(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, "Bir kez daha görüyoruz ki bu iktidarın gözünde orman, doğa, yeşil yalnızca satılabilir birer metadır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı çıkıp ‘Beş milyon vatandaşımız tapusuna kavuşacak’ diyerek yıllardır işgal edilmiş orman alanlarını peşkeş çekmenin adımlarını attıklarını gururla ilan ediyor. Oysa biz gayet iyi biliyoruz ki bu sözde ‘müjdeler’, aslında yeni bir yağma düzeninin, yeni bir tahribatın ilanıdır" dedi.
CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Gölge Bakanı Erhan Adem, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un 2B arazileriyle ilgili açıklamalarını değerlendirdi. Adem'in konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklama şöyle:
"Bir kez daha görüyoruz ki bu iktidarın gözünde orman, doğa, yeşil yalnızca satılabilir birer metadır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı çıkıp ‘Beş milyon vatandaşımız tapusuna kavuşacak’ diyerek yıllardır işgal edilmiş orman alanlarını peşkeş çekmenin adımlarını attıklarını gururla ilan ediyor. Oysa biz gayet iyi biliyoruz ki bu sözde ‘müjdeler’, aslında yeni bir yağma düzeninin, yeni bir tahribatın ilanıdır. 2/B arazileri dediğiniz şey nedir? İnsan eliyle ormansızlaştırılmış, ardından devlet eliyle ‘vasfını yitirdi’ denilerek orman sınırları dışına çıkarılmış alanlardır. Bizzat devletin eliyle önce yok edilen, sonra da satışa çıkarılan ormanlar... Bakan Kurum’un sözleri açık; kaçak yapılar yasallaştırılacak, işgalciler ödüllendirilecek, orman vasfını yitirmesi sağlanan araziler birer gelir kapısı olarak paraya çevrilecek. Bu, ormanı korumak değil; ormana ihanet etmektir.
"Bu düzenlemeler vatandaş için değil, yandaş için yapılıyor"
Bu düzenlemeler vatandaş için değil, yandaş için yapılıyor. Mesele vatandaşın tapu sorununun çözülmesi olsaydı, biz de desteklerdik. Ama burada mesele, kamu mülkiyetindeki toprakların belli çıkar çevrelerine aktarılmasıdır. Mesele, orman alanlarının ranta açılmasıdır. Bu bitmeyen talan alışkanlığı, bu doymayan rant iştahı yalnızca ormanı değil, ülkenin toprağını, suyunu, havasını, canlısını, börtüsünü böceğini tehdit ediyor. Bugün ülkemizde gıda krizi büyüyor, iklim krizi derinleşiyor, tarım alanları daralıyor. Orman, bu krize karşı en önemli kalkanımız. Ormanlar karbon yutak alanlarıdır; su döngüsünün, ekosistemin belkemiğidir. Ama bu iktidar, Paris İklim Anlaşması’na imza atmışken, 2030 için yüzde 21 emisyon azaltma hedefi koymuşken, kalkmış ormanları yapılaşmaya açıyor. 6292 sayılı yasa ile zaten satışa açılan orman dışına çıkarılmış alanlar, şimdi daha da genişletilerek halkın değil müteahhitin hizmetine sunuluyor.
"Bu ülkede yalnızca temel gıda değil, orman talanı da sistemli ve organize bir biçimde zamlanıyor"
Türkiye Ormancılar Derneği’nin de açıkça belirttiği gibi, orman vasfını yitirdiği öne sürülen alanların büyük çoğunluğu insan eliyle yok edilmiş, ardından resmi olarak ‘vasfını yitirdi’ denilerek satışa konu edilmiştir. Bu sürecin sonunda ne doğa kalıyor ne kamu hakkı. 650 bin hektar orman arazisi, İstanbul’dan büyük bir alan, göz göre göre ticarileştiriliyor. Anayasa’nın 169. maddesi açıktır; ormanlar devlet tarafından korunur, genişletilir. Ama bu hükümetin gündeminde koruma değil, satış var. İmar barışlarıyla önce zemin hazırlanıyor, sonra da bu düzenlemelerle yasal kılıf sağlanıyor. Vatandaş enflasyonla, işsizlikle, borçla boğuşurken iktidarın tek derdi seçim öncesi rant dağıtmak. Bir yandan orman arazileri satılıyor, diğer yandan yapılaşma teşvik ediliyor. Üstelik bu süreçlerin çoğu doğrudan yandaş müteahhitlerin lehine sonuçlanıyor. Tarım yapana, doğaya sahip çıkana değil; ranttan pay alana kıyak geçiliyor. Kısacası, bu ülkede yalnızca temel gıda değil, orman talanı da sistemli ve organize bir biçimde zamlanıyor.
"CHP olarak biz, ormanın yeniden ormanlaştırılmasından yanayız"
CHP olarak biz, ormanın yeniden ormanlaştırılmasından yanayız. Hukuka, anayasaya ve doğaya uygun olan budur. Orman Genel Müdürlüğü’nün öncelikli görevi satmak değil, ağaçlandırmaktır. Biz vatandaşın mağduriyetinin karşısında değiliz; ama bu süreç vatandaş için değil, yandaş için işleyecekse, buna asla müsaade etmeyiz. Doğanın değil paranın tarafını tutan bu anlayışı reddediyoruz.Bugün çıkarılmak istenen yasa, bir mülkiyet düzenlemesi değil, bir doğa yağmasıdır. Bu ülkenin ormanlarını, çocuklarımızdan emanet aldık. Tapular değil toprağın hakkı korunmalı. Anayasa, bilim ve kamu yararı hilafına yapılan her düzenlemenin karşısında olmaya, doğanın ve halkın sesi olmaya devam edeceğiz."