(TBMM) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder için düzenlenen cenaze töreni çıkışında fiziksel saldırıyla kendisine ve partisine bir mektup yazıldığını ve bu mektubu okuduklarını belirterek, "Bir cevabımız olacak. Yarın akşam Beyazıt Meydanı'ndayız. Cumartesi Van'dayız. 19 Mayıs'ta İzmir'deyiz. Cevabımız budur. Cevabı okudunuz mu? Hadi oradan. Gazi'nin partisi o mektubu böyle okur. Hadi şimdi o evlat katilinin elini çıplak yollayana söylüyorum; cesaretin varsa doldur da o yolla. Hodri meydan" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder için düzenlenen cenaze töreni çıkışında fiziksel saldırıya uğramasının ardından grup toplantı salonuna girişinde Meclis korumaları ziyaretçi kartlarını kontrol etti. CHP lideri Özel salona girdiğinde uzun süre ayakta alkışlandı, "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganı atıldı. Özel konuşmasına başlamadan önce "Yozgat seninle gurur duyuyor" sloganlarına "Biz de Yozgat'ı çok seviyoruz. Bir kez de buradan selamlıyoruz Yozgat'ı" dedi.

Özel, yaptığı konuşmada, idam edilişlerinin 53'üncü yıl dönümleri dolayısıyla Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ı andı. Özel, "Pazar günü İstanbul'daydık ve bir barış güvercininin bu Meclis'te hem çok uzun süreler birlikte görev yaptığımız Meclis Başkanvekilliği görevi üstlenmiş ama ömrü boyunca kardeşliği, barışı savunmuş bir güvercini yolcu etmeye gittik. Aslında o gün sadece Sırrı Süreyya Önder'in sadece barışın, kardeşliğin konuşulması gereken bir gündü" diye konuştu.

Özel, Sırrı Süreyya Önder'in kendisine bir emanet verdiğini, "Bir Cumhuriyet Şarkısı" filminin senaryosunu kendisinin yazdığını anlattığını kaydederek, "'Niye söylemiyorsun' dedim. Tabii o zaman şeytanlaştırıldığı dönem. Partisine selam verene, bizim gibi bayramda bayramlarını kutlayana, Meclis'e girdiğimizde hatır sorana selam verene 'Siz terörle iş birliği yapıyorsunuz' denen onları şeytanlaştırıldığı, hedef gösterildiği her an her saldırıya açık oldukları bir dönem. Dedi ki 'Ben dersem filmde emek veren diğerlerinin emeğine yazık. Bu film bolca izlensin isterim. Sırrı Süreyya'nın filmi derler. Başka bir yere çekerler. O yüzden ben nasıl bir Atatürk anlatmışım bir senden dinleyeyim dedim Başkan' dedi. Memnun oldu. Dedi ki 'Ben ölene kadar bu sır sana emanet. Ne gün ölürüm bunu söyle millet bilsin.' Öldü. Sırrını söyleyeceğimiz gün Sırrı Ağabey'in onu sırtlayıp öbür dünyaya cennete yollayacağımız gün başka bir şey oldu. Bir saldırı gerçekleşti. Ve maalesef en büyük üzüntüm odur ki canımı yakan odur, yoksa o evlat katili bizim canımızı yakamaz, canımı yakan o gün uzun uzun Sırrı Süreyya Önder'in yaptıkları konuşulacakken, hayatı konuşulacakken barış, kardeşlik konuşulacakken saldırı konuşuldu. O yüzden sadece bir üzüntü içindeyim" ifadesini kullandı.

Özel, şunları kaydetti:

"Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimi iktidarının 23'üncü yılında bir büyük sınav verecek"

"Ne diyeceksin saldırıya? Açık olmak net olmak lazım. Saldırı bize, bana size, hepimize yazılmış bir açık mektuptur. Bir ihtar çektiler. İlk gün dediğim yerdeyim. Hiçbir siyasi partiyi, oluşumu bu işten doğrudan sorumlu tutmuyorum. Şu yapmıştır, bu yaptırmıştır asla demem. Kimin yaptığı araştırmak savcının, polisin, devletin görevidir. Bütün bağlantılarına ulaşmak görevleridir. Burada Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimi iktidarının 23'üncü yılında bir büyük sınav verecek. Eğer bu işin uzandığı her yere kadar dosdoğru bir soruşturma ve kovuşturma yapılırsa ne ala hiçbir problem yok. O güne kadar ben bu yükü kimsenin sırtına vuramam. Ama işin ucu bir yerlere gittiğinde tıkanırsa o zaman o bir yeri de bunun üstüne gitmeyeni de konuşmak benim hakkım olur. İlk andan itibaren siyasi partilerin genel başkanları, tüm sendikaların neredeyse tüm sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin, derneklerin yani bugüne kadar kimle temas etmiş, kime dokunmuş, kiminle görüşmüşsek ve görüşememişsek herkesin bütün dostların üzüntü beyanlarını duyduk. Açıklamalarını okuduk. İyi dileklerini duyduk. Çok telefon konuştum ama belki 50 katıyla konuşamadım. Açamadıklarımız, dönemediklerimiz hakkını helal etsinler. Ve çok önemli tespitler vardı. Bu noktada ilgili bakanlar, Cumhurbaşkanı, AK Parti'den önemli isimler arayan herkesin ama herkesin göstermiş olduğu o an itibariyle o andan bu ana kadarki sorumlu dile teşekkür ederim.

"Çok net bir şekilde mektubu kalın kalın yazarak yollamışlar"

Bizi içinde bulunduğumuz bu atmosferden çıkaracak samimi adımların atılması gerekiyor. Şunun açıkça farkındayım. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu durumda birileri, o birileri kim açığa çıkarmak devletin görevi. Şu an devletin kademelerini yöneten hükümetin görevi. Ama birileri bize şunu söylüyor. Diyorlar ki 'Biz Türkiye'yi bir noktaya getirdik. Bir şeye karar verdik. Siz bu kararın önünde engelsiniz. Siz direniyorsunuz. İtiraz ediyorsunuz. Hatta yaptığımız işi darbe olarak nitelendirip bu kurduğumuz planı bozmak için emek ediyorsunuz, mücadele veriyorsunuz. Sokağa çıkıyorsunuz, meydanları dolduruyorsunuz. Her hafta bir yerde miting, her çarşamba bir yerde miting sürekli gündemde tutuyorsunuz. Durun, oturun. Ankara'ya dönün. Ve partinizde oturun.' Bunu da çok net bir şekilde mektubu kalın kalın yazarak yollamışlar. Kimi yolluyor. Bir evlat katilini. Diyor ki 'Evladını öldürmüş, sana mı kıymayacak?' Evladını öldürmüş birinin eli sana değdi. 'Bugün eli boştu yarın başka bir şey olabilir' diyor. Bu saldırıyı önceden gelip planlayıp görünerek sen beyanına bakma o kendi ifadesidir. Bizim ifademiz şudur, onu biz yolladık. Geçeceğin güzergahı biz bildirdik. Onu iki saat orada biz beklettik. Ve sana sokakta saldırttık diyor. Yoksa AKM'de yanı başıma da oturtabilirlerdi onu.

"Yarın akşam Beyazıt Meydanı'ndayız. Cumartesi Van'dayız. 19 Mayıs'ta İzmir'deyiz. Cevabımız budur"

Diyor ki 'Artık dönün. Partinizde oturun, planımızı bozmaya, genciyle, yaşlısıyla Türkiye'yi ayağa kaldırmaya hakkınızı aramaya kalkmayın. Biz planı kurduk.' Bu mektubu yazdılar mı? Yazdılar. Yolladılar mı? Yolladılar. Okuduk mu? Vallahi okuduk. Bir cevabımız olacak mı? Olacak. Yarın akşam Beyazıt Meydanı'ndayız. Cumartesi Van'dayız. 19 Mayıs'ta İzmir'deyiz. Cevabımız budur. Cevabı okudunuz mu? Hadi oradan. Vallahi eli her kalem tutan yazı yazar, kağıdı olan mektup yazar, mektubu yazan kadar okuyan da mühimdir, Gazi'nin partisi o mektubu böyle okur. Hadi şimdi o evlat katilinin elini çıplak yollayana söylüyorum; cesaretin varsa doldur da o yolla. Hodri meydan."

(SÜRECEK)

Kaynak: ANKA