Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Şanlıurfa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “Medya Buluşmaları”nda yaptığı konuşmada, "terörsüz Türkiye" sürecine en başından beri destek verdiklerini belirtti. Ancak sürecin yönetiminde ciddi iletişim ve şeffaflık sorunlarının yaşandığını ifade eden Arıkan, bazı taleplerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Arıkan, sürecin yalnızca yürütme organı eliyle değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşınarak ve siyasi partilerin katkısıyla ilerlemesi gerektiğini dile getirdi. Bu noktadaki eksikliklerin sürecin meşruiyetine zarar verdiğine işaret etti.
"YALNIZCA TERÖR DEĞİL, HUKUKSUZLUKLAR DA GÜNDEME GELMELİ"
“Terörsüz Türkiye” ifadesini belirsiz bulduklarını belirten Arıkan, daha kapsayıcı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini söyledi. Bu sürecin yalnızca terörle mücadele kapsamında değil, ülkedeki tüm hukuksuzluklar, yasaklar ve özgürlük ihlalleri çerçevesinde ele alınması gerektiğini vurguladı.
“Gençlerin eylem sonrası cezaevine gönderildiği bir ülkede bazı şeylerin yolunda gitmediğini” ifade eden Arıkan, yaşanabilir bir Türkiye için gereken her adımı desteklemeye hazır olduklarını kaydetti.
"KAYYUM UYGULAMALARI HÂLÂ GÜNDEMDEYSE SORUN VAR DEMEKTİR"
Konuşmasında kayyum atamalarına da değinen Arıkan, hâlâ bu uygulamaların konuşulmasının, ülkede demokrasi ve hukuk devleti açısından ciddi sorunlara işaret ettiğini söyledi. Saadet Partisi olarak özgürlüklerin önünün açılması için tüm girişimlerin arkasında olduklarını belirtti.
"BELEDİYELER ARASINDA AYRIMCILIK YAPILMAMALI"
Arıkan, adaletin yalnızca kişiler için değil, kurumlar için de eşit şekilde işletilmesi gerektiğini vurgulayarak belediyeler konusundaki çifte standart iddialarına dikkat çekti. Elazığ Belediyesi ve Beşiktaş Belediyesi’ne açılan davalarda benzer gerekçelere rağmen farklı hukuki işlemlerin uygulanmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Elazığ Belediyesi ile ilgili davada herhangi bir işlem yapılmazken, Beşiktaş Belediye Başkanı’nın aynı suçlamalarla tutuklu yargılanmasının siyasi bir yaklaşımın sonucu olduğunu savundu. “Herkes yargılanabilir, ancak bu durumun tutuklu yargılamayla sonuçlanmasını doğru bulmuyoruz” diyerek eleştirisini yineledi.