Gazze’ye doğru yola çıkan Küresel Sumud Filosu, daha önceki misyonların saldırıya uğradığı yüksek riskli sularda ilerliyor. Filonun sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Yüksek alarmdayız. İHA hareketliliği artıyor, önümüzdeki saatlerde farklı senaryoların yaşanabileceğine işaret ediliyor” ifadeleri yer aldı.

İSRAİL MÜDAHALE HAZIRLIĞINDA İDDİASI

İsrail kamu yayıncısı Kan’a göre, İsrail ordusu donanma komandoları ve savaş gemilerini filoyu durdurmak için hazırlıyor. Planlar arasında gemilerin bir kısmını batırmak, yüzlerce aktivisti gözaltına almak ve sorguladıktan sonra Aşdod Limanı üzerinden sınır dışı etmek bulunuyor.

ÖNCEKİ SALDIRILAR: MAVİ MARMARA ÖRNEĞİ

İsrail, 2010’dan bu yana tüm özgürlük filolarını engelledi. En çok ses getiren olay, 31 Mayıs 2010’da Mavi Marmara gemisine yapılan baskında yaşandı. İsrail komandolarının uluslararası sularda düzenlediği operasyon sonucu 10 aktivist hayatını kaybetmiş, onlarcası yaralanmıştı. Olay, Türkiye–İsrail ilişkilerinde derin bir krize neden olmuştu.

İSRAİL'İN SON MÜDAHALESİ

İsrail donanması kısa süre önce Özgürlük Filosu Koalisyonu’na bağlı Madleen isimli yelkenliyi uluslararası sularda durdurarak Aşdod Limanı’na yönlendirdi. Teknede iklim aktivisti Greta Thunberg ve Filistin kökenli Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan’ın bulunması müdahaleyi dünya gündemine taşıdı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı tüm yolcuların güvende olduğunu ve ülkelerine gönderileceğini açıkladı. Ancak Freedom Flotilla, müdahalede drone ve “tahriş edici madde” kullanıldığını öne sürerek operasyonu “hukuksuz” olarak nitelendirdi.

HANGİ SULARDA KİM SÖZ SAHİBİ?

Deniz hukukuna göre, kıyı devletleri kıyılarından 22 kilometre mesafeye kadar kara sularında tam egemenlik hakkına sahip. 370 kilometreye kadar uzanan Münhasır Ekonomik Bölge’de balıkçılık ve sondaj gibi faaliyetler düzenlenebilir, ancak seyrüsefer serbesttir. Açık denizlerde ise serbest dolaşım hakkı geçerlidir ve gemiler yalnızca kendi bayrak devletlerinin yargısına tabidir.

ULUSLARARASI HUKUK NE DİYOR?

Hukukçular, İsrail’in müdahale planlarının bir dizi uluslararası sözleşmeyi ihlal edeceğini belirtiyor. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi açık denizlerde serbest seyrüsefer hakkını güvence altına alırken, San Remo El Kitabı insani yardımı engelleyen ablukaları yasadışı sayıyor. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi kararları, Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü sivillerin aç bırakılmasını savaş suçu olarak tanımlıyor.

Kaynak: Haber Merkezi