Haber: Serra TAYLAN

(ELAZIĞ)- DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Türkmen, "Ülkemizin çok daha derin bir hukuk ve adalet sorunu var. Bu Anayasa'dan başlamak üzere  çok çeşitli kanunlarda yapılması gereken değişiklikler var. Mevcut Anayasa ihtiyacı karşılayabilecek nitelikte değil. Değiştirilmesi gerekiyor belki ama sadece bir kişinin yeniden cumhurbaşkanı olması için değiştirilecek bir metin de değildir anayasa. Buna da dikkat etmek lazım. Onun dışında ülkede hukuksuzluk had safhada" dedi. 

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Türkmen, Elazığ’da gündeme ilişkin açıklamlarda bulundu. Türkmen, şunları kaydetti:

"Toplumsal gösteri ve yürüyüş hakkı anayasal bir haktır. Herkesin şiddete bulaşmadan toplumsal gösteri ve yürüyüş haklarını kullanabileceğini anayasada kabul etmişiz. Artık bunun sınırlanması neredeyse ülkenin haketmediği zoraki bir sistem. Antidemokratik bir sisteme gidişin göstergesidir. Özellikle gençlerimiz gözaltına alınması. Gençlerin kendi ifade özürlüklerini , toplumsal gösteri ve yürüyüş haklarını kullanamadıkları bir ülkede olmak istemedikleri hepimizce tartışmasız bir gerçektir. Onun için herkes önceden izin almadan toplumsal gösteri ve yürüyüş haklarını kullanabilir. Bunun tek istisnası şiddete bulaşılmaması. Gözaltına alınmaların hukuksuz olduğunu düşünüyoruz.

''İktidar sürecin neresinde?''

Biz bu sürece 1 Ekim süreci diyoruz. Çünkü bu süreç 1 Ekim’de MHP lideri Bahçeli’nin DEM heyeti ile tokalaşması ile başladı. Daha sonra Devlet Bahçeli, meclis kürsüsünde Abdullah Öcalan’ı gelip DEM Parti gurup toplantısında konuşmaya davet etti. PKK silah bıraktı sonrasında. Biz buna 1 Ekim süreci diyoruz. 1 Ekim ile başlayan süreçte eğer bu ülkede tam anlamıyla bu sorun çözülecekse, kan akmayacaksa, gençlerimiz ölmeyecekse, evlere ateş düşmeyecekse, gerçek anlamda bir barış gerçekleşecekse yüzde 5 bir ihtimal dahi olsa bu sürece destek veririz. Bu sürece desteğimizi ihtiyatlı, iyimser, tedbirli olmak sureti ile veririz. Biz destek verelim. Ama dikkatli olunması lazım.İhtiyatlı ve iyimser bakıyoruz.Ancak sürecin aşamaları konusunda bilgilendirmeler dikkat ederseniz DEM Heyetinin muhalefeti bilgilendirmesi şeklinde gerçekleşiyor. İkincisi Devlet Bahçeli’nin telefon görüşmeleri ile gerçekleşiyor. Yaptığı açıklamalar ile gerçekleşiyor. İktidar bunun neresinde? Problem bu.

"Cumhurbaşkanı süreci tam olarak sahiplenmiş değil"

Cumhurbaşkanı süreci tam olarak sahiplenmiş değil. Belki son zamanlarda sahiplenmeye başladı. Ama Cumhurbaşkanı'nın gördüğümüz kadarıyla sürece bakışı şu. Süreç başarılı olursa ben buna deste oldum derim ve sonuçlarından faydalanırım. Yok süreç başarılı olmayacaksa kenarda duracaktır. Ne yazık ki iktidar meclisi bu konuda bilgilendirmiş değil. Süreç konusunda bilgi sahibi değiliz. Meclisin inaktif edildiği, aktif olmadığı bir süreçte ne kadar başarılı bir sonuç çıkar biz şüpheliyiz. Bir an önce meclisin sürece dahil edilerek bilgilendirilmesi, geniş halk kitlelerinin sürecin devam etmesi konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir. Ve mümkün olduğunca fazla bir toplumsal rızanın kazanılması gerekiyor.Aksi takdirde bu sorunun çözülme süreci yarım kalabilir. Bunun gerçekleşmesini istemeyiz.''

''Cezaevlerinde vardiyalı usulle insanlar yatıyor''

İnfaz kanun teklifine ilişkin de açıklamalarda bulunan Yusuf Türkmen, ''bugüne kadar yapılan düzenlemelerin genellikle MHP lideri Bahçeli'nin suçlunun çıkarılması odaklı değişiklik teklifleri ile olduğunu'' söyledi. ''Cezaevlerindeki nüfusun kapasitenin çok üzerinde olduğunu ve tutukluların vardiyalı olarak yataklarda uyuduğunu'' belirten Türkmen, şunları söyledi:

''İnfaz paketlerini biliyorsunuz. Geçmişte bir çok af paketleri var. En son Rahşan Affı'nı hatırlarız. İnfaz paketlerindeki infaz değişiklikleri cezaevlerinden daha çok MHP'nin, Devlet Bahçeli'nin teklifleri ile oldu bu zamana kadar. O da suçlu odaklı, suçlunun çıkarılması odaklı infaz paketi değişiklikleri yapılarak gerçekleştirildi. Örneğin Alaaddin Çakıcı'nın çıkarılması için infaz paketi değişikliği yapıldı ve bundan en az 10 bin kişi yararlandı.Daha sonra Kürşat Yılmaz için aynısı yapıldı.Bundan da çok kişi yararlandı. İnfaz paketleri aslında af  yapılmak isteniyor. Cezaevindeki insan sayısı fazlalığından. 410 bin insan var cezaevlerinde. Bu kapasitenin çok çok üstünde. Cezaevlerinde  vardiyalı usulle insanlar yatıyor. Yani 8 saat uyuyan kalkıyor ve 8 saat diğer kişi uyuyor. Kapasitenin çok üstünde cezaevi nüfusu var. Bunu azaltmak amaçlıdır. İnfaz paketi değişiklikleri ile alakalı olarak eşitlik ilkesine göre hareket etmek gerekiyor. Devletin çeşitli hassasiyetleri olabilir. Hassasiyetlere uygun olarak da bu değişiklik kapsamı dışına bazı suçlar çıkartılabiliyor. Ama suç eksenli olarak şnfaz paketi dışına çıkarılmalı.Örneğin adam öldürme suçları  çıkarılabilir. Ama örgüt suçlarında bir örgüt için aynı suç infaz paketi dışına çıkartılıp, başka bir örgüt için çıkarılmaz şeklinde bir düzenleme bir hukukçu olarak kanaatimizce mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi'nden döneceği kanaatindeyiz.

Bu sorunlar infaz paketi değişiklikleri ile de çözülebilecek sorunlar değil. Ülkemizin çok daha derin bir hukuk ve adalet sorunu var. Bu Anayasa'dan başlamak üzere çok çeşitli kanunlarda yapılması gereken değişiklikler var. Mevcut Anayasa ihtiyacı karşılayabilecek nitelikte değil. Değiştirilmesi gerekiyor belki ama sadece bir kişinin yeniden cumhurbaşkanı olması için değiştirilecek bir metin de değildir anayasa. Buna da dikkat etmek lazım. Onun dışında ülkede hukuksuzluk had safhada. İnfaz paketinden bahsettik ama en büyük problemimiz burada bizim tarafsız ve bağımsız bir yargıda problemimiz var. Yargıya yönelk algı bugün tarafsız ve bağımsız bir yargımızın olmadığı yönünde. Yargı gücün elinde bir sopa olarak kullanılıyor. Bir yargı mensubu olarak bunu çok üzülerek söylüyorum.''

 

Kaynak: ANKA