(İZMİR) - Buca Belediyesi’nin düzenlediği “3 Fidan Anma Konseri”ne katılan CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, “Bugünkü yargılamalar nasıl siyasi ise; Deniz Gezmiş’in, Hüseyin İnan’ın, Yusuf Aslan’ın o dönemin yargılamaları da aynı şekildeydi. O günün yargılamaları neyse, bugünün yargılamaları da aynı şekilde yürüyor. O dönemde Deniz Gezmişler’in idamı siyasiydi. Bugün de Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinde kalması yine siyasi” dedi.

Buca Belediyesi, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idam edilişlerinin 53. yılında “3 Fidan Anma Konseri” düzenledi.

Konsere; ev sahibi sıfatıyla Buca Belediye Başkanı Görkem Duman’ın yanı sıra; CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ve ilçe başkanları katıldı. Konseri ise; CHP Güzelbahçe İlçe Başkanı Devrim Seyrek verdi. Seyrek, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na selam göndererek ‘Yiğidim Aslanım’ şarkısını seslendirdi

Konser sonrası konuşan Tanal ise, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idama götüren anlayışla günümüz yargısı arasında benzerlik olduğunu ifade etti.

Duman: “Emperyalizme arşı bizlere mücadeleyi ve direnmeyi öğrettiler”

Buca Belediye Başkanı Duman, “Ülkemize bu kadar iz bırakmış, bize emperyalizme karşı direnmeyi öğreten 3 fidanı anmak çok kıymetli. Onlar, emperyalizme arşı bizlere mücadeleyi ve direnmeyi öğrettiler. Onlar okudular, bu ülkeye can verdiler. Bu ülkede gençler okudukça ve ilerledikçe onları her zaman örnek alacaklar ve yad edecekler” dedi.

Tanal: “O ‘kahrolsun emperyalizmi’ halen söylüyoruz”

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yargılanmaları ile İmamoğlu’nun yargı süreci arasında benzerlik kuran Tanal ANKA'ya şunları söyledi:

“Bugünkü yargılamalar nasıl siyasi ise; Deniz Gezmiş’in, Hüseyin İnan’ın, Yusuf Aslan’ın o dönemin yargılamaları da aynı şekildeydi. O dönemde idam kararları verildiği zaman, bununla ilgili yargıçlar, ‘Bu talimat yukarıdan geldi’ demişti. Yani o dönemin yargılamaları da bugünkü yargılamalar gibi tarafsız ve bağımsız yargı tarafından yapılmamıştı. Siyasi kararlarla Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilmişlerdi. O dönemde şöyle denilmişti: ‘Türkiye’yi bölmek, parçalamak, devrimi yapmak istediler.’ Peki bir devleti bölmek, parçalamak, devrim yapmak üç genç tarafından nasıl mümkün olabilirdi? Onların hangi silahı, tankı, hangi topu-tüfeği vardı? Bizim ceza kanunumuz, ‘O eylemi yapabilmeye muktedir olması lazım’ der. Tankı, topu, tüfeği olacak ki bu ülkeyi bölebilsinler. Üç kişinin elinde ne silah vardı ne askeri gücü ne tankı ne topu vardı. Ne istiyorlardı? Suçları neydi? Tam bağımsız bir Türkiye istemekti. Tam bağımsız Türkiye’yi biz halen istiyoruz. Eğer onların yaptığı suçsa, biz de ‘Tam bağımsız Türkiye’ demekle o suçu işlemeye devam edeceğiz. O suç halen bitmiş değil. ‘Kahrolsun emperyalizm’ dediler. O ‘kahrolsun emperyalizmi’ halen söylüyoruz.

“Yargının siyasallaştığı bir ülkeyi hak etmiyor”

O günün yargılamaları neyse, bugünün yargılamaları da aynı şekilde yürüyor. O dönemde Deniz Gezmişler’in idamı siyasiydi. Bugün de Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinde kalması yine siyasi. Değişen hiçbir şey olmadı. Ama şunu herkes bilsin: Tarih zaten tekerrürden ibaret. Bu ülkeye en geç CHP’nin iktidarında demokrasi, adalet, hukuk devleti gelecek. Bu ülkenin vatandaşları bunu hak etmiyor. Yargının siyasallaştığı bir ülkeyi hak etmiyor.”

“CHP var oldukça hiç kimse telef olmayacak”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’li siyasetçilere yönelik ‘telef’ sözlerine de tepki gösteren Tanal, şu ifadeleri kullandı:

“Her ülkede siyaset, yargı, muhalefet var. Ama demokrasilerde var, otoriter rejimlerde muhalefet yok. Demokrasilerde muhalefet olduğu zaman onun iktidar olabilme şansının tanınması gerekir. Ama geldiğimiz noktada, ülkemizde maalesef muhalefet ya düşmanlaştırılıyor, ya ötekileştiriliyor, ya nefret dili kullanılıyor. ‘Karşımıza çıkan telef olacaktır’ deniliyor. Demokraside ‘telef’ olmaz. CHP var oldukça hiç kimse telef olmayacak. Halkımızın, her canlının da güvencesiyiz. Demokraside kim vatandaşa hizmet edebilecekse o iktidara gelir. Ama Türkiye’de, genel başkanımıza yapılan saldırılar bu nefret dilinin zihinlerdeki yansıması oluyor. Bu ülkede herkesi kucaklayacağız. Sevgi diliyle, hoşgörüyle, karşılıklı saygıyla bu ayrıştırmaları sona erdirmemiz lazım. Bu ülke tam bağımsız oluncaya kadar, ekonomik anlamda, siyasi anlamda, yargısal anlamda, insanların kendilerini ifade edebilme anlamında bu mücadelemiz devam edecek.”

 

Kaynak: ANKA