Haber: Buse ÖZBEY - Kamera: Eylem Ladin DEĞER

(ANKARA) - Etimesgut Belediyesi, "Benzersiz Kadınlar Benzersiz Hikayeler" sloganıyla bu yıl Uçan Süpürge Vakfı tarafından 28'incisi düzenlenen Kadın Filmleri Festivali'ne ev sahipliği yaptı. Söyleşi kapsamında kadın sinemacılar, hayat hikayelerini ve meslekteki yolculuklarına ilişkin detayları katılımcılarla paylaştı.

Etimesgut Belediyesi 100. Yıl CKM, 28. Uçan Süpürge Kadın Filmleri kapsamında düzenlenen "Mükemmel" kısa filminin gösterimine ve söyleşiye ev sahipliği yaptı. Kadın sinemacıların yolculuklarının anlatıldığı söyleşinin moderatörlüğünü Yapımcı Zeynep Atakan üstlendi. Bennu Yıldırımlar, Biket İlhan, Burcu Kara, Ece Dizdar, Eylem Kaftan, Harika Uygur, Lale Mansur, Şenay Gürler ve Ümran Safter de konuşmacı listesinde yer aldı.

Film gösterimi öncesinde Etimesgut Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu, sahnede bir konuşma yaptı. Kadın emeğine sahip çıktığı için Uçan Spürge Vakfı'na teşekkür eden Beşikçioğlu, 20 yıldır ilçenin sinema ve tiyatrodan yoksun bırakıldığını söyledi. Uçan Süpürge Vakfı Genel Başkanı Halime Güner de festivale verdikleri desteklerden dolayı Beşikçioğlu'na teşekkür etti.

 “Mükemmel” filminin gösterilmesinin ardından sahneye çıkan Ece Dizdar, filmin daha önce farklı yerlerde gösterilmiş olmasına rağmen bu gece için çok heyecanlı olduğunu dile getirdi. 

Zeynep Atakan, Türkiye’de sanatla alakalı bir şey yapmanın çok mümkün olmadığını dile getirerek, yıllardır kendi mesleğini anlatmaya çalıştığını söyledi. Atakan konuşmacılara mesleğe başlama serüvenlerini ve yaşadıkları süreci sordu.

Oyuncu  Burcu Kara, ekonomi okuyarak hikayesinin başladığını, belli bir yaşa kadar sadece ailesinin istediği şekilde yaşadığını ama bir cesaretle bavulunu toplayıp çocukluğundan itibaren hayalini kurduğu konservatuvarda okumak için İstanbul'a gittiğini söyledi. 30 yaşında oyunculuk okuduğunu aktaran Kara, hayatında dramatik şeyler yaşadığını ancak mesleğini icra etmeye devam edeceğini söyledi.

Biket İlhan aslında İngilizce öğretmeni olduğunu ve uzun yıllar öğretmenlik yaptığını, İstanbul’a taşındıklarında Selim İleri’nin ziyareti sonrası bir senaryo yazdığını ve bir asistana ihtiyacı olduğunu belirttiğini, Feyzi Tuna’nın çekeceğini bir filmle sektöre adım attığını dile getirdi. Böylelikle iyi bir ekiple işe başladığını, uzun yıllar asistanlık yaptığını ifade eden İlhan, 50 yaşında yönetmen olduğunu söyledi.

"Kadınların yaşadığı şeyler aynı ve hep engel, toplumun iki yüzlü ahlakı çıkıyor karşımıza"

Şenay Gürler, kadınların hikayelerinin birbirine benzediğini, benzer hikayeler ve benzer engellerle karşılaşıldığını söyledi. Kendisinin en başından güzel sanatlar fakültesi istediğini ancak babasının engel olduğunu belirtti. Peşinden koşmak istemesine rağmen evlendiğini ve çocuğunun olduğunu, kızı 1,5 yaşındayken eşinden boşandığını anlatan Gürler, ailesinin ve çevresindekilerin toplumsal baskı dolayısıya kendisini yalnız bıraktığını söyledi. Ancak ne kadar zorluk yaşarsa yaşasın yılmadığını aktaran Gürler, geceleri daktilo yazıp gündüzleri üniversiteye gittiğini belirtti. Gürler, çok zor ve heyecanlı bir süreç yaşadığını dile getirerek, “Beni ben yapan şeyler o yaşadıklarım olmuş. Bana sırt çeviren insanlar şu an yanımda. Kızım yanımda, mutluyum. Kadınların yaşadığı şeyler aynı ve hep engel, toplumun iki yüzlü ahlakı çıkıyor karşımıza. Bütün bunları yaparken çok katılaşabilirsiniz. Bir kadın olarak bu toplumda, kadın tarafından bakıyorum. kadınların istediklerini yapması çok önemli geliyor bana. Ben hayata makas attım” dedi.

Lale Mansur, yolculuğunun bale ile başladığını ve bu vesileyle işini 8,5 yaşında seçtiğini dile getirerek, 14 yaşında sahneye çıktığını söyledi. Balenin kendisini tatmin etmediğini aktaran Mansur, uzun bir süre ne yapacağını düşündüğünü ve sonunda, oyunculuk yapmaya karar verdiğini söyledi. Yönetmenlerden ve oyunculardan çok şey öğrendiğini söyleyen Mansur, mesleğin başındayken Altın Portakal'dan ödül almasının kendisini oldukça mutlu ettiğini söyledi. Mansur, "Şimdi olsa hukuk okurdum, Silivri'deki arkadaşları ziyaret ederdim" diye konuştu.

Ümran Safter, uzun süre gazetecilik yaptığını, belgesel çektiğini belirtti ve sektörde yaşadığı zorlukları anlattı. Ara Güler’le tanıştıktan sonra kendisiyle belgesel yaptığını ve belgeselin çok başarılı olduğunu söyleyen Safter, “sessizlerin sesi” olmak için çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Safter, kendisine “Neden yazıp yönetmiyorsun?” tavsiyesi üzerine film yönetmeye karar verdiğini ve sonrasında yönettiği bir filmle ödül aldığını dile getirdi.

Harika Uygur, içinde tiyatro aşkının ve aklında oyunculuk olduğunu, üniversiteyi Edirne’de okuduktan sonra Mimar Sinan Üniveristesi’nde okuduğunu söyledi. Ezel Akay’ın “Neden cast direktörü olmuyorsun?” demesi üzerine yurt dışına gidip orada okuduğunu ve sonrasında kendi şirketini kurduğunu aktardı.

Bennu Yıldırımlar, 20 yaşındayken şehir tiyatrosuna girdiğini, sektöre çok erken yaşta başladığını söyledi. Geleneği ve kültürü olan bir kuruma girdiği için çok mutlu olduğunu ifade eden Yıldırımlar, oradan çok şey öğrendiğini söyledi. 

Eylem Kaftan, Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe bölümünde büyük bir heyecanla okuduğunu ancak sinemaya da çok ilgili olduğunu söyledi. Öğrencilik sürecinde Boğaziçi Sinema Kulübü’nde çok film izlediğini ancak yönetmenlik hayalinin kendisinden çok uzak olduğunu dile getiren Kaftan, yolunun Kanada'ya düştüğünü, orada yüksek lisans programına kaydolduğunu ve uzun yıllar yurt dışında kaldığını ve alanı dışında birçok yerde çalıştığını belirtti ancak vazgeçmediğini de sözlerine ekledi. 

Ece Dizdar, hikayesinin belli bir kısmının Ankara’da geçtiğini ve 12 yaşında konservatuvar okumaya karar verdiğini söyledi. Başlangıçta iletişim ve radyo televizyon ardından konservatuvar okuduğunu dile getirdi. Dizdar, amacının kendi hikayesini anlatma isteği olduğunu ve 20 yıl bir sektör içerisinde çok şey yaşanabileceğini ve çok şey gördüğünü söyledi.

Katılımcılar kendilerini motive eden şeyleri paylaştıktan sonra vatandaşlar, sorularını katılımcılara yöneltti. Soru cevap bölümünün ardından program sona erdi. 

 

Kaynak: ANKA