(ADANA) - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu,"Cumhuriyetimizin bir asrını geride bıraktık ve cumhuriyet kurulduğu andan itibaren Türkiye'de eksik olan ne varsa onun ikmaline yönelik adımlar atılmış olmasına rağmen görüyoruz ki özellikle son çeyrek asırlık dönemde doğru düzgün bir tarım politikası inşa edebilmeye muvaffak olamamışız" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Adana Çiftçiler Birliği'ni ziyaret etti. Üreticilerin sorunlarını dair hazırladıkları soru önergelerine tatmin edici cevaplar alamadıklarını, kanun tekliflerini ise genel kurul gündemine getiremediklerini belirten Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelik eleştirilerde bulundu.
“Stratejik ürün planlaması yapması lazım”
Tarımda stratejik planlama yapılması gerektiğini söyleyen Dervişoğlu, “Yani size sordum da siz zaten söylüyorsunuz eğer limona ihracat yasağı gelmemiş olsaydı limon üreticileri bugün bu sıkıntılara düşmezdi. Aynı şeyi bütün stratejik ürünlerde de var işte fındıkta da benzerleri kayısıda da çekirdeksiz kuru üzümde de benzer uygulamalara şahitlik edebiliyorsunuz. Bir ülkenin tarım politikasını oluştururken önce envanterini belirlemesi ve buna uygun olarak beslenme alışkanlığına da bakılmak suretiyle stratejik ürün planlaması yapması lazım. Türkiye'de bu planlama hala yapılmadığı gibi Türkiye'de hala bir envanter dahi çıkarılamamış” ifadelerini kullandı.
"Son çeyrek asırdır doğru düzgün tarım politikası inşa edebilmeye muvaffak olamamışız"
1 yıldır tüm ülkeyi gezdiğini belirten Dervişoğlu, ülke genelinde üreticinin mutsuz olduğuna dikkat çekerek şöyle dedi:
“Cumhuriyetimizin bir asrını geride bıraktık ve cumhuriyet kurulduğu andan itibaren Türkiye'de eksik olan ne varsa onun ikmaline yönelik adımlar atılmış olmasına rağmen görüyoruz ki özellikle son çeyrek asırlık dönemde doğru düzgün bir tarım politikası inşa edebilmeye muvaffak olamamışız. Anadolu'nun her yerinde dolaşıyorum, eskiden de gezerdim. Yeni genel başkan olunca başlamadım siyasete daha önceki dönemlerde Anadolu'ya çeşitli seyahatlerinde bulunuyordum. İşte Çukurova gelince çiftçinin memnun olduğunu görüyordum, Söke ovasını gittiğinde de memnuniyetsiz bir çiftçi kesimiyle karşılaşıyordum ya da aslen Karadenizliyim fındık üreticilerinin memnuniyetsizliğiyle karşı karşıya kalıyordum ama Malatya'ya gittiğimde kayısı üreticilerinin işte bu dönemki ekonomik şartlarda mutlu olduğuna dair izlenimler etmiyordum. 1 yıldır Türkiye'yi dolaşıyorum, 1 yıldır. Bir tek çiftçi kesiminin mutlu olduğunu gördüm o da Bursa Karacabey’deki incir üreticisi. Fındıkçı perişan, fıstıkçı perişan, kayısıcı perişan, ayçiçeği üreten perişan. Buğday, arpa üreten perişan biliyorsunuz beslenme alışkanlığımız hububat ve bakliyat üzerine. Bunları üretip de halinden memnun olan kimseye rastlamadım.”
"232 soru önergesi vermişiz Tarım Bakanlığına"
Partisinin sorunları yerinde tespit edip TBMM gündemine taşıdığını belirten Dervişoğlu, “Sadece bu dönem 232 soru önergesi vermişiz Tarım Bakanlığına, dişe dokunur cevap aldığınızı söyleyebilmem mümkün değil. Yani bir soruyu soruyoruz, onlar mevzuata uygun bir biçimde bir cevap yazıyorlar. Limon üreticileri ile ilgili soru önergesine verilen cevap, limon üreticisini tatmin eden nitelikte mi? Değil. Ayrıca 20 tane araştırma önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündemine taşımışız. Sadece bu dönem tarımla ilgili 11 kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığına sunmuşuz ama genel kurul gündemine getirememişiz” ifadesini kullandı.
"Yanlış politikalar, yanlış sistemlerden kaynaklıdır"
Politikaların yanlışlığında sistemin etkisi olduğunu belirten Dervişoğlu, “Tabii bütün bunlar kendi kendine olmuyor. Dedim ya yanlış politikalar, yanlış sistemlerden kaynaklıdır. Türkiye 2018'den itibaren Sayın Paçacı’nın da ifade ettiği gibi ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ diye tanımlanan ama dışarıdan bakıldığında her geçen gün tek adamla daha da evrilen bir sistemle yönetiliyor. Dolayısıyla milletin kaderi de devletin kaderinde tek adamın ve onun etrafındaki dar çevrenin iki dudağının arasından çıkan kararlara terk edilmiş durumda. Türkiye bunu aşmak mecburiyetinde. Türkiye konuşmak mecburiyetinde ve siyaset sahnesine çıktığımız günden itibaren de ben sürekli tıpkı geride bıraktığımız dönemlerin kahramanlarının söylediği gibi konuşan Türkiye'den bahsediyordum. Akademinin konuşması lazım, işte birliklerin konuşması lazım, üniversitelerin konuşmaları lazım, aydınların konuşmaları lazım, sanatçıların konuşmaları lazım. Çünkü Türkiye her geçen gün biraz daha otokrasiye yaklaşıyor. Yaklaşıyor diyorum, bu benim tesellim aslında; ne kadar otokratız ne kadar değiliz o da tartışma konusudur ama dünyanın bütün ülkelerinde otokrasilerin yenilebilmesi ve rejimlerini değiştirilmesinin yolu aydınların iradesinden geçiyor. Dolayısıyla bu ülkenin seçkinlerinin fikir değiştirmesi lazımdır. Bu ülkenin elitleri, bu ülkenin seçkinleri şayet fikir ve kanaat değiştirirlerse ondan sonra bürokrasi alanında da güvenlik bürokrasisinde, yargı bürokrasisinde de kapsamlı fikri değişikliklerin olacağı aşikardır. O sebeple işi siyaset alanın elbette ki sorunlara odaklanması lazım ama ana sorunun ne olduğu hususunu ıskalamaması lazım. Bizim yapmaya çalıştığımız o” dedi.
"Merkez siyasetin inşa edilmesi lazım Türkiye'de"
Merkez siyasetin inşası için çalıştıklarını söyleyen Dervişoğlu, şöyle deva etti:
“Bu nasıl inşa olur; bu geçmişte inşa oldu. Yani işçinin de mutlu mesut olduğu dönemler yaşadı bu ülke. Memurun da mutlu, mesut olduğu dönemler yaşadı. gençlerin geleceğine dair büyük umutlar beslediği geride bıraktığımız dönemler içerisinde arzulanan değil yaşanan bir halde, bunu yeniden gerçekleştirebilmek ve yeniden inşa edebilmek bizlere göre mümkün olmalıdır diye düşünüyorum. Ama bu bular arasında sıkıştırılmış siyasi bakış açılarıyla çizilebilecek işler değil. Dolayısıyla milletin bütün değerlerini toptancı bir tarih şuuruyla kavrayıp, kucaklayan siyasi bakış açılarına ihtiyaç vardır. Siyaset literatüründe bunun adı Merkez siyasettir. Merkez siyasetin inşa edilmesi lazım Türkiye'de. Eğer Merkez siyaseti inşa etmeye muvaffak olamazsak Adana'nın çiftçisi de Malatya'nın çiftçisi de Urfa'nın çiftçisi de tıpkı üniversite hocaları gibi, tıpkı geleceğine dair umutlarını yitirmiş gençler gibi mutsuz ve karamsar olurlar. Yapılması icap eden şey aslında sorulu odağında çözmekten geçiyor ve doğru bir bakış açısının taassup arınmış, gerçekçi, yaşadığımız çağın gereklerine uygun, evrensel niteliklere haiz bir bakış açısına sahip olmak gibi bir mecburiyet karşı karşıya bulunduğumuzu düşünüyorum. Aksi takdirde bugün önümüzde bulunan sorunlar tıpkı bir kar topu misali büyüyerek bir çığa dönüşme tehlikesi var."