(TBMM) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder için düzenlenen cenaze töreni çıkışında uğradığı fiziksel saldırıda koruma zafiyeti olmadığını belirterek, "Oraya gittiğimizde ekibin en öne koyduğu kişiyi cenazedeyiz milleti itip kakmasınlar, yarmasınlar diye çeken benim. Korumayı yönlendirme zafiyeti, korunma zafiyeti varsa bana aittir" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder için düzenlenen cenaze töreni çıkışında fiziksel saldırıya uğramasının ardından gündeme gelen "koruma zafiyeti" konusuna ilişkin konuştu.
Özel, "Bizim yaşadığımız olayda herkes konuşuyor, 'Koruma zaafiyeti var' diye. Koruma zafiyeti yok. Korunma zafiyeti var. Oraya gittiğimizde ekibin en öne koyduğu kişiyi, cenazedeyiz, milleti itip kakmasınlar, yarmasınlar diye çeken benim. Baklava düzeni alıyorlar. Bu iki arkadaş uzaklaşsın, biz cenazeye gidiyoruz, böyle 'harala gürele olmasın' diyen benim, ondan sonra her biri birbirinden kıymetli, iyi niyetli aile babası, iyi eğitimli, inandığımız, güvendiğimiz arkadaşları linç ediyorlar. Korumayı yönlendirme zafiyeti, korunma zafiyeti varsa bana aittir. Oradaki diğer büyük tertibin, yani koruma önlemlerinin alınmamasının, o yoldan yürütülmemizin, o caminin orada bekletilmesinin hepsinin açığa çıkmasının sorumluluğu da iktidara aittir. Hiçbirimiz olmadık kişileri boşu boşuna zan altında bırakmayalım" dedi.
"Kıbrıs ve Filistin meselesi CHP'nin kırmızı çizgisidir"
Özel, şöyle konuştu:
"Değinmezsek olmayacak bir konu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Erdoğan'ın oraya saray yapması, külliye yapması ayrı mevzu, Trump'ın baskısıyla ve Avrupa Birliği'nin teşviğiyle, Avrupa'daki ülkelerin teşviğiyle bizim Kuzey Kıbrıs'ı tanısınlar diye beklediğimiz Türki Cumhuriyetlerin gidip Güney Kıbrıs'ı tanıması Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'ini işgalci olarak gösteren kararları tanımaları, Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikasının tam anlamıyla iflasıdır. Trump korkusudur. Türkiye'nin tezlerinin terk edilmesi, güvendiği dağlara kar yağmasıdır. Kıbrıs'taki konuşmada bu konuya bir kelime değinilmemesi, nasıl bir teslimiyet içinde olunduğunun kanıtıdır. Biz hem bu konuda hem de Trump'ın 'Efendim Gazze güzelmiş otel yapacağım. Kumarhane açacağım. Bu Filistinlilerin etrafa dağıtacağım' deyip soykırım suçunun üstüne bir de tehciri getirmesini son derece sıkıntılı, kaygı verici, direnilmesi gereken bir mevzu olarak görüyoruz. Gazze'nin hemen önünde bütün Avrupa'ya yüzyıl yetecek hidrokarbon yataklarına Trump'ın böyle kendince gülümseten üslubuyla çökerken buna sessiz kalınmasını büyük bir ihanet, Filistin davasına ihanet olarak görüyoruz.
Kıbrıs ve Filistin meselesi CHP'nin kırmızı çizgisidir. Bu konuda iktidarı bir kez daha en net şekilde uyarıyoruz ve Kıbrıs'ta meslekten gelmeyen birisinin kendi geçmişte gizli kasasının sonra devletin örtülü ödeneğinin emanet olduğu kişinin oğlunu, meslekten gelmeden Dışişleri Bakanlığı'nı alan, bakan yardımcısı yapan, Kuzey Kıbrıs'a büyükelçi atayan, altı ay sonra da apar topar alan Erdoğan'a sorular sordum, susuyor. Yasin Ekrem Serim'in öldürülen Halil Falyalı'yla ortak olduğu ortada. Halil Falyalı'nın şantaj kaseti olduğu iddiaları ortada. Bu iddiaların peşine Süleyman Soylu'nun nerelere gittiğinin, Dubai'lere gittiğinin, neler yaptığının kanıtları devletin elinde, senin bilginde. Ondan sonraki İçişleri Bakanı zaten biliyor kendinden önce olanı ama oraya büyükelçi yaptığını aniden çektin. 45 kasedin 40'ı elde edilmiş beşi kayıpmış.
"Yolla kasetin bir nüshasını var mı görelim"
Bununla ilgili Cemil Önal diye birisi başladı anlatmaya, Kıbrıs basını yazabildi, bizim basın yazamadı. Bütün dünya bildi. Hatta birisi sonradan çarpıtıyor 'Seni aradığımı ispat et.' Beni aradın demedim ki. Haber yolluyorsun, aradan gazeteciyle, onunla bununla. O kasetlerde bir ben mi varım? O kasetlere bir dönün bakın. O kasetlerde Binali Bey'in oğlu yok mu? Hakan Fidan'ın ailesi yok mu? 'Erdoğan'ın ailesine bakın' diyen sensin. Şimdi ben o gün de dedim 'Aileyle uğraşmayız, emin olmadığımız şeyi varmış gibi söylemeyiz. Ama bu işe bir baksın bu devlet' dedik. Bunlar bu işe bakacakken Cemil Önal'ı otelinde vurdular. Susturdular.
Şimdi Erdoğan, bunları söyleyen kişi öldürüldü. Muhasebecisiydi, ortağıydı Halil Falyalı'nın. Halil Falyalı öldürüldü. Kasetler ondaydı. Adamın ortağını Kıbrıs'a büyükelçi yaptın. Yaptınsa neden yaptın? Aldınsa neden aldın? Bunu bir bize anlatman lazım. Ama ağızlarını bıçak açmıyor. Hepsi birbirini biliyor. Hepsi, kimin bu işin en orta noktasında olduğunu ve çok kişiye karıştırırsan Binali Bey'i de söylesin, Hakan Fidan'ı da söylesin, Erdoğan'ın çocukları var söylesin. Yolla kasetin bir nüshasını var mı görelim. Madem ki o kadar eminsin bir de sonra dönüp 'Efendim ben Özgür Özel'i aradıysam ispatlasın.' Bugün de gitmiş. Bir yerde kariyer planlama günleri yapıyormuş. Çocuklar da onu dinliyormuş. Kariyerini ona uyup da planlayan evladımın vay haline."
(SÜRECEK)