(ANKARA)- Birleşik Kamu İş’e bağlı Büro-İş Sendikası üyeleri, ağustos ayında yapılacak 8'inci dönem toplu sözleşme görüşmelerine ilişkin Adalet Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Sendika Başkanı Alay Hamzaçebi, "Yandaş sendika ve hükümet işbirliği ile belirlenen toplu sözleşmedeki düşük zam oranları ve mahsuplaşma hileleri, TÜİK’in uydurma enflasyon oranları, zam ve vergiler ile her geçen gün yoksullaştırılıyoruz" dedi.

Büro-İş Sendikası üyeleri, 8’inci dönem toplu sözleşme görüşmelerine ilişkin Adalet Bakanlığı önünde toplanarak açıklama yaptı. Sendika Başkanı Alay Hamzaçebi, “Öncelikle Türkiye’de kanunların ve hukukun keyfi uygulanmasına değinmek istiyoruz. Son yıllarda yargı, halkı sömürmek, yoksullaştırmak, iktidara yakın bir avuç kişileri zenginleştirmek ve emperyalizme hizmet etmek amacıyla hakkını arayanı susturmak, siyasi rakiplerini sindirmek ve bertaraf etmek için en etkili araç olarak kullanılmaktadır” diye konuştu.

Yargının iktidarın sopası haline getirildiğini savunan Hamzaçebi, şunları söyledi:

“Bu iktidar öncesi siyasi partilerin genel başkanları televizyonlarda bir masa etrafında konuşurdu. Şimdi siyasi partilerin genel başkanları içeri atılmakta, dövdürülmekte, linç edilir hale getirilmekte, tehdit edilmekte, halka hizmet etmek için halkın oyları ile seçilmiş belediye başkanları, emek mücadelesi veren sendikacılar, halkın haber alma hakkını savunan ve bunun gereğini yapan özgür gazeteciler, geleceğinden endişe edip demokratik hakkını kullanan ve ses yükselten üniversiteli gençler hapse atılmaktadır. Öyle ki yargının çok önemli süjesi savunmayı temsil eden avukatlar bile savunma görevini yapamaz hale gelmiştir.”

Kamu çalışanları için de durumun aynı olduğuna dikkat çeken Alay Hamzaçebi, şu değerlendirmelere yer verdi:

“İktidar liyakatsiz yandaş sendika yöneticilerini, temsilcilerini kurumlarda müdür, amir yapıyor. Hepsi masalarının çekmecesinde üye formu bulundurarak görevde yükselme sınavlarında yardımcı oluruz vaadiyle, başka sendika üyelerine baskı, mobbing, sürgün tehdidiyle zorla kendi sendikalarına üye yapıyorlar. Bu hukuksuzlukların en çok yaşandığı kurumların başında da işte duvarlarında Adalet yazan Adalet Bakanlığı gelmektedir. Mertçe sendikacılık yapmak isteyen sendikacılık yapsın diğer işleri bıraksın.”

“Yargılama faaliyeti herkese eşit şekilde uygulanmalı”

Kamuoyunda en güvensiz kurumların başında yargının geldiği yönünde ortak bir görüş olduğunu belirten Hamzaçebi, şunları kaydetti:

Dünyada hukukun üstünlüğünün geliştirilmesini görev edinmiş bağımsız ve saygın bir kuruluş olan  World Justice Project’in (WJP, Dünya Adalet Projesi) yaptığı Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre Türkiye 142 ülke arasından 117 inci sırada bulunmaktadır. Türkiye’de hukuk yerlerde sürünmektedir. Bugüne kadar 9 yargı paketi yasalaştırıldı 10’uncusu da yolda. Hükümet yargı sistemimizi iyileştirelim derken daha beter hale getirdi. Tıpkı daha önce ilan edilen gençlik yılında gençliği, emeklilik yılında emekliyi bitirdikleri gibi şimdide aile yılı ilan etmişler. Anlaşılan aileleri parçalayıp bitirecekler. Buradan hükümete sesleniyoruz. Hiçbir şey ilan etme. El attığın her şey kuruyor. Yargılama faaliyeti, anayasal temel hak ve hürriyetleri sınırlamayacak, toplumsal barışı tesis edecek, adaleti sağlayacak çerçevede herkese eşit şekilde uygulanmalı. Yargı kararları keyfiyetten ve siyasi baskıdan uzak tam bağımsız mahkemelerce verilmelidir. Yargıdan elinizi çekin."

“Ocak ayında Toplu Sözleşme gereği verilen yüzde 6 zam çoktan eridi”

Birleşik Kamu-İş’in açıkladığı en son verilere göre açlık sınırının 25 bin 720  liraya, yoksulluk sınırının ise 78 bin 230 liraya yükseldiğini belirten Hamzaçebi, "TÜİK’in resmi rakamlarını bile baz alsak dört aylık enflasyon 13.36. Ocak ayında toplu sözleşme gereği verilen yüzde 6 zam çoktan eridi gitti üstelik cebimizden de gitmeye devam ediyor. Yandaş sendika ve hükümet işbirliği ile belirlenen toplu sözleşmedeki düşük zam oranları ve mahsuplaşma hileleri, TÜİK’in uydurma enflasyon oranları, zam ve vergiler ile her geçen gün yoksullaştırılıyoruz. Emekli ikramiyelerimiz ve maaşlarımız pula döndü, emekliliği gelen emekli olamıyor. Ne çalışan ne de emekli artık kirasını ödeyemiyor, ev sahibi olamıyor" değerlendirmelerinde bulundu.

Yargı emekçilerinin sorunlarına da değinen Alay Hamzaçebi, şu görüşlere yer verdi:

“Yargı ve hukuk sistemimizde sorun var da yargı emekçilerinin yok mu? Elbette var. Hatta her geçen yıl çığ gibi büyüyor kronik hale geliyor. Hakim ve savcı dışında bütün yargı emekçisi bugün yoksulluk sınırının altında maaş alıyor. Anlayacağınız yoksuluz, yoksul. Hâkim ve savcıdan ibaret sayılan yargı teşkilatında emekçi olmak gerçekten zor. Duvarlarında, kapılarında adalet yazan binaların ardında yoğun iş yükü altında yoksullukla mücadele eden ve özveriyle görev yapmaya çalışan yargı emekçilerine yoğun baskı var, mobbing var, haksızlık var. Buradan Adalet Bakanı’na ve hükümete seslenerek tekrar ediyoruz. 10’uncu yargı paketinde yargı çalışanlarının mağduriyetlerini giderin.”

"Tüm memur ve memur emeklisine 'seyyanen zam' verilmeli"

8'inci dönem toplu sözleşme taleplerini aktaran Alayçebi, "En düşük memur maaşının yoksulluk sınırının üzerinde olacak şekilde tüm memur ve memur emeklisine 'seyyanen zam' verilmeli, bütün ek ödeme, seyyanen zam, ve tazminatlar taban aylığa yansıtılmalı, her ay refah payı ve enflasyon farkları aylık ödenmelidir."

Kaynak: ANKA