(ANKARA)- Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Sözcüsü Lütfullah Önder, "Öyle ilginç günlerden geçiyoruz ki, hiçbir suçu olmayan, ülkesi, milleti, vatanı için, devleti için siyaset yapan genel başkanımıza siyasi yasak isteniyor. Diğer taraftan kurduğu kanlı terör örgütü ile birlikte on binlerce insanımızın kanına girmiş, on binlerce insanımızı şehit etmiş, bizzat dağda olduğu, PKK'yı bizzat yönettiği dönemlerde verdiği talimatlarla binlerce insanımızın şehit olmasına sebep olmuş bebek katili, bölücü terör örgütü lideri Apo'nun hapisten çıkarılması için yollar aranıyor, iktidar tarafından Meclise davet ediliyor, siyaset yapmasının önü açılmak isteniyor. İktidarın şirazesi kaymış, ölçüsü şaşmıştır" dedi.
BTP Sözcüsü Önder, düzenlediği basın toplantısında, partisinin Genel Başkanı Hüseyin Baş hakkında Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla 8 yıl 2 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendiğini anımsattı.
Önder, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiçbir suçu olmayan, ülkesi, milleti, vatanı için, devleti için siyaset yapan genel başkanımıza siyasi yasak isteniyor, hapse atılmak isteniyor. Düzenlenen iddianame bu. Öyle ilginç günlerden geçiyoruz ki diğer taraftan kurduğu kanlı terör örgütü ile birlikte on binlerce insanımızın kanına girmiş, on binlerce insanımızı şehit etmiş, bizzat dağda olduğu, PKK'yı bizzat yönettiği dönemlerde verdiği talimatlarla binlerce insanımızın şehit olmasına sebep olmuş bebek katili, bölücü terör örgütü lideri Apo'nun hapisten çıkarılması için yollar aranıyor, iktidar tarafından Meclise davet ediliyor, siyaset yapmasının önü açılmak isteniyor. Böyle bir dönemde hiçbir suç işlememiş olan genel başkanımız hakkında da siyasi yasak ve hapis sistemiyle dava açılıyor. İktidarın şirazesi kaymış, ölçüsü şaşmıştır."
"Bu devletin kurucu felsefesiyle kavgası olanlar da PKK gibi Lozan ile kavga ediyor"
Kanlı terör örgütünün yaptığı fesih açıklamasında 1924 Anayasası'ndan bahsedildiğini ve Lozan Anlaşması'ndan rahatsızlık duyduğunun görüldüğünü belirten Önder, şöyle konuştu:
"Bu çok normal, bu millete ve devlete kastetmiş olan, on yıllardır bu millete kurşun sıkmış olan, bu devletin bütünlüğüne kurşun sıkmış olan kanlı terör örgütünden başka bir şey beklenemez zaten ama o, bu tartışmayı açtığında hemen hazır bekleyen, kurucu felsefe ile her fırsatta kavga etmeye zemin hazırlamak isteyen, Lozan'la bir türlü kavgası bitmeyen, bu devletin kurucularıyla ve kurucu iradesiyle, kurucu ilkeleriyle bir türlü kavgası bitmeyenlerin de hemen harekete geçip bu tartışmalara katıldığını ve cumhuriyetin kurucu felsefesiyle aynı şekilde tıpkı terör örgütü PKK'nın yaptığı gibi kavga ettiğini gözlemliyoruz, üzülerek izliyoruz.
"Bu milletin birliğini, dirliğini bozmak isteyenler, kurucu felsefeyi yıpratmaya çalışıyor"
Çanakkale Savaşı'na Anadolu'nun her tarafından millet koşup gitti, kendini Türk askeri olarak tanımladı. Ona kurşun sıkan düşman da Türk askerine kurşun sıktığını söyledi. Türkleri bu coğrafyadan sürmek istediklerini söyleyerek buraya geldiler, hiç kimsenin etnik mensubiyetine bakmadılar. Dolayısıyla bu anlayış bin yıllık geçmişe, bin yıllık köke sahip olan bir anlayıştır. Şimdi bu anlayışı bozmak isteyenler, bu milletin birliğini, dirliğini bozmak isteyenler, millete ve devlete düşmanlık edenlerin işte bu kurucu felsefeye, kurucu anayasaya düşmanlık ettiğini, her fırsatta onu yıpratmaya çalıştığını görmekteyiz. Bunlar Lozan'la birlikte 'Şurayı kazanamadık, burayı koruyamadık' diyerek toplum üzerinde bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.
"Lozan Türkiye'nin bağımsızlık belgesidir, tapu senedidir"
Lozan Antlaşması, Osmanlı tarafından imzalanmış olan Sevr Antlaşması'nı yırtıp atan, onu hükümsüz hale getiren, Cumhuriyetin hem bağımsızlığını hem de Misak-ı Milli sınırlarının bu millete ait olduğunu belgeleyen, kurucu liderimiz Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle cumhuriyetin tapu senedidir. Lozan bağımsızlık belgesidir, hem de tapu senedidir. Lozan'ı kıyaslayacaksanız Sevr ile kıyaslayacaksınız. Sanki Lozan Anlaşması 1500'lü yıllarda imzalanmış gibi 'Şurayı alamadık, burayı alamadık' diyerek bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Lozan imzalanmadan önce Anadolu topraklarının büyük bölümü bizim elimizde değildi. Anadolu'nun doğusunda Ermenistan kurulmuştu, güneyinde Fransızlar ve İtalyanlar vardı, batısında Yunanlılar vardı. İstanbul bile işgal edilmişti, İngilizler vardı. Her yerimizi kaybetmiştik, bağımsızlığımız yoktu. Kapitülasyonlarla birlikte Anadolu'da yaşayan milyonlarca gayrimüslim Osmanlı Devleti'ne vergi vermiyor, Türk devletinin yargılanmasına tabi değildi, bağımsızlığımız yoktu.
"Bizler Lozan'ı tartıştırtmayız"
Lozan bütün bunları kaldırarak hem bağımsızlığımızı elde etti hem de bu biraz önce saydığım Anadolu'ya çöreklenmiş olan yedi düveli Anadolu dışına çıkararak Misak-ı Milli sınırları içerisinde bir devlet kurdu, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdu, ulus devletini kurdu ve bu devleti bütün dünyaya kabul ettirdi. Şimdi böylesine büyük bir başarıyı hazmedemeyen kim olabilir? Anadolu'yu işgal edenler olabilir ya da onların halen ülkemizde uzantısı olanlar olabilir. Onların o gün alt edemediği bu milleti alt etmek üzere görev almış, onlar adına iş yapan bu millete, bu devlete düşmanlık edenler olabilir. Bizler Lozan'ı tartıştırtmayız, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hem bağımsızlığı hem de tapu senedi olan Lozan'a söz söyletmeyiz, 1924 Anayasası'nın o kurucu felsefesini tartıştırmayız, bu milleti bir ve beraber yapan, kardeş yapan bu anlayışın bozulmasına fırsat vermeyiz."