(İZMİR)- CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ve Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, 1’ inci Buca Kitap Günleri kapsamında Hasanağa Parkı'nda düzenlenen “Öncesi ve Sonrasıyla 19 Mart Süreci” başlıklı söyleşiye katıldı. Başarır, “İlk seçimden sonra oluşacak parlamentodaki demokrat milletvekilleri yeni bir anayasa yapacak” dedi. Bakan da CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e saldırıyla "Geri çekil. Ekrem İmamoğlu'nun arkasında durma. Muhalefet ol, makbul muhalefet ol" mesajı verildiğini belirterek "Hayır, makbul muhalefet olmayacağız. Senin istediğin gibi muhalefet olmayacağız. Meydanlara çıkma, meydanlara çıkacağız. Direnme, direneceğiz. Korkutmak istediler. Korkmayacağız. Bu ülkeyi korkmayanlar kurdu. Korkmuyoruz. Mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ile TBMM Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, 1’inci Buca Kitap Günleri kapsamında düzenlenen “Öncesi ve Sonrasıyla 19 Mart Süreci” başlıklı söyleşiye katıldı. Buca Belediyesi tarafından Hasanağa Parkı’nda gerçekleştirilen etkinlikte, Türkiye’nin siyasal, ekonomik ve toplumsal gündemine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulunuldu. Konuşmalarında hukuk sisteminden medyaya, ekonomiden eğitime kadar birçok başlığa değinen iki isim, mevcut iktidarı eleştirdi.
“Buna diktatörlük deriz, otokrasi deriz, faşizm deriz”
Söyleşide konuşan TBMM Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, “MASAK raporuna baktık, hiçbir şey yok. Ama Sayın Ekrem İmamoğlu şu anda cezaevinde. Aslında üç tane rakibi cezaevinde, bakın: Selahattin Demirtaş, Ümit Özdağ ve 15,5 milyon insanın imzasıyla, oyuyla aday olmuş Sayın Ekrem İmamoğlu. Artık turpu aramaya gerek yok. Yani hepimizin heybesinde, 86 milyonun heybesinde, sırtında sakıncalı bir turp var. O da Recep Tayyip Erdoğan. Biz ondan kurtulamadığımız sürece sorun var. Sıkıntı oradan kaynaklanıyor. 2002’de geldiği koşulları hepimiz hatırlıyoruz. Cumhuriyet’in, demokrasinin tüm nimetlerinden yararlandı. Adalet, demokrasi, çok güzel günler vaat etti. Ama buna diktatörlük deriz, otokrasi deriz, faşizm deriz. Kötü olan baskı rejimlerinin hepsinin adını koyabiliriz. Bu tür liderlerin ülkesinde yaşattığı iklime baktığınız zaman, demokrasiyle gelirler. Sonra ne yaparlar? Basını, gazeteyi, televizyonları bir şekilde satın alıp adamlarını yerleştirirler. Tıpkı Demirören… Doğan Medya Grubu’nu Ziraat Bankası’ndan, Vakıfbank’tan iki milyar dolara yakın krediyi verip… Bugün CNN Türk’te yaşananları görüyorsunuz. ATV ve diğer medya organları için havuzda para toplarlar. Osman Gökçek’in millet televizyon kanalı olur. Gazeteleri satın alırlar. Ne yapmaları lazım? Algı, o tamam. Bir şey daha yapmaları gerekiyor: Yargıyı ele geçirmeleri gerekiyor. 2010 referandumunda FETÖ’yle birlikte yargıyı da ele geçirirler. Ondan sonra kaymakam, vali, bürokrasi, devleti parti devletine çevirirler. Dünyanın her yerinde bu böyle, bakın. Sonra konuşanı, eleştireni tutuklarlar” dedi.
"Niye bir tek gün, sabah saat altıda bunların kapısı çalınmaz?"
Mehmet Şimşek’in İngiltere’de bir ortağının olduğuna da değinen Başarır, “Mehmet Şimşek… Bu ülkenin Maliye Bakanı. İngiltere’de bir ortağı varmış, onunla şirket kurmuş, 163 metrekare bir daire almış. Onun özel uçağıyla buraya gelmiş. Buraya kadar güzel. O ortağı daha yeni bu devletten 11 milyar TL’lik ihale almış. Ekrem Bey’le ilgili Mehmet Şimşek’in görüntüsü kadar delil yok. Yok, yok! Niye Mehmet Şimşek’i yargılamıyorsun? Niye? Çünkü onlar benden, ‘hırsızlık yapabilir’ diyor. Benim suçsuz, günahsız belediye başkanlarımı tutukluyor, gözaltına alıyor. İşte Buca Belediye Başkanımız burada, Gökhan Bey. Her hafta bir müfettiş gelir. Her şeycilik, dirilginciler huzur vermez ha! Şimdi, 23 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsun. Çok net Sayıştay raporları, bakanlık müfettişleri raporları var. Ankara’da var, Melih Gökçek’le ilgili. Konya’da var, Kayseri’de var. Niye bir tek gün, sabah saat altıda bunların kapısı çalınmaz” diye konuştu.
“Ona yasa yapmayacağız”
Ali Mahir Başarır ardından sözlerine şunları ekledi:
“Heybedeki turp… Yozgat’taki Abdullah amca da ciddiye almıyor. Trabzon’daki Ali amca da ciddiye almıyor. Ben de almıyorum. Çünkü bu ülkenin Cumhurbaşkanı, attığı iftiralarla, hakaretlerle, zigzaglarla, geri vitesle ciddiyetini kaybetmiş. Recep Tayyip Erdoğan sürekli yalan söylüyor. Sürekli yalan söylüyor. Dönüyor yalan söylüyor, geriye bakıyor yalan söylüyor. Yalanla yaşıyor. Ama biz yalanla yaşamak zorunda değiliz işte. O yüzden yalancıları, talancıları yollayacağız. Çok kısa, anayasayı da söyleyip bitireyim. Anayasa yapalım. Ya seninle anayasa yapılmaz! Evet, biz bir Anayasa yapacağız. Ama biz ona… ona yasa yapmayacağız. Arada bir fark var. Ona yasa yapmayacağız. Bu ülkede Anayasa'yı ayaklar altına alan, ‘Anayasa Mahkemesi'ni kapatalım, gerekirse’ diyen, Can Atalay’ı hâlâ orada tutan bir adamın çağrısıyla anayasa yapılır mı? Sen zaten anayasa suçu işliyorsun sürekli olarak. Evet, anayasa yapılacak. İlk seçimden sonra oluşacak parlamentodaki demokrat milletvekilleri yeni bir anayasa yapacak. Devlet Bahçeli istediği için, Recep Tayyip Erdoğan'ın istediği için anayasa yapmak yok. Diyor ki ben bir kez daha aday olmayabilirim. Allah Allah. Ya zaten olamazsın sen. 2020 seçimlerinde fazladan aday oldun. Bana bir paya vermiyorsun. Senin aday olma hakkın yok anayasaya göre. Ha anayasayı değiştirelim. Biraz özgürlükle ilgili maddeler getirelim. Güzel. Ondan sonra bana da bir seçilme hakkı verirsiniz. Vallahi vermeyiz kusura bakmayın. Vermeyiz. O yüzden biz Ona yasa yapmayacağız. Ana yasa yapacağız ve halk için 86 milyon için bunu yapacağız diyorum”
“Halkın iradesinin önünde hiç kimse duramaz”
Sağlık sistemine ilişkin de değerlendirmeler yapan Başarır, “Biz siyasetçilerin görevi de ne yaparlarsa yapsınlar, kararlı bir şekilde onu göndermek için tüm adımları atmak, her yerde olmak. Olacağız, korkmayacağız. E soruyorlar: Recep Tayyip Erdoğan’la anlaşmayacak mısınız? Bir konuda anlaşırız: Sonbaharın herhangi bir gününde sandığı getirsin, hemen anlaşırız. Karar alırsa belki bir iki saat sempatik gözükebilir. Türkiye seçime götürmeliyiz Türkiye büyük bir felakete gidiyor. Bakın, sağlık sistemimiz çökmüş. Hastaneye gitseniz kimisi üç ay, kimisi altı ay sonra randevu alıyor. Okullarda güvenlik yok, temizlik yok; aileler temizlik malzemelerini getiriyor. Atanamayan öğretmenler var, öğretmen açığı var. Ama laiklikle uğraşan, Cumhuriyet’le uğraşan, karma eğitimi ortadan kaldırıp haremlik selamlık çocuk okutmak isteyen utanmaz bir Milli Eğitim Bakanı var. Adalet… Bu ülkedeki insanların ekmek kadar, su kadar, aşk kadar adalete ihtiyacı var. Hepimizin var. Halit Ergenç, Rıza Kocaoğlu neden yalancı tanıklık yaptı diye 1 yıl 8 ay ceza aldı? Yalancılıktan ceza olacak olsa Tayyip Erdoğan cezaevinden çıkamaz. Ben büyük cezayı alırım, ben söylemeyeyim. Niye alıyorsun sanatçıları? Niye ceza alıyorlar? Halit Ergenç niye yalan söylesin ya? Ama sen tek ayak üstünde 40 tane yalan söylüyorsun. Diğer sanatçı niye ceza alsın? Adaletimiz de bu durumda. Eğitim yok. Sağlık yok. Adalet yok. Gerçekleri söyleyen sanatçılara 'yalan tanıklık'tan ceza var. Milyonların oyuyla seçilen Ekrem İmamoğlu’nu cezaevine at. Cumhurbaşkanlığı'na rakibin Selahattin Demirtaş’ı 8 yılı aşkındır cezaevinde tut. Kendisini hakaretten Ümit Özdağ’ı cezaevinde tut. Sonra ‘Dostum Trump’…Dış politika 'Dostum Trump'la yürümüyor. Türkiye’yi tek bir şey kurtarır; seçim! Seçim için çok önemli bir sebep de var: En son girdiği seçimde ikinci parti oldu. Biz kazandık. Şu anda anketlerde de öndeyiz. Ekonominin durumu ortada. Milyonlarca insan sokakta. Sandık gelecek. O sandık gelecek. İstese de istemese de gelecek. Çünkü halkın iradesinin önünde hiç kimse duramaz. Duramaz” diye konuştu.
“Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık”
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan ise konuşmasında, demokrasinin güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Hep iktidarda kalmanın bir yolunu buldular. Bir dönem merkez sağda yeni bir aktör çıkmasın diye Süleyman Soylu’yu partisiyle beraber aldılar. Numan Kurtulmuş… Muhafazakâr sağda kendine bir alternatif çıkmasın diye Numan Kurtulmuş’u aldılar. En son seçimlerde, 15 Temmuz’dan sonra, MHP’yle ittifak yaptılar. Baktılar, Kürt seçmeni kaybediyorlar. Hizbullah’ın siyasi kolu HÜDA PAR’la ittifak yaptılar. Ve MHP, HÜDA PAR, AKP yan yana fotoğraf vermekten… Hani o şehit polis müdürü Gaffar Okkan’ı şehit eden Hizbullahçıların avukatlığını yapan ve hatta onların örgüt liderine özgeçmişini verdiği iddia edilen genel başkanı var şu an: Zekeriya Yapıcıoğlu. Bizi de tehdit ediyorlar zaman zaman. Ama biz korkuyu Kerbela'da bıraktık. Vız gelir, tırıs gider. Orada ittifak yaptılar. Yani hep iktidarda kalmanın bir yolunu buldular. Şu an geldiğimiz noktada artık iktidarda kalabilecekleri herhangi bir şey yok” şeklinde konuştu.
“Bu iktidar döneminde insanlar açlıktan, yoksulluktan intihar ediyorlar”
Ekonomiye değinen Bakan, “Ekonomi adına Erdoğan’ın bize söyleyebileceği bir şey var mı? Eğitim adına ne var? Üniversiteli işsiz ordusu… Üniversiteli işsiz! Benim en büyük üzüntüm, en büyük sıkıntım… Her şeyi çözebiliriz. Bana ‘Soylu’yla kavga et’ deyin, defalarca ettim. Ali Yerlikaya’yla kavga et, ediyorum. İşte bir sürü davalarımız, mahkemelerimiz var; tehditten, hakaretten… Halkın Özel Harekâtı, Ak Gençlik Ocakları, Osmanlı… Hepsiyle mücadele ediyoruz yani. Ama tek bir şeyi çözemiyoruz: İş! O kadar çok işsiz var ki üniversiteli… 'Ev genci' denen bir şey var artık. Dolayısıyla bu kadar yoksulluğun diz boyu olduğu bir ülkede Erdoğan’ın ekonomi adına ne söyleyebilir topluma çıkıp? 1970’li yıllarda petrol krizlerini yaşadık. 12 Eylül darbesini yaşadık. Siz o dönemlerde hiç açlıktan intihar eden birini duydunuz mu? Bu iktidar döneminde insanlar açlıktan, yoksulluktan intihar ediyorlar. Hatay valiliğinin önünde kendini yaktı işsiz bir genç. Samsun’da bir vatandaş eline “iş-aş” yazdı, hayatına son verdi” şeklinde konuştu.
“Ya hesap bilmiyorlar ya dayak yememişler”
Murat Bakan, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Eğer toplumda meşruiyetini kaybettiysen, seçmen desteğini kaybettiysen, bu siyasi ayak oyunları sana hiçbir zaman seçmen desteği olarak dönmez. Çünkü halk her zaman mazlumun ve haklının yanındadır. Haklı biziz, mazlum biziz, direnen de mücadele eden de biziz. Biz kazanacağız. Şu an bu veto oyuncusu dediğim, yani sistemi dengeleyecek, denetleyecek tek bir kurum kaldı. Tek bir kurum: Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurumsal kimliği kaldı. Ülkeyi kuran parti şu an sadece Türkiye'nin tek umudu Cumhuriyet Halk Partisi'dir, arkadaşlar. Biz tüm siyasi partilerle görüşüyoruz. Hepsinin umudu bizde. Hepsinin. Çünkü başka bir güç yok bunların karşısında durabilecek. İzmir mitinginden bahsettiğini işte, ya biz Yozgat'ta topladık 100 bin kişiyi. Ne demek İzmir'de ya! Ya hesap bilmiyorlar ya dayak yememişler. Şimdi Yozgat'ta miting yaptık. 3-5 bin oy aldığımız Yozgat'ta 100 binler toplandı. Konya'da miting yaptık. Van'da miting yaptık. İzmir'de miting yaptık. Her yerde. Hafta içi de İstanbul'da mitingler var. Yarın da Bursa'da miting yapacağız. Göreceksiniz, Bursa mitingi de çok görkemli olacak. Ve CHP kurumsal kimliği kaldı dedim, son veto oyuncusu olarak. Bir kişi daha var: Özgür Özel. Özgür Özel'e saldırının bir mesajı vardı. Bir mesaj verdi: Geri çekil. Ekrem İmamoğlu'nun arkasında durma. Muhalefet ol, makbul muhalefet ol. Hayır, makbul muhalefet olmayacağız. Senin istediğin gibi muhalefet olmayacağız. Meydanlara çıkma, meydanlara çıkacağız. Direnme, direneceğiz. Korkutmak istediler. Korkmayacağız. Bu ülkeyi korkmayanlar kurdu. Biz de korkmayacağız. Korkmuyoruz. Mücadele etmeye devam edeceğiz”