Haber: Zuhal ÇİLOĞLAN - Kamera: Onur DURSUN

(İSTANBUL) - CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun paylaşımlarını bastırarak sokaklarda dağıtan ve sosyal medya hesabında paylaşan Avukat Burak Saldıroğlu’nun meslektaşları, Saldıroğlu’nun mektubunu paylaştı. Adalet Bakanlığı’na seslenen Saldıroğlu’nun avukatları, “Dosya kapsamında endişe verici bir gelişmeye değinmek zorundayım. Adalet Bakanlığı, Avukat Burak Saldıroğlu’nun dosyasına bir yazı göndererek, 'eğer tahliye edilirse tarafımıza bilgi verin' demiştir. Bu ne demektir? Bu bir idari bilgilendirme midir, yoksa yargı makamları üzerinde bir telkin mi? Bu tür bir uygulamanın hukukta yeri yoktur. Yargı, yürütmeden değil, anayasa ve yasalardan talimat alır. Bu nedenle Adalet Bakanlığı’na buradan açıkça sesleniyoruz: Derhal bu yazınızın maksadını açıklayın" dedi.

19 Mart operasyonuyla tutuklanan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun X hesabının engellenmesinin ardından, İmamoğlu'nun paylaşımlarını kağıda bastırarak sokaklarda dağıtan ve bu görüntüleri sosyal medya hesabından paylaştığı için 25 gündür tutuklu bulunan Avukat Burak Saldıroğlu’nun avukatları ve meslektaşları Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı.

“Adalet size emanet”

Saldıroğlu’nun tutuklu bulunduğu Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan yazdığı mektubu avukatı Ali Refik Varol okudu. Saldıroğlu, mektubunda şunları kaydetti:

“Tutuklanmamın hukukla izah edilecek hiçbir yanı yoktur. Yine de hukuk için mücadele etmekten bir saniye bile geri adım atmayacağız. Her hafta dostlarımızın hukuksuzca tutuklandığı bir ortamda tek sevincimiz tahliye olan arkadaşlarımızdır. Hepsine selam olsun. Bir an önce siyasi tutukluların hepsinin tahliye haberini duymak en büyük isteğimdir. Silivri’den; mücadele eden tüm avukat dostlara, mücadeleyi büyüten tüm gazeteci dostlara ve mücadele ateşini yakan tüm öğrenci dostlara selam olsun. Adalet size emanet.”

Mektubun okunmasının ardından ilk konuşmayı Saldıroğlu’nun avukatlarından Ali Refik Varol yaptı. Varol, şunları söyledi:

“Hukuku savunan bir insan, şu anda hukuksuz bir biçimde tutuklu. Yalnızca bir cümle, bir fikir, bir düşünce… Ve karşılığı: dört duvar. Fikir zincire vurulamaz. Ve savunma susturulamaz. Arkadaşımızın suçu, korkmadan konuşmak. Korkmadan yazmak. Korkmadan var olmak. Unutmayalım: Avukatlar sadece müvekkillerini değil, toplumu da savunurlar. Bugün onu savunmak, aslında kendimizi savunmaktır. Bugün onunla dayanışmak, yarın hepimizin onurunu kurtaracaktır. Arkadaşımızın tutukluluğu, hukuki değil; siyasidir. Ve bu haksızlığı tarih yazacak. Ama biz de buraya yazıyoruz: Adalet, bir gün değil; her gün gerekli. Ve biz, o günü beklemeyeceğiz. O günü getireceğiz.”

“Yaklaşık iki ay önceye ait bir sosyal medya paylaşımını dosyaya eklendi”  

Ardından Saldıroğlu’nun avukatlarından Mehmet Can Seyhan, şunları kaydetti:

“Meslektaşımız Avukat Burak Saldıroğlu, 10 Mayıs 2025 tarihinden bu yana, tam 24 gündür Silivri 1 Nolu Cezaevi’nde hukuka aykırı biçimde tutukludur. Peki, Avukat Burak Saldıroğlu neden tutuklandı?

8 Mayıs 2025 günü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabının kapatılmasının ardından, Avukat Burak Saldıroğlu bu sansürü hukuka uygun, yaratıcı ve barışçıl bir yöntemle protesto etti. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 'Ekrem İmamoğlu’nun paylaşımlarının çıktısını alıp sokak sokak halka dağıtacağını' ifade etti. Bu paylaşım geniş yankı uyandırdı. Aynı gün hakkında savcılıkça soruşturma başlatıldı. Ancak doğrudan bu açıklama nedeniyle bir tutuklama yapılamayınca, savcılık bu kez geriye dönük bir tarama başlattı ve yaklaşık iki ay önceye ait 14 Mart 2025 tarihli bir sosyal medya paylaşımını dosyaya ekledi. Yani protestoya doğrudan müdahale edilemeyince, gerekçe geçmişten devşirildi.

Bu dosyada Cumhurbaşkanlığı’nın bir şikâyeti dahi yok

Bu noktada açık konuşmalıyız. Demokratik hukuk devletlerinde, Cumhurbaşkanına özel bir hakaret suçu olmaz. Devletin en üst makamı eleştiriden muaf tutulamaz. Eleştiri hakkı bastırıldıkça, o makamın itibarı artmaz; bilakis, o makama olan güven ve saygı zedelenir. Cumhurbaşkanlığı makamının onurunu korumak, onu eleştirenleri cezalandırarak değil; bu eleştirileri soğukkanlılıkla karşılayan bir hukuk düzeniyle mümkündür. Ve altını çizmek gerekir: Bu dosyada Cumhurbaşkanlığı’nın bir şikâyeti dahi yoktur.

“Tutukluluğa itiramız dosya süresinden sonra gönderilmiş

Öte yandan; Tutuklama kararına karşı yaptığımız itiraz, kanunen en geç üç gün içinde itirazı inceleyecek mahkemeye gönderilmeliydi. Ancak bu sürelere dahi riayet edilmemiş, dosya süresinden sonra gönderilmiştir. Bu başlı başına bir usul ihlalidir. Burada görevi ihmal suçu işlenmiştir.

Adalet Bakanlığı’na buradan açıkça sesleniyoruz: Derhal bu yazınızın maksadını açıklayın"

Dosya kapsamında endişe verici bir gelişmeye değinmek zorundayım. Adalet Bakanlığı, Avukat Burak Saldıroğlu’nun dosyasına bir yazı göndererek, 'eğer tahliye edilirse tarafımıza bilgi verin' demiştir. Bu ne demektir? Bu bir idari bilgilendirme midir, yoksa yargı makamları üzerinde bir telkin mi? Bu tür bir uygulamanın hukukta yeri yoktur. Yargı, yürütmeden değil, anayasa ve yasalardan talimat alır.Bu nedenle Adalet Bakanlığı’na buradan açıkça sesleniyoruz: Derhal bu yazınızın maksadını açıklayın.

“Ofisi adliyeye 100 metre uzaklıkta, ‘saklanma şüphesi ileri sürmek gerçeklikle bağdaşmaz

Bir de; tutuklama kararında 'saklanma şüphesi' olduğu belirtiliyor. Oysa Avukat Burak Saldıroğlu’nun ofisi, şu an içinde bulunduğumuz Çağlayan Adliyesi’ne yalnızca 100 metre mesafededir. Günlük mesleki faaliyetlerini burada sürdüren, çağrıldığında derhal gelecek durumda olan bir avukat için 'saklanma şüphesi' ileri sürmek gerçeklikle bağdaşmaz. Bu iddianın varlığı dahi, tutuklama kararının ne kadar zayıf ve keyfi bir zemine oturduğunu göstermektedir.”

Kaynak: ANKA