(ANKARA) - CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, "Ülkemizde Adalet ve Kalkınma Partisi dönemlerinde uygulanan politikalarla çiftçi refahını sağlayacak bir destek olmadığından kırsal boşalıyor, göç veriyor. Traktörü varsa, tarlası varsa bu işi sürdürüyor. Küçük aile tipi işletmeler zaten bu işi önemli ölçüde bırakıyor. Hayvancılıkta da 1 ila 10 hayvanı olanlar bırakıyor. Tarlası küçükse üretimden uzaklaşıyor" dedi.
CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, mayıs sonunda Çukurova’da başlayacak buğday hasadı öncesi Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) çiftçinin yanında olmasını istedi. Gürer, hasat dönemi öncesi çiftçilerle geçtiğimiz yıl TMO uygulamalarında yaşanan sorunları tarlada görüştü.
Gürer, TMO’nun çiftçiler için eskiden güvence niteliğinde olduğunu ifade ederek, "Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçinin kara gün dostuydu ama şimdi Toprak Mahsulleri Ofisi daha çok yurtdışından ithalat ürün getirmenin peşinde. Buğday getiriyor, arpa getiriyor; kendi çiftçisi ise beklediği desteği göremiyor. Örneğin, randevu sistemi ile ilgili sizin şikayetleriniz var herhalde" diye sordu.
"Randevu sisteminde randevuyu derhal alamıyoruz"
Çiftçi Refik Serttaş, Muammer Üstündağ, randevu sisteminin kendilerini zor durumda bıraktığını belirterek, "Randevu sisteminde randevuyu derhal alamıyoruz. Alamadığımız için döverbiçerciyi buluyoruz, kamyoncuyu buluyoruz ama randevuyu alamadığımız için tüccarın eline düşüyoruz. Tüccar da 7 lira olması gereken bir arpayı 5,5 liraya kadar alıyor" dedi.
Gürer, çiftçilerin TMO’nun randevu sistemi nedeniyle tüccara yönelmek zorunda kaldığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Şimdi TMO, 'ayağıma getir' diyor; getirsen de 'randevu al' diyor. 'Randevun yoksa ürününü almam' diyor. TMO’nun kapısında bekliyorsun çünkü ‘randevun yok’ diyor. Ama öyle olunca senin borcun var, borcunu kapatacaksın. Ne yapıyorsun? Mecbur tüccara gitmek zorunda kalıyorsun. Tüccar da daha düşük fiyat veriyor. Daha düşük fiyat verince de ürettiğin ürünün girdi maliyetine göre kazancın düşüyor."
"TMO’nun vadeli sistemle değil, peşin fiyatla almasını istiyoruz"
Çiftçi Refik Serttaş, TMO’nun vadeli alım sisteminin köylüyü zor durumda bıraktığını belirterek, "Buradaki sistemde TMO’nun bize 30 günlük, 45 günlük vadeli aldığı için köylü 8’inci ayın 15’inde harmana borçlandığı için TMO’ya fazla ürün götüremiyor. Bunun vadeli sistem değil de TMO’nun da biraz peşin fiyatla almasını istiyoruz" diye konuştu.
"TMO’dan randevu bulamadığımız için ürünümüzü biçemiyoruz ve tüccarın eline düşüyoruz"
Bir diğer çiftçi, Muammer Üstündağ da randevu sisteminden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, şunları kaydetti:
"Biz de biçerdöverimizi buluyoruz, kamyonumuzu buluyoruz ama TMO’dan randevu alamadığımız için o gün ürünümüzü biçtiremiyoruz. O zaman ne oluyor? Mecbur gidip tüccarın eline düşüyoruz. Borsadan fiyat kaça çıkarsa 7 liralık buğdayı belki 6,5 liraya, belki 6 liraya veriyoruz. Ama TMO bu randevu sistemi değil de direkt alım yapıyor olsa hepimiz TMO’ya vereceğiz. Hem devletimiz kazanacak hem de biz kazanacağız. Mesela geçen seneyi açıklayayım. TMO 7 liradan aldı arpayı, bugün arpa 11,5 liraya satılıyor. Ben aynı zamanda hayvancıyım. Şimdi bana devlet diyor ki sana destek vereceğim. Ben 9,5 liraya şu anda devletten mal aldım. 5 gün önce devletten 9,5 liradan arpa aldım ama piyasada 11,5 lira. TMO o gün parayla bu malı alsa, aldığı malın belki iki katı daha mal alacaktı. Hem köylümüz kazanacaktı hem de devletimiz kazanacaktı.”
“Üretim süreçlerindeki sıkıntıları çözemezsek Türkiye’nin gıdada gelecekte problemleri artacak"
Ömer Fethi Gürer, çiftçiliğin zorluklarına dikkat çekerek, üreticilerin desteklenmesi gerektiğinin vurguladı. Gürer, şöyle konuştu:
"Çiftçilik en zor işlerden biri. Bir yıl boyunca tarlayı süreceksin, sulayacaksın, tohum alacaksın, ilaç alacaksın, gübre alacaksın, mazota para bulacaksın, işçiliğe para bulacaksın, üreteceksin. Ürettikten sonra ne beklersin? Giderlerin kadar gelirin de dengeli olsun beklersin ama ülkemizde Adalet ve Kalkınma Partisi dönemlerinde uygulanan politikalarla çiftçi refahını sağlayacak bir destek olmadığından kırsal boşalıyor, göç veriyor. Traktörü varsa, tarlası varsa bu işi sürdürüyor. Küçük aile tipi işletmeler zaten bu işi önemli ölçüde bırakıyor. Hayvancılıkta da 1 ila 10 hayvanı olanlar bırakıyor. Tarlası küçükse üretimden uzaklaşıyor. Çiftçiyi üretim öncesinde, üretim sürecinde ve üretim sonrasında yaşadıklarını çözmezsek Türkiye’nin gıdada gelecekte problemleri artacak."