HABER: Mehmet OFLAZ - KAMERA/DRON: Yasin KABADAYI - Tunahan GÜLER
(ANTALYA) - Antalya'nın Konyaaltı ilçesinde üreticiler, artan girdi maliyetleri, yetersiz devlet destekleri ve sulama sorunları nedeniyle tarımdan kopma noktasına geldi. 72 yaşındaki narenciye üreticisi Şadi Avcı, "İktidar kendi işine bakıyor, çiftçiyi görmüyor, hor görüyor. Çiftçi para kazanmış ya da kazanmamış, onların işine gelmiyor. Ankara'nın işine gelmiyor. Burada çiftçi rezil olmuş, ne yaparsa yapsın. Uçaklara gemilere akaryakıtta ÖTV'yi kaldırılıyor, çiftçiye geldi mi o yok. Çiftçiye verilen mazotta ÖTV kalksın" dedi.
ANKA Haber Ajansı, Antalya'nın Serik ve Aksu ilçelerindeki üreticilerin ardından, Konyaaltı'ndaki üreticilerin sorunlarını, iktidardan beklentilerini ve çözüm önerilerini dinledi. Antalya'da uzun yıllardır narenciye ve nar üretimi yapan çiftçi Nail Avcı, artan maliyetler ve yetersiz devlet destekleri nedeniyle üreticilerin zor bir dönemden geçtiğini söyledi. Babadan kalma arazilerinde üretime devam ettiklerini belirten Avcı, sulama, enerji ve pazarlama konularında ciddi sorunlar yaşadıklarını ifade etti.
Avcı, sulama konusunda büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirterek, yer altından 80-100 metre derinlikten çıkarılan suyun enerjiyle temin edildiğini ve bunun ciddi maliyet oluşturduğunu söyledi. Enerji giderlerinin oldukça yüksek olduğunu dile getiren Avcı, Antalya Büyükşehir Belediyesinin kooperatiflere verdiği destekle maliyetin yüzde 50 azaldığını belirtti.
"Desteklemeler gülünç bir rakam"
Devlet desteklerinin yetersiz kaldığını belirten Avcı, kendisine verilen desteğin bir depo mazot ya da birkaç çuval gübreye ancak yettiğini söyledi. "80 dönüm arazim var ama verilen destek beş çuval gübre ya da bir depo mazot parası kadar. Gülünç bir rakam. Hiç bir faydası olmayan bir rakam. Hiç memnun değiliz" diye konuştu.
Yurt dışındaki üreticilerin devletlerinden ciddi teşvikler aldığını ifade eden Avcı, Hollanda ve İsrail gibi ülkelerde çiftçilere tohumdan teknolojiye kadar birçok alanda destek sağlandığını, bu sayede hem kaliteli üretim yapıldığını hem de dünya pazarında söz sahibi olunduğunu söyledi. Türkiye'de de benzer desteklerin verilmesi gerektiğini vurgulayan Avcı, daha verimli üretim yapabilmek için modern araç ve gereçlere ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.
"Biz de protestolar yapabilir, hükümete yaşadığımız sorunları yansıtabiliriz"
Gelirlerin yetersizliği nedeniyle traktör ve tarım makinelerini yenileyemediklerini, bu nedenle teknolojiden yeterince faydalanamadıklarını dile getiren Avcı, üreticilerin yaşadıkları sorunları duyurmak için protestoya hazır olduklarını da söyledi. Avcı, konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
"Vallahi biz, dünyanın çeşitli ülkelerinde köylülerin, üreticilerin ayaklandığını, protestolar yaptığını görüyoruz. En sonunda Yozgat’ta buna benzer bir protesto oldu, çok memnun olduk. Biz de bu tür protestoları yapabiliriz, hükümete sorunlarımızı yansıtabiliriz. Biz de hazırız bu tür şeylere, bu tür protestolara. Bunu da yapabiliriz. Sonuçta, biraz önce bahsettiğim gibi maliyetler yüksek, gelirimiz düşük. Dolayısıyla pazarımız az."
"Çiftçiye devlet teşvikleri şart"
Su, elektrik ve zirai ilaç gibi temel girdilerin çok pahalı hale geldiğini belirten Çakırlar Mahallesi muhtarı ve Çakırlar Sulama Kooperatif Başkanı Fatih Erkan, özellikle sulama maliyetlerinin enerjiye bağlı olarak arttığını ifade etti.
Enerji maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle suyun da üreticiye pahalıya mal olduğunu vurgulayan Erkan, Antalya Büyükşehir Belediyesinin desteği sayesinde maliyetleri bir nebze olsun düşürebildiklerini dile getirdi. Ancak bu destekler olmasa, sulamanın üreticiye çok daha yüksek rakamlara mal olacağını kaydetti.
İlaç ve mazot gibi diğer temel girdilerin de pahalı olduğunu belirten Erkan, traktörlerin yenilenmesi gerektiğini, bunun için de devlet teşviklerinin şart olduğunu söyledi. Tıpkı ülkenin diğer bölgelerinde olduğu gibi kendi köylerinde de çiftçilerin ciddi sıkıntılar yaşadığını ifade etti.
"İktidardan hiçbir şey beklemiyorum, bunlar gitsin"
Portakal ve nar üretimi yapan çiftçi Mehmet Üzüm, ürün çeşitliliğine rağmen geçimlerini sağlamakta zorlandıklarını söyledi. Üzüm, eşiyle birlikte tarlada çalıştıklarını ancak elde ettikleri gelirle yalnızca günlük ihtiyaçlarını karşılayabildiklerini belirtti. Kazançlarının yetersiz olduğunu vurgulayan Üzüm, gün sonunda ellerinde para kalmadığını, birikim yapmanın ise mümkün olmadığını dile getirdi. Üzüm, çiftçilerin yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekerek, "Bu saatten sonra hiçbir şey beklemiyorum bunlardan. Bunlar gitsin. Bir kuruş para kazanmıyoruz" diye konuştu.
"Kazanç yok, hiçbir şey yok"
Çiftçi Hülya Üzüm, çiftçiliğin bitme noktasına geldiğini ve üreticilerin emeklerinin karşılığını alamadığını söyledi. Kazanç olmadığını, emeğin tamamen heba olduğunu vurgulayan Üzüm, "Bizden sürekli bir şeyler gidiyor. Emeğimizin karşılığını ne üretimde ne pazarda alabiliyoruz. Kendi ürünümüzü pazara götürüyoruz ama orada da hakkımız korunmuyor" ifadelerini kullandı.
"Boşa akan su, kapalı sistemle çiftçiye ulaştırılsın"
Zümrüt Mahallesi muhtarı Bekir Ertuğrul da mahalledeki en büyük sorunlardan birinin tarım arazilerinin satılması ve alıcıların burayı imar umuduyla satın aldıktan sonra bakımsız bırakmaları olduğunu söyledi. Terk edilen arazilerin ormanlık ve çalılık alanlara dönüşerek yabani hayvanların yuvalanmasına neden olduğunu, bunun da tarım ürünlerine ciddi zararlar verdiğini anlatan Ertuğrul, özellikle yaban domuzlarının çiftçilerin büyük ekonomik kaybına neden olduğunu dile getirdi.
Ertuğrul, mahallede yaklaşık 3 bin dönüm arazinin bakımsız ve kurumuş halde olduğunu, sulama maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle üreticilerin de bahçelerini terk ettiğini, bu durumun ülke ekonomisine ve arazi sahiplerine zarar verdiğini vurguladı.
Bekir Ertuğrul, Boğaçay deresinden akan suyun tarım arazilerine ulaştırılamadığını belirterek, bu suyun kapalı sistemle verimli şekilde kullanılmasını istedi. Ertuğrul, "Ben yetkililerden, denize boşa akan suyun kapalı sistem borularla tarım yapan üreticilerimize uygun maliyetlerle ulaştırılmasını rica ediyorum. Şu anda en kurak mevsimde, haziran ayındayız. Bu suyun temmuz ve ağustos aylarına kadar üreticilerimizin sulama suyuna büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Bu suyu değerlendirelim, boşa denize akıp gitmesin. Önüne güzel bir bent ya da baraj yaparak, kapalı sistem borularla bu suyu Hacısekililer, Yenimahalle, Demircilik, Kuruçay, Çakırlar, Zümrüt mahalleleri ve tarım arazilerine ulaştıralım" diye konuştu.
"İktidar çiftçiyi hor görüyor"
72 yaşındaki narenciye üreticisi Şadi Avcı, çiftçilerin zor durumunu şöyle anlattı:
"Biz hem işçiyiz hem de patronuz. Duruma bakın, karşılığını alamıyoruz. Ürünümüzün karşılığını alabilsek, şu alın terimizin karşılığını alabilsek, bir şey yok. İktidar ise kendi işine bakıyor, çiftçiyi görmüyor, hor görüyor. Çiftçi para kazanmış ya da kazanmamış, onların işine gelmiyor. Ankara'nın işine gelmiyor. Burada çiftçi rezil olmuş, ne yaparsa yapsın. Enflasyon yüzde 300'ü buldu. Burada çiftçi ne yapacak? Görüyorsunuz, kendi işinde hem işçi hem patron olmak zorunda kalıyor."
"Çiftçiye ÖTV'ye kalksın"
Yozgatlı çiftçi Abdullah Ceylan'ın "Turpunan, şalgamınan devlet idare edilmez. Adaletle hukukla idare edilir" sözünü hatırlatan çiftçi Avcı, "Adaletle yönetilse emekliye verdiği maaş 3 bin lira, 4 bin lira neye yeter ya? Bir işçinin yevmiyesi bin 500-2 bin lira. Hükümetin bir kere çiftçiye el atması lazım, gübreyi ucuzlatması lazım. Uçaklara, gemilere akaryakıtta ÖTV kaldırılıyor, çiftçiye geldi mi o yok. Çiftçiye verilen mazotta ÖTV kalksın" çağrısında bulundu.
Kerim Kapan da 14 bin lira emekli aylığıyla geçinmeye çalıştıklarını bildirerek, "Çoluk çocuk yardım ederse kurban kesiyoruz, etmezse kesemiyoruz" dedi.