Haber Analiz: Zülfikar Doğan

(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı 35 milyar liralık Kredi Garanti Fonu (KGF) finansman paketiyle finansal sıkılaştırma politikalarını gevşetmek zorunda kalan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetimi enflasyon ve döviz kuru artışının kontrolden çıkması endişesi taşıyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişe ilişkin 16 Nisan 2017’deki  Anayasa değişikliği referandumu öncesi açıklanarak hazine kefaleti ve KGF garantisiyle uygulamaya konulan 250 milyar liralık düşük faizli "Can Suyu" ucuz finansman kredilerinin parasal boyutu 2018 sonunda 350 milyar liraya kadar yükselmişti.

15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsünün ardından ekonomideki küçülme ve daralmaya karşı ekonomik canlanma ve büyüme için "Can Suyu" adı altında başlatılan ucuz finansman kampanyasına katılan bankalar hazine kefaletli KGF garantili kredi talebinde bulunan 323 bin KOBİ ve işletmeye ilk etapta 218 milyar lira kredi kullandırdı. Sonrasında dağıtılan kredi tutarı 250-350 milyar liraya kadar yükseldi.

Finansman maliyetinin yüzde 95’ine kadar varan kısmı hazine ve KGF kefaletinde olan yüz milyarlarca liralık kredi, adeta "hibe" niteliğinde kullanıldı. Bankaların kara listesindeki, geri ödeme gücü olmayan, zordaki binlerce işletme 2017’deki bu kampanyayla hazine kefaleti ve KGF garantisiyle bankalardan kredi alma olanağına kavuşurken, 2016’da yüzde 8,5 olan enflasyon kredi ucuzlaması ve bollaşmasıyla 2017 sonunda 12’ye yükseldi. 2017 büyüme yüzde 7,4’le Çin’den sonra dünyadaki ikinci yüksek büyüme hızı oldu.

O dönemde Başbakan Binali Yıldırım kabinesinde Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Şimşek ve dönemin Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya yine tek haneli enflasyon hedefiyle enflasyonla mücadele ve sıkı para politikası sürdürüyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın hazine kefaletli KGF garantili ucuz finansman amaçlı siyasi taleplerine ve adeta bedava yüz milyarlarca liralık kredi dağıtılmasına sessiz kaldılar.

Yüz milyarlarca liralık ucuz kredi, yüksek büyüme hızı ve finansman bollaşmasıyla sağlanan olağanüstü ekonomik canlanmanın ardından "Can Suyu" kampanyasının 2018'de de sürdürülmesi kararlaştırıldı. Anayasa değişikliğine göre 2019’da yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçimi erkene alındı ve 24 Haziran 2018’deki seçimi Erdoğan kazandı. Erdoğan’ın seçimi kazanmasında bankaların dağıttığı yüz milyarlarca hazine kefaletli ucuz KGF kredileri ciddi rol oynadı.

BDDK Başkanı; KGF garantili ucuz krediler döviz, lüks villa, lüks araç, rezidans alımına gitti

2017 ve 2018’de 48-60 ay vadeye kadar ilk iki yılı geri ödemesiz şekilde yüzde 90’a varan faiz desteğiyle kullandırılan bu kredilerin büyük ölçüde amaç dışı kullanıldığı ve kaynakların önemli kısmının başka amaçlara harcandığı ortaya çıktı. Dönemin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben can suyu kredilerinin, KGF ve KOSGEB’in hazine kefaletli kredilerin "amaç dışı" kullanımına ilişkin tespitler yapıldığını, bu konuda yoğun duyumlar aldıklarını belirterek; "Kredilerin döviz, araç, lüks gayrimenkul alımlarında kullanıldığı duyumları var, amaç dışı kullanımları takip edeceğiz" açıklamasında bulundu. Yüz milyarlarca liralık ucuz kredinin ciddi ölçüde farklı amaçlar için "istismar edildiğine" ilişkin incelemelere rağmen, kimseye yaptırım uygulanmadı, ortaya somut bir sonuç çıkmadı. Sonrasında büyük bölümü geri ödenmeyen bu kredilerin faturası da yine krediler için kefil olan hazineye ve garantör olan KGF’ye kaldı.

8 yıl sonra 250 milyar yerine 35 milyar ve yine Bakan Mehmet Şimşek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Macaristan dönüşü açıkladığı KGF tulumbasına can suyu akıtma kararının ardından Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek de 35 milyarlık finansman destek paketi hazırlandığını, ilk etapta KOBİ’lere 25 milyar liralık kaynak kullandırılacağını açıkladı. Verilecek finansman garantisi ve kefalet oranı finansmanın yüzde 85’ini kapsayacak. Kullanım koşulları ve diğer kriterler açıklanacak. Ancak 8 yıl önceki can suyu paketinin 250 milyar lira ile açıldığı, 2018 sonunda 350 milyar liraya ulaştığı dikkate alındığında şimdi açıklanan KGF garantili finansman paketi 8 yıl öncesinin onda biri tutarında. Dolayısıyla yüz binlerce KOBİ ve işletmenin derdine çözüm olması imkansız. 2017-2018 uygulamasında 323 bin KOBİ ve işletmeye finansman desteği sağlandığı göz önünde tutulduğunda aynı düzeyde başvuru olması durumunda sağlanacak destekler işletme başına 50-60 bin lira düzeyinde kalacak.

Sekiz yıl önceki kampanyada hazine kefaletli KGF garantili kredilerin dağıtılmasına 20’den fazla banka katılmıştı. Şimdi ise yasal takibe intikal eden kredilerin ulaştığı boyutlar, kapanan şirket sayısında, iflas ve konkordatolarda, karşılıksız çek ve senetlerdeki patlama dikkate alındığında pek çok bankanın bu kampanyada yer almaya istekli olmayacağı söylenebilir.

Enflasyon ve kurun kontrolden çıkması endişesi, Karahan’ın akıbeti Çetinkaya’ya benzer mi?

Yine 2017-2018 uygulamasında enflasyon artışı ve kurlarda yükselişe neden olan ucuz kredi kampanyası, yüz milyarlarca liranın BDDK başkanının ifadesiyle "amaç dışı kullanım ve istismar edilmesine", dağıtılan kaynakların dövize, altına, lüks villa, otomobil, rezidans alımlarına harcanmasına zemin sağlamıştı. Daha da önemlisi ortaya çıkan bu sonuçların yanı sıra 2018’de Rahip Brunson kriziyle patlak veren ABD yaptırımlarının kurlarda yarattığı olağanüstü artışı ve enflasyonu dizginlemek için yüksek faiz politikasına geçen dönemin Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından "Söz dinlemiyor" diye görevden alınmıştı.

Şimdi de sekiz yıl sonra kaderin cilvesi yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla başlatılan KGF garantili 35 milyar liralık ucuz can suyu kredi kampanyası gündemde. Hazine ve Maliye Bakanı yine Mehmet Şimşek ve yine uygulanan dezenflasyon programı, yüksek faiz, sıkı para ve finansal sıkılaştırma programı. Şimşek ve Merkez Bankası yönetimi yine enflasyon ve kurların finansal gevşemeyle kontrolden çıkması, dağıtılacak hazine kefaletli, KGF garantili 35 milyarlık ucuz finansmanın yatırım ve istihdam yerine dövize, altına, lükse gayrimenkul ve otomobile gitmesi endişesinde.

Kaynak: ANKA