Tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı cezaevinde ziyaret edip etmeyeceği yönündeki soruya Erbakan, "Sayın Ümit Özdağ ve Sayın İmamoğlu ile ilgili henüz bir ziyaretimiz gerçekleşmedi. Bununla ilgili de bizim arkadaşlarımızla herhangi bir değerlendirme bizde olmadı. Bununla ilgili kurullarımızla istişare edip o şekilde hareket etmemiz daha uygun olur. Ancak burada söylediğimiz sürecin çok sert yürütüldüğü, bu tutuklamalar yerine kendilerinin tutuksuz olarak da yargılanabilir. Çünkü adli kontrol imkanı var, ev hapsi imkanı var, yurt dışına çıkış yasağı konulabilir. Bir tanesi siyasi partinin genel başkanı ve sadece görüşlerini ifade etmiş. Diğeri İstanbul'da 3 kere seçim kazanmış, İstanbul halkının yarıdan fazlasının oyunu almış. Bunların adresi belli, yeri belli, kaçma imkanları ve ihtimalleri yok" ifadelerini kullandı.

Kaynak: ANKA