(ANKARA) - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, haberler.com'da katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını üzerine konuşan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, "Peki ama 23 yıllık iktidar dönemi, özellikle de son 9 yılda bizler ayrıldıktan sonra AK Parti'de hiç yolsuzluk olmadı mı? Hükümet bakanları hiç bu işi yapmadı mı?" diye sordu.
Haberler.com'da katıldığı programda açıklamalarda bulunan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu son süreçte ülke içinde ve ülke dışında yaşanılanları değerlendirdi. Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"AK Parti içinde temizleme anlamındaki soruşturmalar benim dönemimde yapıldı"
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen soruşturma hakkında "Ben bir kere ilkesel konularda isme bakmam. Eyleme bakarım. Yani birinin AK Partili olması, CHP'li olması, sağcı olması, solcu olması, şucu olması, bucu olması beni ilgilendirmez. Bir yanlışlık varsa, yolsuzluk varsa, kamu malına tasallut varsa, haksız zenginleşme varsa, kim yaparsa yapsın onun karşısına çıkarım. Şimdi de iki taraf açısından da ağır sorumluluk var. Sayın Erdoğan'ın geçen gün ifadelerini dinledim. 'Kamu malına zarar verenlerden hesap soracağız' diyor. Cumhurbaşkanının bu sözleri son derece önemli altına imza atarım. Peki ama 23 yıllık iktidar dönemi, özellikle de son 9 yılda bizler ayrıldıktan sonra AK Parti'de hiç yolsuzluk olmadı mı ? Hükümet bakanları hiç bu işi yapmadı mı ? AK Parti içinde temizleme, partiyi arındırma anlamındaki soruşturmalar benim dönemimde yapıldı.
"Siyasi yasaklı ifadesini hukuk literatürümüzden çıkarmamız lazım"
Ben hiçbir siyasinin siyasi hayatının bitmesinin doğru olduğu kanaatinde değilim. Siyaset rekabet alanıdır. İmamoğlu bir gün bizim rakibimiz de olabilir. Dolayısıyla ben siyasiler için, siyasi yasaklık, siyasiler için değilse bütün vatandaşlar için siyasi yasaklık kavramının literatürden çıkılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Yüz kızartır suçlar hariç. Sen yasaklamasan bile vatandaş yasaklar onu. Nasıl Tayyip Erdoğan'a konan siyasi yasaklılık yanlış idiyse, şimdi de herkes için böyle. Gerekli yasal düzenlemeler de yapılıp, siyasi yasaklı ifadesini hukuk literatürümüzden çıkarmamız lazım.
"Hukuk dediğiniz şey, gözü kapalıdır ya muhatabına bakmaz, bu kimdir demez"
Özgür Özel de söyledim. Çıkacak diyecek ki, 'ben kendi belediyelerim ile hesaplaşmaya hazırım. Parti olarak ben bir soruşturma komisyonunu kendim kuracağım'. 'Yanlışlık varsa ben gereken cezayı vereceğim diyecek'. Ve 'her türlü hesabı vermeye hazırım diyecek'. O zaman da muhalefet itibar kazanır. Ama' benim cumhurbaşkanı adayım hapse girdi'. Buradan bir mağduriyet çıkararak cumhurbaşkanlığı seçimini daha kolay kazanayım telaşına girerse muhalefette büyük hata yapar. Hukuki temelini savcılar araştırır. İmamoğlu'da hesap verir, herkes versin. Ama siyasi nitelikli olduğunu gösteren en temel faktör, başka birçok belediyede hiçbir soruşturma yapılmazken, Elazığ Belediyesi, işte Beşiktaş Belediyesi'nin yaptığı yolsuzlukla aynı adamlar burada da çalışıyor. Niye Elazığ Belediyesi'nin operasyonu yok? Hukuk dediğiniz şey, gözü kapalıdır ya muhatabına bakmaz, bu kimdir demez.
"Türkiye'deki yolsuzluk düzenine neşter atardım"
"Şu anda görevde olmuş olsam tam bir cerrah hassasiyetiyle neşter atardım Türkiye'deki bütün yolsuzluk düzenine. Gelelim muhalefete. Ben şunu söyleyeyim. Hiçbirimiz siyasetten muaf değiliz. Hepimiz hesap vermek durumundayız. Eski başbakanların, cumhurbaşkanların, bakanların izah edilmeyen bir mal varsa el konsun. Yani benim gelirim şu, aldığım şu. Arada büyük bir açık var. Bir milletvekili dört yıl içinde aldığı milletvekili maaşıyla nasıl milyarlık, milyon, yüz milyonluk, iki yüz milyonluk servetle çıkar ? Villalarda yaşar ? Bir bürokrat nasıl en lüks arabalara binebilir? Kasasında bilmem ne kadar altın çıkar. Yine bir başka bürokrat nasıl Dubai'den buraya altınla kaçakçılığı yaparken yakalanabilir? Hepsinin hazineye devir olmasını sağlardım.
"Birleşmiş Milletler'in bu saldırıların karşısında durması lazım"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İsrail’in son dönemde Suriye’de gerçekleştirdiği saldırılar ve hali hazırda devam eden Gazze’deki katliama dair Türkiye’nin neler yapması gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu:
“Son derece ciddi bir tabloyla karşı karşıyayız. Peki İsrail bu hakkı kendisine nereden buluyor? Çünkü arkasında İsrail'in soykırımına işbirlikçilik yapan başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülke var. Birleşmiş Milletler'in bu saldırıların karşısında durması lazım. Çünkü açık ihlal, Suriye'nin toprak bütünün toprak sınırlarını ihlal, Gazze'de soykırım yaparak uluslararası ana soykırım sözleşmesini ihlal, ihlal, ihlal. Batı şeriada yerleşim yerleri kurarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2042 sayılı kararını ihlal. Yani öyle bir eşkıya var ki ortada, diyor ki ben Kanun tanımam, ferman tanımam. Ama Gazze halkı pes etmedi. Gazze halkı büyük fedakarlıklar yaptı, şehitler verdi. Birisi Gazze üzerinden güney attı diyelim Mısır'la olan ilişkiler, Gazze'yi boşaltmak mümkünse ve İsrail'in güney sınırını bu anlamda sorunsuz hale getirmek ve İsrail'in o Gazze'nin önündeki deniz alanlarının kontrol edilmesini sağlamak. İkincisi Batı Şeria, o da Ürdün'le problem olanı. Batı şeria ilhak etmek. Üçüncü hat, Suriye-Lübnan hattı. Suriye'yle olan ve Kuzey hattı. Çünkü Suriye-Lübnan kuşağındaki şey birbirine çok benzer. Şu anda orada yapmak istedikleri şey ise Suriye'yi Lübnanlaştırmak. Bu bir projedir. Dördüncüsü de Akdeniz derinliğinde. Akdeniz'i neredeyse kendi gölü gibi kullanmaya kalkışmak.
"Önce Suriye'yi istikrara kavuşturmak lazım"
Önce Suriye'yi istikrara kavuşturmak lazım. Bunun için ne yapmak lazım? Ulusal uzlaşı çalışmalarına Türkiye doğrudan destek olması lazım. Ulusal uzlaşı konferansının yapılması iyiydi. Yeni bir hükümet göreve başladı. Şu anda görevde olmuş olsam yapacağım ilk şey, bütün bakanlıklara, Suriye bakanlıklarına ne talep ediyorlarsa danışman atamak. Yani biz orayı yönetecek değiliz. Ekonomik reform çabalarına bizzat Türkiye'nin katkıda bulunması lazım. Kırsal reform gerçekleşmesi lazım Suriye'de. Dördüncüsü, diğer ülkeler, Katar, Mısır, Irak, bütün o ülke mesela şu anda şunu yapmalı Türkiye'nin olduğu, Şahran'ın da içinde olduğu bir zirve. Yani bir bölge zirvesi. İstanbul'da, Şam'da, Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak liderlerinin bir araya geldiği Suriye destek zirvesi. Yapılması gerekenler, NATO'yu derhal toplantıya çağıracak. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni Suriye'yle birlikte diğer Arap ülkeleriyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni toplantıya çağırmaya öncülük edecek Türkiye. Suriye ile yeni yönetimle bir PAK'tan imzalanır. 'Dış saldırganlıklara karşı Türkiye Suriye'nin yanında yer alacak' denir burada. Bakın bunların hiçbirisi riskli şeyler değil."