(TBMM) - AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, TBMM Başkanlığı'na sundukları ve enerji alanında düzenlemeler içeren kanun teklifine ilişkin  olarak, "Termik santrallerimizin bulunduğu, kömür rezervlerinin bulunduğu havzada gerek mera gerekse de zeytin ağaçlarının bulunması nedeniyle biz kömürlere ulaşımda zorluklar yaşıyoruz. Termik santrallerin havzasındaki kömürlere ulaşım açısından mera, orman ve zeytinlik alanlarında sadece bölgeye mahsus olarak düzenleme yapıyoruz. Zeytinliklerimizin taşınması suretiyle buradaki rezerve ulaşma ve termik santrallerimizden baz yüklü sisteme ani değişimlerde enerji arz güvenliği açısından bir güvence sağlamaya çalışıyoruz" dedi.

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, enerji alanında düzenlemeleri içeren 22 maddelik Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni TBMM Başkanlığı'na sunduklarına açıkladı.

Güler, geçirdiği kaza sonucu 9 Haziran’da hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e Allah’tan rahmet, Manisalılara ve CHP’ye başsağlığı diledi.

Güler, İsrail'in İran'a yönelik saldırısına ilişkin olarak, "Dün akşam gerçekten şiddetle kınadığımız bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Katil, soykırımcı İsrail, adeta Ortadoğu’yu yeniden çatışma haline getirecek saldırıları dün gece itibarıyla İran’ın başkentine ve değişik şehirlerine düzenledi. Uluslararası hukuku yok sayan, BM Güvenlik Konseyi Genel Kurulu başta olmak üzere uluslararası kuruluşların kararlarını yok eden bu saldırı hem dünya barışı için hem bölgenin güvenliği açısından büyük bir sorun haline gelmiştir. Uluslararası hukuk bağlamında ilgili devletler, kurumlar devreye girmek suretiyle dünya barışını, Ortadoğu’yu ateş çemberine çevirecek bu saldırıları durdurması ve uluslararası hukukun devreye girmesini temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Kanun teklifine ilişkin bilgi veren Güler, şunları kaydetti:

"Enerji güvenliği artık yalnızca ekonomik bir mesele değil, milli egemenliğin, kalkınmanın ve uluslararası rekabet gücünün de temelini oluşturmaktadır. Türkiye’nin enerji arz güvenliğini güçlendirmek, yerli ve yenilenebilir kaynakları en verimli şekilde değerlendirmek ve madencilik faaliyetlerini çevreyle uyumlu hale getirmek amacıyla hazırladığımız bu kanun teklifini bugün itibarıyla TBMM’ye arz ettik. Enerji ithalatına 2002 yılından beri 1 trilyon dolara yakın bir para harcanmıştır. 2022 yılında enerji ve madencilik ithalatımız 96.5 milyar dolar iken yapılan ciddi yatırımlar neticesinde 2024’te bu rakam 65.6 milyar dolara gerilemiştir. 2002 yılında 31 bin 846 megawatt olan kurulu gücümüz, 2024 Nisan itibarıyla 118 bin 668 megawatta ulaşmıştır. 2025 yılı için hedeflenen kurulu güç hedefimiz de 226 bin 700 megawatt olacaktır.

Madencilik faaliyetlerinde çevresel yükümlülükleri netleştiriyor ve kanunilik ilkesine uygun hale getiriyoruz. Rehabilitasyon bedelini yeniden tanımlıyoruz. Artık sadece sahanın doğaya kazandırılması için kullanılacak ve nemalandırılarak takip edilecek mali yükümlülük haline getirilmektedir. Ruhsatlı sahalarda yatırım yapılmadan ruhsat elde etme uygulamasına son vermekteyiz. Ruhsat uzatımları artık üretim taahhütlerinin yerine getirilmesine bağlanmakta, belirlenen oranda üretim yapılmaması halinde ruhsatların iptaline de gidilebilecektir. Stratejik ve kritik madenler için özel düzenleme getiriliyor. Bu madenlerle ilgili gerektiğinde acele kamulaştırma yapılabilecek, stok yükümlülüğü getirilecek  ve kamu menfaati de gözetilecektir. Tüm izinler, tek bir sistem üzerinden takip edilecektir. Ruhsat düzenlenmeden önce tüm izinlerin alınması zorunlu hale getirilmekte, ÇED ve diğer onaylar arasında koordinasyon sağlanmaktadır. Kurumlar arası anlaşmazlıklar bir kurul tarafından karara bağlanıp çözüme kavuşturulacaktır. Yatırım teminatı zorunlu hale getirilmekte, yatırımcıların sadece kağıt üzerinde ruhsat almalarının önüne geçilecek, gerçek yatırım yapma niyetinde olanlara da öncelik verilecektir.

4 Ağustos 2020’de Karadeniz-Sakarya doğal gaz sahasında Karadeniz’deki en büyük keşif yapılmış. Burada günlük 9.5 milyon metreküp üretim gerçekleştirilmekte ve ülkemiz tarafından kullanılmaktadır. 2028 yılı hedefimiz, günlük 40 milyon metreküp olacak. Sadece buradaki mevcut üretimden 4 milyon hanemiz doğrudan yararlanacaktır. 2028 hedefimiz gerçekleşince hane sayımız 17 milyonu aşacaktır. 5 Mayıs 2021’de Şırnak-Gabar petrol sahasında ülkemizin kara alanlarındaki  en büyük keşif gerçekleştirilmiş. Burada mevcut günlük üretim 81 bin 66 varil olmakla, yıl sonu hedefi olarak da yapılacak yatırımlarla 100 bin varile çıkarılması da hedeflenmektedir.

"Teklifimiz ile izin alma süresini ortalama 30 aya düşürmeyi hedefliyoruz"

Bu düzenlemeyle madencilikte bürokrasi azalmakta, izin süreçleri hızlanmakta ve yatırımcılar için öngörülebilirlik artırılmaktadır. Enerji ve madencilik sektörlerinde izin süreçleri ortalama 42 ila 48 ay gibi çok uzun sürelerde tamamlanabilmektedir. Teklifimiz ile bu süreyi ortalama 30 aya düşürmeyi hedefliyor, kurum görüşlerinin alınmasının sürelerinin düşürülmesi, orman ve mera izinlerinin sadeleştirilmesi, ÇED süreçlerinde eş zamanlı başvuru imkanı ve stratejik madenlerde izin verilmiş sayılır uygulaması gibi yatırımları ciddi biçimde geciktiren hususlar düzenlemiş olacaktır. Mevcut durumda sektörde 4 bin 315 arama ruhsatı, 7 bin 148 işletme izni bulunmaktadır. Bu büyüklükteki bir yapının daha modern, kalıcı, hızlı ve çevreci bir sistemle yönetilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir.

2002 yılında toplam Türkiye’nin enerji gücü 31 bin 846 megawattken şu anda ulaştığımız 118 bin 668 megawatt. Tüm mesken tüketimini rüzgar ve güneşten karşılıyoruz. Yerli ve milli üretimin payı da toplam üretimin yüzde 60’ı. Özellikle son aylarda Avrupa ülkelerinde ani elektrik kesintileri meydana geldi. Yapılan araştırmalarda gün içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin iletim hatlarına verilmesi esnasında yine bölgesel manada meydana gelen hava değişimlerinden kaynaklı sorunlar o bölgelerde üretim yapan sistemlerinden kaynaklı olarak enerji kesintileri meydana geldi. Buradaki sistemde devreye, iletim hatlarına hızlıca müdahale ederek baz yüklü santrallerin devreye girmesi gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ettiğiniz enerjinin ani kesintilere uğraması sizin devreye alacağınız termik, nükleer enerji santrallerinin de bu sistemi desteklemesi gerekiyor. Termik santrallerimizin bulunduğu, kömür rezervlerinin bulunduğu havzada gerek mera gerekse zeytin ağaçlarının bulunması nedeniyle biz kömürlere ulaşımda zorluklar yaşıyoruz. Bir madde ekledik, bu türden mera, orman veya zeytinlik bölgelerinde sadece bu rezervleri kullanmak amacıyla ve baz yüklü santral olan termik santrallerimizin yenilenebilir enerji kaynaklarımızın bu kadar artış gösterdiği dönemde ani değişimlerle elektrik kesintilerinde meydana gelecek olumsuzluğu giderme noktasında termik santrallerimizin devreye girerek kapasitesinin yükseltilmesi lazım. Ancak maliyet hesapları açısından bu kömürlere ulaşım sağlanamadığı için kanuni engel açısından maalesef üretimde zorluklar yaşanıyor. Bizim sadece termik santrallerin havzasında bulunan bu kömürlere ulaşım açısından mera, orman ve zeytinlik alanlarında sadece bu bölgeye mahsus olarak da düzenleme yapıyoruz. Zeytinliklerimizin taşınması suretiyle buradaki rezerve ulaşma ve termik santrallerimizden baz yüklü sisteme ani değişimlerde enerji arz güvenliği açısından bir güvence sağlamaya çalışıyoruz. Enerji arz güvenliğini sağlama adına baz yüklü santrallerimizin güçlü bir şekilde devreye girebilmesi için özellikle termik santrallerimizin havzasında bulunan kömüre ulaşım noktasında bir düzenleme yapıyoruz.”

"ÇED’in unsurları kavramsal manada netleştiriliyor"

Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Güler, ÇED süreçlerinin hızlandırılmasına ilişkin iddiaların sorulması üzerine şu yanıtı verdi:

“ÇED süreçlerinin hızlandırılması yok. İzin süreçlerinin hızlandırılması var. ÇED, izin süreçlerinin içinde bir bölüm. ÇED’in varlığı korunmaya devam ediyor. ÇED’in haricinde bizim başka işlemlerimiz var. Kurumlara yazıyoruz, kurumlar 1 yılda cevap vermiyor, yeterli inceleme yapılmıyor. Bunları süreye tabii kılıyoruz ki uzun uzadıya geciktirmeden kaynaklı olarak herhangi bir olumsuzluk çıkmasın. ÇED’in unsurları kavramsal manada netleştiriliyor. Bu kanunda öne çıkan husus rehabilitasyon. Madencilik faaliyetinden sonra da oranın yeniden doğal hayata kazandırılması, ağaçlandırılması noktasında birçok teminatlar getiriyoruz. Madencilik faaliyeti bittikten sonra da çevreye dair çok daha önemli çalışmalara yer veriyoruz. ÇED herhangi bir şekilde özgün varlığını korumasını devam ettiriyor."

Zeytinliklerin taşınacağı iddialarına ilişkin gelen soruya da Güler şöyle yanıt verdi:

“Bakanlığımızın denetim ve kontrolünde ilgili uygun havzaya taşınacak. Zeytin varlığımızın on binde biri bile değil bu havzalar. Olumsuz bir durum yok. Termik santralimizin baz yüklü olarak enerji arz güvenliğinde bu sistemde desteğe ihtiyacımız var.”

"Emekli maaşlarının düzenlenmesine ilişkin herhangi bir görüşmemiz olmadı"

Güler ayrıca en düşük emekli maaşına yönelik Meclis’te bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin gelen soruya, “Herhangi bir görüşmemiz olmadı. Temmuz ayının 3. günü açıklanan TÜİK verileriyle beraber hem memur maaşlarına hem emeklilerimize yapılacak zam ortaya çıkıyor. Bu rakamlar ortaya çıktıktan sonra o günkü şartlarda ilgili bakanlarımızla görüşme geçen yıllarda olduğu gibi olacaktır. Henüz bir görüşme bizim tarafımızda yer almıyor” dedi.

Kurban Bayramı süresinde kamuoyunda tepkiye neden olan radar uygulaması ve Meclis’te görüşülmesi beklenen trafik cezalarını düzenleyen kanuna ilişkin gelen soruya ilişkin  Güler, şu açıklamayı yaptı:

“Yapılan denetimler kanun teklifimizle ilgili bir husus değil. Bu denetim, sürekli olması gereken İçişleri Bakanlığı’na bağlı trafik ekipleri tarafından yapılmaktadır. Son 3 yıllık Türkiye ortalamasına baktığımızda ölümlü trafik kazalarında kaybettiğimiz vatandaş sayısı yaklaşık 6 bin 350 civarında. Devletin vatandaşının güvenliğini sağlama, kamu düzenini sağlama, trafik güvenliğini sağlama adına gerekli tedbirleri alma zorunluluğu var. Caydırıcılık imkanı kalmamıştı bazı trafik cezalarının. 6 bin 35 civarı hayatını kaybeden vatandaşımızın yaklaşık 4 bini aşırı hız, kırmızı ışık ihlali ve ani manevra dediğimiz şerit ihlali veya takip mesafesini korumama veya makas hareketlerinden kaynaklı eylemlerden kaynakladığını görüyoruz. Bu cezaların düşük olduğunu görüyoruz. Caydırıcı olmayan, elverişli koşullarda insanlarımızın çok dikkate almayacağı ceza miktarıyla mücadele etme imkanımız yok.”

Kaynak: ANKA