Haber: Mehmet OFLAZ - Fatoş SUNAR
(ANTALYA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya Kepez'de düzenlenen 9’uncu "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde, "Anayasa, her doğan çocuk için yapılır. Sen her doğana değil, Erdoğan'a anayasa yaptın. Bu anayasa zaten Kenan Evren ile Tayyip Erdoğan'ın ortak anayasasıdır. Bu millet darbecilere anayasa yaptırmaz. 12 Eylül darbe anayasasını değiştirelim derken 19 Mart darbecileriyle birlikte bu millet anayasa yapmaz. Bu iktidar yağmursuz bulut gibi gökyüzünü karartıyor ama millete bir damla su düşürmüyor. Bereketsiz bunlar. Bunlarla Anayasayı bırakın, oturup birlikte menemen bile yapılmaz" dedi.
CHP'nin Silivri'de tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Turkiye'nin farklı bir ilinde düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitiglerinin bu haftaki adresi Antalya oldu.
Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları kaydetti:
1"9 Mart darbesi maalesef bir kara delik gibi milletin her şeyini yutuyor. Milletin alınteri bir kişinin ihtirasına kurban ediliyor. Sadece sattıkları döviz rezervleri 60 milyar doları aştı, borsa çöktü, yabancı yatırımcı kaçtı. 2,4 trilyon lira 86 milyona bölünce bu meydandaki herkes, Türkiye'deki herkes, dün gece doğan bugün kundakta olanın da, ölüm döşeğinde olanın da cebinden 27'şer bin lira kaybettik. Bu paranın sadece onda biri ile emeklilere ayda 14 bin 500 lira değil 30 bin lira verebilirdik 10 yıl boyunca. Bu parayla Antalyalı çiftçilerin bütün borçlarını, yetmez, Türkiye'deki bütün çiftçi borçlarını öder, kapatır; borçları kadar da üstüne para verebilirdik. Atanmayan bir milyon öğretmen var. Onları atayabilir, üç yıllık maaşlarını peşin verebilirdik. Yıl boyunca sosyal yardım alan 4,6 milyon yoksulumuza 40'ar bin lira maaş verebilirdik. 12 milyon işsizimize 15'er bin lira işsizlik maaşı verebilirdik. Şu anda 1,7 milyon öğrenci KYK kredisiyle, bursla geçinmeye çalışıyor. Sadece 3 bin lira alıyorlar. Tüm bu öğrencilere 3 bin lira değil, 30 bin lira burs verebilirdik. Ama bu parayı millete vermediler. Bu parayı Ekrem İmamoğlu'nu hapse atmak için harcadılar. Söz veriyoruz bu organize kötülüğü bitireceğiz. Ekrem İmamoğlu'nu da bu milletin hakkını da bunlardan söke söke alacağız inşallah.
"Antalya'nın sorunları yıllardır çözümsüz"
Ekonomiden bahsedince Antalya'dan, Antalya'nın sorunlarından bahsetmemek olmaz. Burada belki de Türkiye'nin en dertli Büyükşehir Belediye Başkanı var. Antalya geçtiğimiz yıl 27 milyon turist ağırladı. 2024'te 61 milyar dolar turizm gelirinin 23 milyarını Antalya getiriyor. Ama sıra hizmete gelince 2,7 milyona göre kaynak aktarılıyor. Gelen misafir 27 milyon. Para ödenirken kış nüfusu, kayıtlı nüfus 2,7 milyon. Antalya'nın sorunları yıllardır çözümsüz.
"Almanya'dan Antalya'ya 3 saatte geliyorsun; Antalya'dan Alanya'ya üç buçuk saatte gidiyorsun"
İhalesi yapılan Antalya-Alanya otoyolunun daha temelini bile atmadılar. Almanya'dan Antalya'ya 3 saatte geliyorsun; Antalya'dan Alanya'ya 3,5 saatte gidiyorsun. Alacabel ve Çubukbeli tünelleri bitmedi. Finike, Demre, Elmalı, Kaş bağlantı yolları yetersiz. Gazipaşa, Anamur yolu onlarca yıldır sürüncemede. Ben biliyorum, her geldiğimde dinliyorum. Kuzey çevre yolu ve Batı çevre yolu tamamlanmadı. Antalya, Isparta yolu 25 yıldır bitmedi. Demiryolunda mahkum bırakılan Antalya için ihale bile yapmadılar.
"Burada çiftçi artık dert ekip kahır biçiyor"
Hem ihracat yapan hem ülkeyi besleyen Antalya çiftçisine ise 'bir dokun bin ah işit.' Gübre, ilaç, fide, mazot kat kat arttı. Ürün fiyatı 3 sene önce ile aynı. Antalya'nın yaş sebze, meyve ihracatı artacağına yüzde 7 azaldı. Türkiye'den Rusya'ya domates gümrükleniyor. Burada maliyet 300 dolar, İran'da 125 dolar. Türk tırları üç kat pahalıya gümrükleniyor. Nasıl rekabet edecekler? Ziraat Bankası kredilerinde faiz yüzde 4,5'tan yüzde 25'e çıkmış. Burada çiftçi artık dert ekip kahır biçiyor. Çiftçiyi yok sayanlara yazıklar olsun. Bir de şimdi Antalya'nın hallerini belediyenin elindeki halciye, üreticiye hizmet edilen katkı sağlanan arka çıkılan hallerini bakanlığa bağlamak istiyorlar. Buradan şu anda aramızda bulunmayan cumhurbaşkanı adayımıza onun adına şunun sözünü veriyorum Antalya. Bundan bir sonraki Cumhurbaşkanı, şimdiki gibi çiftçiye, köylüye, kulağını kapayan, canı sıkılınca 'al ananı da git' diyen değil, Birinci Cumhurbaşkanı gibi 'Köylü milletin efendisidir' diyen bir Cumhurbaşkanı olacak.
"Akdeniz Üniversitesi'nin gurur duyulacak gençlerinin yanında bir de utanç duyulacak rektörü var"
Akdeniz Üniversitesi, 'Köylü milletin efendisidir' lafını duyunca başladı hep bir ağızdan bağırmaya, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diyorlar. Biz onlarla gurur duyuyoruz. Darbeye direnişin en ön safında hep bu genç kardeşlerim vardı. Barikatları yıktılar. Saraçhane Meydanı'nı doldurdular. Tüm Türkiye'de; Ankara'da da Antalya'da da Zonguldak'ta da Erzurum'da da gençler hep ön plandaydı. Antalya'da, Akdeniz Üniversitelilerle ne kadar gurur duysanız azdır. Ancak Akdeniz Üniversitesi'nin gurur duyulacak gençlerinin yanında bir de utanç duyulacak rektörü var. Sokaklara çıkan, iradelerini savunan gençler bugün aramızda. Akdeniz Üniversitesi'nin göbeğinden saraya bağlı rektörü bu pırıl pırıl genç kardeşlerime mezuniyet töreni yaptırmadı. Korktu onlardan. Üzülmüşler, diyorlar ki Akdeniz Üniversitesi, 'Okuduk, çalıştık, bitirdik, mezun olduk. Rektör mezuniyeti elimizden aldı. Mezuniyet coşkusu yaşayamadık. Bir kep bile atamadık'. Ben de dedim ki, 'Biz onlara görülmemiş bir mezuniyet töreni yapmaya ve onların KEP törenini hep birlikte alkışlamaya geliyoruz.' Gençlerle gurur duyuyoruz. Gençlere özgürlük istiyoruz. İyi bir gelecek istiyoruz. Akdeniz Üniversitesi sizlerle gurur duyuyoruz. Ve şimdi hep beraber 10'dan geriye sayıyoruz. Ve Akdeniz Üniversitesi'nin öğrencileri Türkiye'nin gözü önünde yüz binlerce kişinin geri sayımıyla kep atıyor. Akdeniz Üniversitesi'nin rektörü, işine gelene fahri doktora veriyor, işine gelene alkışlatıyor. Kendi diploması olmayan biri, hem öğrencilerimizin dilinden anlamayan, onların ruhunu bilmeyen, onların coşkusuna ortak olamayan bir rektör atamış, o rektör de mezuniyetlerini iptal etmiş. Biz bu kardeşlerimin her biriyle ayrı ayrı gurur duyuyoruz. Bu meydandan, Akdeniz Üniversitesi'nden ve bütün üniversitelerden mezun olan tüm evlatlarımız için en kuvvetli alkışı duymak istiyorum. Hepinizi çok seviyoruz arkadaşlar. İyi ki varsınız. Akdeniz Üniversitesi'ne arkadan gelen sesi duyuyor musunuz? Antalya sizinle gurur duyuyor.
"İktidarın kurmadığı asgari ücret masasını fiilen biz kuruyoruz"
Gençlerin sorunları çok ama emeklilerin de sorunları hiç az değil. Asgari ücretlilerin sorunları hiç az değil. Asgari ücret hiç zamlanmadan bir yıl geçirmişti. Hatırlayın 2023 seçimlerinden önce Temmuz'da ara zamlar yapılıyordu. iki yıl yapıldı. 2023'te 14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta Erdoğan çıktı dedi ki, 'Enflasyonist ortamda asgari ücreti belki de yılda dört kez enflasyon için ayarlamak lazım.' O gün bunu söyleyip asgari ücrete Mart'ta, Temmuz'da ve Ekim'de ara zamlar yapmayı taahhüt etti. Oyu aldı ancak asgari ücretliyi unuttu. 17 bin liralık asgari ücrete bırakın dört kez bir kez bile iyileştirme yapmadı. Ardından 17 bin liralık asgari ücrete zam yapılırken gerçekleşen enflasyon değil beklenen enflasyon üzerinden zam yaptılar. Yani beceremedikleri enflasyon hedefi üzerinden zam. 30 bin lira olması gereken asgari ücreti 22 bin lirada bıraktılar. O 22 bin liralık asgari ücret TÜİK'in hesabıyla ilk 4 ayda 3 bin 100 lira eride 19 bin liraya geriledi. Asgari ücrete ara zammı almazsak eğer, Haziran ayının sonunda verildiğinden geride bir asgari ücretle emekçi kardeşlerim perişan olacaklar. Bunu yaparken küçük işletmeleri, küçük esnafı, KOBİ'lerimizi, buradaki otel sahiplerini asla mağdur etmeyeceğiz. İşverenin de yüzünü güldürecek, emekçinin de zammını mutlaka alacağız. Hafta içi DİSK'i, TİSK'i, HAK-İŞ'i, TÜRK-İŞ'i ziyaret ettim. İktidarın kurmadığı asgari ücret masasını fiilen biz kuruyoruz. Ve buradan hem esnafta, KOBİ'lerde, fabrikalarda, tarlalarda, özellikle ihracat için zamanla yarışan paketleme servislerinde, otellerde çalışan kardeşlerim için bu meydandan bir dayanışmayı yükseltmek istiyoruz. Asgari ücrete ara zam hakkımız, bunu söke söke alacağız. Antalya hazır mı? Ara zam hakkımız söke söke alırız. Bu gençler için bağıran Antalyalılar hiç boşuna bağırmamışsınız. Gençler sizin için asgari ücretlinin ara zammı için hepimizden çok bağırdılar.
"Her şey çok güzel olacak sesleri arasında Ekrem Başkan küçücük hücresinde dimdik ayakta"
Bir de emeklilerin durumu var. Emeklilere sefalet ücreti veriyorlar. TÜİK zaten hesaplamayı kötü yapıyor. Bir de beklenti enflasyonuna dönüyorlar, kuş kadar zam veriyorlar. Şimdi bu 14 bin 500 lirayı 16 bin lira falan yapmaya hazırlıyorlar. Ama emekli örgütleri, bu işin hesabını bilen herkes biliyor ki emeklilerin mutlaka seyyanen zam alması lazım. Biz geçtiğimiz yıl bir büyük mücadeleyi, bütün emeklilerle birlikte, meydan meydan büyüttük. Emekliler ve emekli dostları yeni bir mücadele için hazır mıyız? Seyyanen zam hakkımız söke söke alırız. İşte bu meydanın hem Ekrem Başkan'la dayanışmasıdır, hem sosyal demokratla, muhafazakar demokratla kol kola; milliyetçi demokratın, liberal demokratla kol kola; Türk demokratların, Kürt demokratların omuz omuza, Laz'ın, Çerkez'in, Pomak'ın, Arnavut'un her birimizin omuz omuza durduğu bu meydanda 80 yaşındaki emeklinin hakkını, 20 yaşındaki Akdeniz Üniversiteli; onun hakkını asgari ücretli bu meydanda birlikte savunmaktadır. İhtiyacımız olan bu birleşik mücadeledir. Meydana güç veren, meydandan güç alan tüm sendikalara, tüm siyasi partilere, her yaş grubundan bütün demokratlara yürekten teşekkür ediyorum. Hep birlikte mücadele edip, hep birlikte kazanacağız. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu enerjinin karşısında başaramayacaklar. Bir işi başarmak için üç şeye ihtiyaç var. Bir, ahlaki üstünlük. Elhamdülillah bizde. İki, psikolojik üstünlük. Uzun süredir elimizde. Üç, çoğunluk enerjisi. İşte o enerji de ta buradan en arkaya kadar yüz binlerce Antalyalının yüreğinde. Hepinizle gurur duyuyoruz. Hepinize yürekten inanıyoruz. Her şey çok güzel olacak sesleri arasında Ekrem Başkan küçücük hücresinde dimdik ayakta. Yerin yedi kat üstünde bir yerde büyük bir mutlulukta moral olarak. Ama onlar saraylarında yerin yedi kat dibindeler. Sıcak salonlarından ayrılamayanlar çarşıya, pazara, tarlaya inemiyorlar. Milletten korkan iktidar olur mu? Bunlar öyle oldu. Bunlar artık insan içine çıkamıyorlar.
"Yarın sandık gelse Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı"
Erdoğan'ın partisi yüzde 30'un altına düştü. Yarın sandık gelse iktidarda değil. Biraz önce gördüğünüz orta ile birlikte toplam yüzde 35 bile değiller. Yarın sandık gelse Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı. Milletin iktidarını geciktirebilirler. Ama asla engelleyemezler. Aday olmak istiyorsa buyursun gelsin Karşımıza çıksın. Yarışalım millet kararını versin. Aday olamıyorsa oğlu mu geliyor, damadı mı geliyor, birbirini yiyen bakanları mı geliyor, kim geliyorsa gelsin, ne yaparlarsa yapsınlar Ekrem İmamoğlu o seçime girecek. Ekrem İmamoğlu o seçimi kazanacak. Bizi engelleyemezsiniz. Milleti durduramazsınız.
"Bu millet darbecilere anayasa yaptırmaz"
Meşruiyeti kalmamış bir iktidar meydanlardan istifa sloganlarını duyar. Güya birde bu meşruiyeti kalmamış adamlar anayasa yapacaklarmış. Sen anayasayı defalarca değiştirdin. Sen hiç anayasa yapmadın ki, hep 'bana yasa' yaptın. Anayasa, her doğan çocuk için yapılır. Sen her doğana değil, Erdoğan'a anayasa yaptın. Bu anayasa zaten Kenan Evren ile Tayyip Erdoğan'ın ortak anayasasıdır. Bu millet darbecilere anayasa yaptırmaz. 12 Eylül darbe anayasasını değiştirelim derken 19 Mart darbecileriyle birlikte bu millet anayasa yapmaz. Bu iktidar yağmursuz bulut gibi gökyüzünü karartıyor ama millete bir damla su düşürmüyor. Bereketsiz bunlar. Bunlarla Anayasayı bırakın, oturup birlikte menemen bile yapılmaz. Ama artık milletin mevsimi başlıyor. Adaletin baharı, özgürlüğün güneşi, huzurun rüzgarı esiyor. Siz artık bu millete istikamet çizemezsiniz. Sizin devriniz bitti artık. Milletin devri başlıyor. Artık bağımsız, özgür, adil bir Türkiye'nin devri başlıyor. Artık AB ülkesi olmuş, zengin bir Türkiye özleniyor. Adım adım bu Türkiye geliyor.
"İmzalar tamamlandığında bu millet bu iktidara gücünü göstermiş olacak"
Dünya tarihinin en büyük imza kampanyasını hep beraber sürdürüyoruz. Buradan ilan ediyorum. İmza sayımız 15 milyonu aştı, 17 milyonu aştı, 20 milyonluğa yaklaştı. Hedefe ulaşmamıza çok az kaldı. Ama artık imza vermeyenleri bulmak, onlarla konuşmak, föyleri onlara ulaştırmak, onları ikna etmek, teşvik etmek sizlere kalıyor. Sesimi duyan herkese şunu söylüyorum: İmza vermeyenleri imza vermeye, verdiyse bir yakınını imza vermeye götürmeye davet ediyorum. Yarına bırakmayın, bırakırsanız bu darbecilerin yanına kalır. İmzalar tamamlandığında bu millet bu iktidara gücünü göstermiş olacak. Bütün dünya bu milletin gücünü bu iktidarın düştüğü durumu görecek. İcazeti başkalarından alan, milletin sofrasından korkup, kaçıp dış güçlerin sofralarına oturanlar, emperyalistlerin Orta Doğu planına kukla olanlar, İsrail'e ses çıkartamayanlar, birilerinin Filistin'i paylaşıp oradan Filistinlileri sürmesine sessiz kalanlar bilin ki Cumhuriyet Halk Partisi 100 yıl önceki gibi dimdik ayakta. Cumhuriyet Halk Partisi emperyalistlerin karşısında, milletinin yanındadır. Yolumuzda kimse duramayacak. Türkiye ittifakı kazanacak. Mutlaka Türkiye kazanacak.
"Türkiye’nin demokratları aynı meydanlarda buluşmuştur"
Aşağıdan bir kardeşim bir tişört gösterdi. Dedi ki ‘Bunu gösterebilir misin?’ Bakın biz sadece CHP için değil biz sadece Ekrem İmamoğlu için değil hangi siyasi görüş olursa olsun Tayyip Erdoğan korkuyorsa onu hapiste tutuyorsa onun serbest kalması için aynı mücadeleyi veriyoruz. Burada sevgili Ümit Özdağ’ın tişörtünü verdiler. Kendisine de özgürlük istiyoruz. Buna bir imza at senden Ümit Başkana götüreceğim ve şunu bilelim tepede biri var bir gün Selahattin Demirtaş’ı atıyor, bekliyor ki milliyetçiler onu desteklesin. Bir gün Ümit Özdağ’ı içeri atıyor bekliyor ki DEM’liler onu desteklesin. Bu oyun bu ezber bozulmuştur. Türkiye’nin demokratları aynı meydanlarda buluşmuştur. Ekrem İmamoğlu’na da, Selahattin Demirtaş’a da, Ümit Özdağ’a da tüm siyasi tutsaklara hep birlikte sahip çıkıyoruz. Biz demokrasinin tarafıyız. Biz muhalefetin birbiriyle kavga etmediği, iktidarla mücadele ettiği büyük bir meydandayız. Hepinizle gurur duyuyorum."
Özgür Özel, Nazım Hikmet’in Yürümek şiiri okuyarak, "O zaman hep beraber yürüyelim. Yürümek; yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak, havaları boydan boya yarıp ikiye bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürümek. Yürümek; dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup, kelleni orta yere yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek. Yürümek; yolunda pusuya yattıklarını, arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek. Yürümek; yürekten gülerekten yürümek. Yürüyelim arkadaşlar yolumuz uzun yürüyelim arkadaşlar başarmak için. Yazın girişinde yaz mevsiminin ilk gününde sımsıcak bir karşılamayla kimseyi ayırmadan kimseyi arkada bırakmadan, kimseyi ötekileştirmeden, yalnızlaştırmadan buraya bir miting yapmaya değil bir eylem yapmaya, geleceğin cumhurbaşkanına sahip çıkmaya geldiniz sağ olun var olun. Hep birlikte bir önemli yolu yürüyoruz, şimdi evlerinize gidiyorsunuz. Kiminiz Toroslar’ın üzerinde bir yörük çadırına, kiminiz çalıştığınız fabrikaya, tarlaya kiminiz otele kiminiz bir başka yer uğurlar olsun hepinize. Hepinizi seviyoruz. Hoşçakalın dostlarım" dedi.
Özel, meydandaki kitleye Grup Yorum'un "Hoşçakaların Dostlarım" şarkısıyla veda ederek, alandan ayrıldı.
(BİTTİ)