(TBMM) - CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, KİT Komisyonu’nda TRT’nin Sayıştay raporu ve mali tablolarını görüşmelerinde, TRT’nin kamu hizmeti değil, siyasi hizmet ürettiğini belirterek, “2023 yılında yalnızca tanıtım ve konuk ağırlama giderlerine 370 milyon TL harcanırken, Yönetim Kurulu üyelerine ödenen huzur hakkı, 2021’e göre yüzde 161 artışla 2 milyon 536 bin TL olmuş. TRT’nin bugünkü hali, halkın vergisiyle yürütülen bir sansür ve yandaşlık rejiminin medya ayağıdır” dedi.
TBMM KİT Komisyonu, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT) Sayıştay raporu ve mali tablolarını görüşmek amacıyla toplandı. CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, TRT’nin son 4 yıla ait Sayıştay raporlarında tekrar eden sorunları dile getirdi. TRT’nin Yönetim Kurulu üyelerine 2023 yılında ödenen huzur hakkı toplamının 2 milyon 536 bin TL olduğunu belirten Genç, 2021’e göre yüzde 161 artış olduğunu ifade etti.
CHP’li Genç, 2023 yılında tanıtım ve konuk ağırlama giderine 370 milyon TL harcayan TRT’nin, gösteri ve reklam ajanslarının bilançosuyla yarışır düzeyde olduğunu söyledi.
Genç, konuşmasında şunları kaydetti:
“Kronik bir denetimsizlik ile karşı karşıyayız”
“Kamu yayıncılığı, sadece program üretmek, haber sunmak değildir. Kamu yayıncılığı, halk adına konuşmak; her kesime eşit mesafede durmak, şeffaf, hesap verebilir ve tarafsız bir kamu hizmeti üretmektir. Ancak Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun, yani TRT’nin bugün geldiği noktada bu ilkelerin hiçbiri kalmamıştır. TRT’nin mali ve idari yapısı üzerine 2020, 2021, 2022 ve 2023 Sayıştay raporlarını dikkatle incelediğimizde, yıllardır tekrar eden ciddi yapısal sorunlar ve kronik bir denetimsizlik ile karşı karşıyayız.
“TRT’de program üretim maliyetleri gerçeği yansıtmıyor”
Sayıştay’ın dört yıl üst üste tespit ettiği önemli bir usulsüzlük şudur: TRT’de program üretim maliyetleri gerçeği yansıtmıyor. Personel maaşları, bina giderleri, elektrik, doğalgaz, amortisman gibi sabit giderler program maliyetlerine dâhil edilmiyor. Bu şekliyle TRT bugün istediği programın maliyetini istediği şekilde gösterebilir. Yani kaynaklar bir yere aktarılmış gibi gösterilip gerçekte başka yerlerde kullanılabilir. Bu, Sayıştay’ın ifadesiyle; “yayınların etkinliğini ölçmeyi imkânsız kılan, hesap verilebilirliği ortadan kaldıran” bir uygulamadır. TRT’nin muhasebe sistemi şeffaf değil, siyaseten kurgulanmış bir örtüleme aracıdır.
“Tanıtım ve konuk ağırlama giderleri 370 milyon TL harcandı”
2023 yılında yalnızca tanıtım ve konuk ağırlama giderleri 370 milyon TL. Bu tutarın içinde yurtdışı ağırlama organizasyonlarından lüks otel konaklamalarına kadar her şey var. Buna ek olarak; araç kiralama 78,6 milyon TL, personel konaklama 67,5 milyon TL, dekor-kostüm-makyaj 12,1 milyon TL, stüdyo/mekân kiralama 16,5 milyon TL. Bu harcamalar kamu yayıncılığıyla değil, gösteri ve reklam ajanslarının bilançosuyla yarışır düzeydedir. Yayın kalitesi mi artıyor? Hayır. İzleyici memnuniyeti mi artıyor? Hayır. Ama lüks, konfor, protokol şatafatı artıyor. TRT, halkın vergisini haberle değil, makyajla, kıyafetle, araç filosuyla eritiyor.
“Kamu kaynağı, hiçbir kontrol zinciri olmadan, ‘yönetim takdiriyle’ harcanıyor”
Sayıştay 2020’den bu yana her yıl aynı uyarıyı yapıyor: TRT, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamı dışında kalmakta ısrar ediyor. Kurumda iç kontrol birimi yok, mali risk analizleri yapılmıyor, kaynak kullanımında iç denetim izleri bulunmuyor. Bu ne demek? Devasa kamu kaynağı, herhangi bir güvence olmadan, hiçbir kontrol zinciri olmadan, ‘yönetim takdiriyle’ harcanıyor. Türkiye'de kamuda hiçbir kurum, TRT kadar denetimsiz değildir. Bu da israfı ve suistimali beraberinde getiriyor.
“TRT, Türkiye’nin geri kalmış medya yapılarından biri hâline gelmiştir”
15 yıldır dijital karasal yayına geçilemedi. Sayıştay raporlarında her yıl tekrar eden bir diğer bulgu da budur. TRT, dijital karasal yayına geçemediği gibi bu alanda yaptığı yatırımları da etkin kullanamıyor. Bu durum hem teknik kapasite kaybına hem de yatırımların atıl kalmasına neden oluyor. TRT, teknolojik dönüşümde kamu yayıncılığının öncüsü olmak zorundayken, bugün Türkiye’nin geri kalmış medya yapılarından biri hâline gelmiştir.
2022 Sayıştay raporuna göre, TRT’nin indirim konusu yapamadığı KDV yükü, yıllar içinde devasa boyutlara ulaşmış durumda. Bu, kurumun mali yapısında vergi planlamasının yapılmadığını, devletin bile TRT’ye karşı alacaklı duruma geçtiğini gösteriyor. Sayıştay bu durumu ‘kurumun mali yönetiminde zafiyet’ olarak tanımlıyor. Yani TRT hem vatandaşın parasını alıyor hem de devlete olan yükümlülüklerini yerine getirmiyor.
2023 yılında TRT Yönetim Kurulu üyelerine ödenen huzur hakkı toplamı 2 milyon 536 bin TL. Bu, 2021’e göre yüzde 161 artış anlamına geliyor. Bu kurulda kimler var? Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan gelen bürokratlar, AKP yöneticileri, iktidar gazeteleriyle ilişkili isimler. Hepsi çift maaşlı. Bu yapı sadece TRT'yi değil, kamunun tüm liyakat mekanizmasını sıkıntıya sokan önemli bir örnektir.
“TRT artık kamu hizmeti değil, siyasi hizmet üretmektedir”
Kamu yayıncılığı demek şeffaflık, hesap verebilirlik ve tarafsızlık demektir. TRT bugün bu üç temel ilkenin de dışına çıkmıştır. Mesele yalnızca maliyet değil, mesele bir rejim meselesidir. TRT’nin bugünkü hali, halkın vergisiyle yürütülen bir sansür ve yandaşlık rejiminin medya ayağıdır. TRT’nin geldiği nokta, sadece bir yayın politikası sorunu değil, bir sistem krizidir. Yayın yapmayan içerik kalemleri, gerçek maliyetleri gizleyen muhasebe sistemleri, kontrolsüz harcama zincirleri ve siyasi kadrolaşma ile TRT artık kamu hizmeti değil, siyasi hizmet üretmektedir.”