(BURSA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa'da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, "Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Suriye'de de barış, eşitlik, kardeşlik, demokrasi olacak. Tüm Suriyeli sığınmacılar memleketlerine gidecekler, söz veriyoruz" dedi.
CHP’nin Silivri’de tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Türkiye’nin başka bir ilinde düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin bu haftaki adresi Bursa oldu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları kaydetti:
"Sosyalist Enternasyonel'i, İstanbul'da 3 gün ağırladık. Bugün onları uğurladım. Hepsi partimizin Avrupa Birliği'ne üyelik çabasını sonuna kadar destekliyor. Cumhuriyet Halk Partisi, iktidar olunca Türkiye'yi hızla Avrupa Birliği'ne sokacak. Şüphesiz soruyorlar, 'Terörsüz Türkiye'ye ne diyorsunuz?'. Kan akmasın, gözyaşı dinsin, silahlar gömülsün. verilsin, terör bitsin. Yürekten destekliyorum. Ama hem terörsüz Türkiye'yi istiyoruz, hem gençler için yasaksız bir Türkiye istiyoruz. Hem gençler için vizesiz Avrupa istiyoruz. Hem Kürt'üyle, Türk'üyle her vatandaş için demokrasi, eşitlik, kardeşlik istiyoruz. Bir yandan 81 ülkeden 89 parti başkanımız ellerimize aldığımız İmamoğlu'na özgürlük dövizleriyle bütün dünyaya Ekrem Başkan'ın ve tüm belediye başkanlarımızın, meclis üyelerimizin serbest bırakılması gerektiğini haykırdık. Ne oldu? 'Dostum, Pedro Sanchez' diyordun. Pedro Sanchez, İmamoğlu'na 'özgürlük' dedi. 'Dünyanın sayılı liderleriyle görüşüyorum' dedin. O sayılı liderlerin ülkeleri, insanları hepsi Türkiye'deki darbeden haberdar oldular. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum, küresel lider olmak için önce evde demokrat olacaksın. Adil olacaksın, eşit olacaksın. Kumpasçı, iftiracı, mızıkçı olmayacaksın. Sen bunları yaptıkça sen küresel lider olamazsın. Olsan olsan dünyaya rezil olursun, hepimizi rezil edersin.
"Tüm Suriyeli sığınmacılar memleketlerine gidecekler, söz veriyoruz"
Bir taraftan güya Suriye'de zafer kazanmıştın. Suriyeli sığınmacılar gidecekti. Ne oldu? Bursa, Suriyeli sığınmacıda en çok canı yanan illerden bir tanesidir. Soruyorum Bursa'ya. Dönen Suriyeli var mı? Yok. Hepsi burada. Buradan söylüyorum. Biz sığınmacıya değil ama sığınmacı yaratan politikaların ve politikacıların düşmanıyız. Komşuda iç savaşı kışkırttılar, istikrarı bozdular. Şimdi oradaki geçici yönetimde herkes temsil olacak dediler. Bunu da çözmediler. Her an bir iç savaş olma tehlikesiyle kimse ülkesine dönmüyor. Buradan, Bursa'dan bir kez daha hatırlatıyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Suriye'de de barış, eşitlik, kardeşlik, demokrasi olacak. Tüm Suriyeli sığınmacılar memleketlerine gidecekler, söz veriyoruz. Adalet, özgürlük ve buradaki mücadelemiz her gün artarak, çoğalarak devam ediyor. Bizim bizden başka kimsemiz yok. Bizim bizden başka ülkemiz yok. Düşersek birbirimize tutunup biz kalkacağız. Üzülürseniz yanınızda olacağız. Siz açken biz tok yatmayacağız. Siz ağlarken biz gülmeyeceğiz. Küserseniz ilk adımı biz atacağız. Çünkü biz biriz. Birlikte güçlüyüz. Ne korkuya boyun eğeriz, ne yoksulluğa alışırız, ne birbirimizin elini bırakırız. Bundan sonra biz ya hep birlikte başaracağız ya hep birlikte kaybedeceğiz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.
"İmza 20 milyona doğru gidiyor"
Herkes imzaları attı değil mi? Ama görev bitmedi. İmza 20 milyona doğru gidiyor. 20 milyon olunca tespiti yaptırıp notere, ilgili kuruluşlara ama imzanızı da kimseye vermeyip, resmi kuruluşlara tespit yaptıracağız. Kimse korkmasın. 'Oğlum polis, imza atamam', 'devlet memuruyum, imza atamam' ya da 'çocuk ileride mülakata girecek imza atamam'. Bu kaygıların hiçbirine gerek yok. İmzalar en güvenli şekilde korunuyor. Noter görecek, mali müşavirler odasından heyet isteyeceğiz. Bağımsız denetim kuruluşları görecek. Yerinde sayacak, tutanak yapacak. Ama bizlerin imza atanların imza föylerini alıp ilden, ilçeden, standlardan imza atmayan komşularımızı bulmamız, imza atmayanlara ulaşmamız ve en yüksek imzaya seçmenin yarısından bir fazlasına ulaşmamız lazım. Attığımız imzayla sadece Ekrem Başkan'a değil, Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Ümit Özdağ'a da, Selahattin Demirtaş'a da, Figen Yüksekdağ'a da... Bir partinin genel başkanını alıyorlar, eskiden öbürleri susuyor bununkini alıyorlar berikiler susuyor ve alan gemisini yürütüyordu. Bu meydanların farkı bu; bu meydanlar demokrasi diyenlerle, otokrasi diyenlere karşı büyük bir muhalefet birlikteliğinin meydanıdır. Bu meydanda en sağdan, en sola kadar seçmenler var. Ama ortak noktaları demokrat olmalarıdır. İyiliği sırf kendisine değil, ötekine de isteyebilenlerdir. İşte bu bakış açısı Türkiye'nin gelecek yüzyıla güvenle bakacağı iktidarının bakış açısıdır. Hepinize helal olsun.
"Topu alın dedenizden, kestirmeyin topu"
Bir çağrım Bursalı AK Partili gençlere. Tercih sizin, kapımız açık ama AK Parti'de siyaset yapmak istemişsiniz. Bence hiç yapmamaktansa kendini nerede hissediyorsan orada olmak doğrudur. Ama şöyle bir sorun var AK Partili gençler. Sizin Genel Başkanınız, ülkenin şu anki Cumhurbaşkanı partisini kurdu, Allah nasip etti 23 yıl müsabaka yaptık ve maçları hep o kazandı. Biz 47 yıl yenemedik. Millete küsmedik, afra tafra yapmadık, maçı bırakmadık, sahadan kaçmadık. Şimdi 23 yıldır kazanan Genel Başkanınız geçen sene 31 Mart'ta bu millet öyle takdir ettiği için maçı kaybetti. Biz kazandık. Ekrem Başkan, Mansur Başkan, Mustafa Başkan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi kazandı. Şimdi Genel Başkanınız sahadaki topu almış, kolunun altına koymuş, 'oynamam, oynatmam' diyor. Eve götürüyor, 'topu keseceğim' diyor. 'Bir daha maç yok' diyor. Ak Gençlik; dededen topu alın, babadan, reisten topu alın ve deyin ki, 'Dede neden kaçıyoruz? Vaktiyle oynadın, kazandın. Bir kere de kaybettik. Topu ver. Biz maç yapacağız. Belki de kazanacağız'. AK Partili gençler bunu yaparsa belki bir seçim, iki seçim kaybederler ama tarihe korkaklar, kaçaklar ve antidemokratlar, otokratlar olarak değil, sadece muhafazakar demokratlar olarak geçerler. Topu alın dedenizden, kestirmeyin topu.
"Yüzyıl sonra Atatürk'ün partisi iktidara yürüyor"
Attığınız her imza, attığınız her adım, yaptığınız her alkış, ağızdan çıkan her slogan öyle dört başı mamur. Bir demokrasi mücadelesi içindeyiz, fark etmiyoruz. Yıllar geçecek, 'oradaydım' diyeceksiniz. 'O pazar günü Bursa'da Kent Meydanındaydım', 'Ben o gece Saraçhane'deydim', 'O gün Konya'daydım', 'Van'daydım', 'Mersin'deydim' ve 'biz başardık' diyeceksiniz. 'Biz bunu başardık diye sandığı biz kurtardık. Demokrasiyi biz kurtardık. Ülkeyi 100 yıl öncesi gibi omuz omuza hep birlikte biz kurtardık. Bugünleri memleketi biz getirdik' diyeceksiniz. Siz hepiniz demokrasinin kahramanlarısınız. Siz bu ülkenin umudu, gururusunuz. Her birinizle ayrı ayrı gurur duyuyoruz. Ve attığımız imzalarla, adımlar, sloganlar ve alkışlarla söylediğimizi hep bir ağızdan bir kez daha söyleyelim. Ey Erdoğan, ben milletim, milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Şimdi hep birlikte yola çıkıyoruz. Hep birlikte yürüyoruz arkadaşlar. Yüzyıl sonra Atatürk'ün partisi iktidara yürüyor. Yürüyelim arkadaşlar.
"Ekrem Başkan'ın afişini Hophane sırtlarına astılar"
Geçen gün birileri Ekrem Başkan'ın pankartını, resimlerini, afişlerini yasaklamış. Dün dört milletvekili arkadaşımız öyle olmaz, böyle olur dedi. İstanbul'da yasaklanan afişleri İstanbul'un sembolü Boğaz Köprüsü'ne, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne astılar. Bugün de Bursa milletvekillerimiz el ele, omuz omuza Ekrem Başkan'ın afişini Tophane sırtlarına astılar, kutluyorum."