Haber: Düzgün Barış Deniz / Kamera: Gurbetelli Yalçın

(ANKARA) - Uluslararası İşçi Filmleri Festivali (İFF), yönetmenliğini Fatin Kanat ve Önder İnce'nin yaptığı "Bizim İsmail" belgesel filmi ile açılışını gerçekleştirdi. Bu yıl 20'ncisi düzenlenen festival, 2-11 Mayıs'ta İstanbul, Ankara ve İzmir'de sinemaseverlerle buluşuyor. 

  1. İşçi Filmleri Festivali 2 Mayıs'ta İstanbul, Ankara ve İzmir'de perdelerini açtı. Bu yıl 20'ncisi düzenlenen festival, 17 ülkeden toplam 81 filmi sponsorsuz, yarışmasız ve ücretsiz olarak seyirciyle buluşturuyor. Festival, dünyanın dört bir yanından başvurulan 394 film arasından seçilen 59 yerli ve 22 yabancı filmi sinemaseverlere sunuyor.

11 Mayıs'a kadar sürecek festivale Ankara'da; Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi, ODTÜ Mezunlar Derneği Vişnelik Tesisleri, Mor Patika Derneği, Mülkiyeliler Birliği, Kült Kavaklıdere, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi ev sahipliği yapıyor.

Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezinde gerçekleşen açılış gecesi, Feride Çetin'in sunumu ve FeminAnka Kadınlar Korosunun dinletisiyle başladı. 27 Nisan'da hayatını kaybeden festival gönüllülerinden Ceren Kaynak İskit, programda anıldı.

Festivalin Ankara'daki açılış filmi "Bizim İsmail", 17 yılını zindanlarda geçiren doktor İsmail Beşikçi'nin hayatını ve mücadelesini anlatıyor. Belgesel filminin yönetmenleri Fatin Kanat ve Önder İnce, Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde düzenlenen açılış gecesine katılarak, izleyicilerle sohbet etti.

ANKA Haber Ajansına konuşan yönetmen Fatin Kanat, festivalin önemine değinerek, "İşçi Filmler Festivali, bir emek festivali aynı zamanda. 20'nci senesi bugün. 20 senede pekçok önemli yapıta imza atıldı. Sanatseverlerin, dünyada ne olup bittiğini sanatsal bir anlatım üzerinden ulaşabilecekleri bir festival. İşçi Filmleri Festivali benim de uzun süre emek verdiğim ve çok önemsediğim bir festival." ifadelerini kullandı.

Kanat, açılış filmi "Bizim İsmail"e ilişkin şunları söyledi:

"Belgeselimizin açılış filmi olarak seçilmesi bizim için bir onurdur. 'Bizim İsmail', İsmail Beşikçi'nin hayatı ve mücadelesini anlatan bir film. Hocanın siyasal bilgilerde öğrenci olmasıyla Çorum İskilip'ten gelen bir Sünni Türk aileden biri olarak siyasal bilgiler sürecini bitirdikten sonra maiyet memuru olarak gittiği yerde karşılaştığı bir absürt durumla, yani devletin resmi propagandalarının gerçek alandaki çelişkileriyle karşılaştığı bir durumla 'niye bize bu yalanlar söyleniyor?' diye soruyor. Örneğin, 'Kürtler aslında Türktür. Kürtçe diye bir dil yoktur.' diye o dönem devletin yoğun bir propagandası var. 

Elazığ'a gittiğinde kaymakamla köylüler arasında bir çevirmen olduğunu görüyor. Köylülerin Kürtçe konuşmasından kaymakamın hiçbir şey anlamadığını kaymakamın Türkçe konuşmasından da Kürt köylülerin hiçbir şey anlamadığını gözlemliyor ve kendisinin de köylülerin söylediği hiçbir kelimeyi anlamadığını fark ediyor.

Dolayısıyla bir soru soruyor, 'bu yalanın sebebi ne, niye böyle bir çarpıtma var?' Hocanın sorduğu bu soru ve devamında gelen süreç onun bu mesele uğruna, 'Kürtler vardır, hakları vardır, asimilasyona uğramışlardır.' Dolayısıyla 'bir halk olarak kabul edinmeli, dilleri kabul görmeli, eşit hakları olmalı' şeklinde bir düşünceyle çalışmaları başlıyor bir sosyolog olarak, ama bunun bedeli işte Diyarbakır Cezaevi başta olmak üzere 17 yıl hapis oluyor.

Sadece düşüncelerinden yazdıklarından ötürü. Kürtlerin meselesini, Kürtlerin derdini dert etmiş bir Türk aydın olarak. Bu da tabii bir başka yanı bu olayın. Aynı zamanda Türklük adına bir sürü laf söyleyenlere göre Türklüğün onuru saydığımız bir duruş. Biz de hocanın bu hikayesini bu filme aldık. Bir sinema filmi, sinema belgeseli yaptık. Derdimiz İsmail Hoca'yı bilenlerden çok, İsmail Hoca'yı şöyle ya da böyle duymuş, bilmeyen ama onun nelere katlandığını, nasıl bir mücadele verdiğini bu film aracılığıyla öğrenmelerine sağlamak, bir merak uyandırmak. İsmail Hoca'nın bir külliyatı var. Ona dair bir okuma ortamı etkisi sağlamak düşüncemiz bu. Bu nedenle yaptık."

Festival gönüllüsü Üçer: Festival, ezilen kesimlerin sesini Türkiye'de ve dünyaya duyuruyor

Festival gönüllülerinden Buse Üçer, festivale ilişkin şunları söyledi: 

"12 senedir İşçi Filmleri Festivali'nin günüllüsüyüm. Aynı zamanda sanatın değiştirici gücüne inanan insanlardan birisiyim. Bu yüzden de bu festivalin özellikle uluslararası olması hem dünyada hem de Türkiye'de geniş çapta filmlerin gösterilebilmesi hem sponsorsuz hem yarışmasız bir festival olması bizler için önemli ve her yerde sesini duyurmayan pek çok işçi direnişinin, ezilen kesimlerin sesine Türkiye'de ve dünyada pek çok yere taşıması bakımından da önem buluyorum.

Ben de bu festivalin gönüllülüğünü sürdürüyorum yıllardır. İşçi Filmleri Festivali açılışını İstanbul İzmir ve Ankara'da eşzamanlı olarak gerçekleştiriyor. Bugün de Ankara açılışındayız. Bugün Bizim İsmail belgesiyle bir açılış yapacağız Ankara’da. 20 senedir sürdürülüyor bu festival ve gönüllü emeğiyle sürdürülüyor. Festivalimizde 80 üzerinde film gösterimi olacak. Ankara'da pek çok yerde gösterimler gerçekleştirilecek."

Üçer, hayatını kaybeden Festivalin gönüllülerinden Ceren Kaynak İskit'i anarak, "Bu yıl da Ankara ekibimizden yıllardır gönüllüsü olan ve Ankara ekibiyle uzun süredir yani çok büyük sorumluluk alan Ceren arkadaşımızı üç gün önce kaybettik. Bizler için buruk bir açılışı oluyor tüm festival açısından da öyle." sözlerini tamamladı.

Halkevleri MYK Üyesi Sevil Ulaş: İşçi Filmleri Festivali, direnişin filmleriyle bizi biraraya getirdi

Halkevleri MYK Üyesi Sevil Ulaş, "Halkevleri olarak 20 yıldır İşçi Filmleri Festivalinin yanında olduk. Bize düşen bu mücadelenin bir yerinde olmak. 1 Mayıs'ta binlerce insan sokaklara çıktı. 19 Mart'ta başlayan isyanın direnişini büyüterek sokağa çıktılar. Bugün, 1 Mayıs'ın ruhuyla bir araya geldik. Bazı arkadaşlarımız hala maalesef gözaltında. İşçi Filmleri Festivali, direnişin filmleriyle bizi biraraya getirdi. Bu direnişin emeğini, dayanışmasını her yerde yayacağımıza söz veriyoruz." diye konuştu. 

 

 

 

Kaynak: ANKA