(MALATYA)- CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP’li belediyelere yönelik başlatılan yeni operasyona tepki gösterdi. Ağbaba, '' Bir taraftan İmamoğlu ile savaş açacaksın, diğer taraftan Öcalan’a 'şükranlarını' göndereceksin. Bir taraftan Gezi eylemine katılan insanlarla, öğrencilerle, belediye başkanlarımıza, belediye meclis üyelerimize savaş açacaksın; Kandil’dekilere 'teşekkür' edeceksin. Böyle bir sürçe olmaz arkadaşlar, bu süreç başaralı da olmaz. Eğer kirlilik arıyorsan, eğer namussuzluk arıyorsan, eğer hırsızlık, rüşvet arıyorsan, aynaya bakacaksınız diyoruz AK Parti’ye, bu operasyonu yapanlara. Rıza Zarrab unutulmadı. 'Oğlum paraları sıfırla' lafı unutulmadı. Elbise kılıflarını, ayakkabı kutularını unutmadık. Çikolata kutularını unutmadık. İmam Hatip’e para toplayıp 5 milyon doların evden çıktığını unutmadık. Zehra Taşkeser’i unutmadık'' dedi.
CHP Malatya il binasında düzenlenen toplantıda İl Başkanı Barış Yıldız, şunları söyledi:
''Ülkemiz, tabiri caizse, Türkiye Cumhuriyeti demokrasisi, yaşadığı belki en kararlılık günlerini yaşıyor. İstanbul'da yalan, iftira, kirli siyaset yine devam ediyor. İstanbul'da, bu gerçekleştirilen Türkiye demokrasisinin en kararlılık günleri devam ediyor. Bugün de Ekrem İmamoğlu'nun yol arkadaşları, bizlerin yol arkadaşları, bugün yine çeşitli iftiralarla, sahte belgelerle, gizli tanıklarla gözaltında tutuluyor. Ama bir bakıyorsunuz, Malatya'da, YİKOB’undan, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın çıkıp televizyonlarla açıkladığı yolsuzluklara, onlarca sıra, hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin her kaydı olarak söylüyoruz: Aramızda Cumhuriyet Halk Partisi'nin son üyesi kalana kadar, bizler faşizme karşı mücadele edeceğiz. Bugün, AKP iktidarı ve onların sopasına dönüşmüş adalet mensuplarına sesleniyoruz: Sizlerden korkmuyoruz.”
''Milletin iradesine saygı kalmadı''
Kurban Bayramı öncesi memleketi olan Malatya’da bir dizi ziyaretlerde bulunmak için bulunan ve ziyaretlerini iptal ederek tekrar İstanbul’a dönecek olan Ataşehir belediye Başkanı Onursal Adıgüzel de konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
''Öncelikle, bugün sabah büyük bir heyecanla buraya, baba ocağımıza gelecek olmanın heyecanıyla, sabah altıda eşimle birlikte çalışma arkadaşlarımıza, Ataşehir'den meclis üyesi arkadaşlarımız ve İstanbul'dan arkadaşlarımızla yola çıktık. Tabii Malatya'ya indiğimizde aldığımız haberler bizi çok üzdü. Görüyoruz ki aynı senaryo sürekli tekrarlanıyor. Maalesef, milletin iradesine saygının kalmadığını biz, 30 Ekim 2024 gününden bugüne yapılan uygulamalardan görüyoruz.
''Uydurma organizasyon şemalarıyla operasyon yapıyorlar''
Ne hikmetse, Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarının seçildiği bölgelerdeki vatandaşın iradesi yok sayılarak, birçok prosedür atlanarak, uydurma organizasyon şemaları tanımlanarak belediye başkanlarımız görevlerinden uzaklaştırılıyor, tutuklanıyorlar. Ama bunun bir sebebi var. 31 Mart seçimlerinde, 414 belediyeyle taçlandı Cumhuriyet Halk Partisi. Gayri safi milli hasılanın büyük kısmını üreten belediyeleri yönetmeye başladı. Türkiye'nin kentli nüfusunun yüzde 80’ine 70’ine yaklaşan belediyeleri yönetmeye başladı. Bu da birilerini rahatsız etti.
''İktidar kaybedeceğini görüyor''
Niye? E, Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti oldu. İktidar görüyor ki kaybedecek. Maalesef, Cumhuriyet tarihinde buna benzer zorluklar hep yaşanmış. Ama son sözü direnenler söylemiş. Sonunda hakkımızı söke söke alacağız. Çünkü biz meşru zeminde siyaset yapıyoruz.
Başarınız, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki başarısı, Ekrem İmamoğlu'nun üç defa İstanbul'u kazanması ve milyonlarca insanın kalbine, evine girmemiz bugün cezalandırılıyor. Ama biz buna karşı direnmeye devam edeceğiz.''
''Buna darbe diyoruz''
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
''Değerli arkadaşlar, önemli bir dönemi yaşıyoruz. Bakın, bir darbe diyoruz. Darbe kime yapılır? Darbe seçilmiş insanlara yapılır. Bunların döneminde askeri ya da sivil yolu yok, askeriye bir darbe yapıldı. Biliyoruz; Balyoz ve Ergenekon'da Türk Silahlı Kuvvetleri, gizli tanıklarla terör örgütü olarak ilan edildi. Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, bir gizli tanıkla, eski PKK'lı ceza hükümlülerinden bir gizli tanıkla terör örgütünün başı olarak ilan edildi ve ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı. Ağırlaştırılmış müebbet cezasının anlamı şudur: İdam.
O gün sessiz kalanlar, hatta bu operasyona destek verenler, şimdi kendilerini saklıyorlar; yüzleri kızarıyor. Bu da bir darbedir, arkadaşlar. Bu da bir darbedir. Geçen Meclis’te de söyledim; 12 Eylül’den daha ahlaksız bir darbedir, 15 Temmuz’dan daha ahlaksız bir darbedir, 12 Mart’tan daha ahlaksız bir darbedir. İnsanların namuslarına, şereflerine, gururlarına oynayarak, bir algı yaratarak bir darbe süreci başlamış durumda.
''Bu darbenin sebebi: Birinci parti olmamız ve Cumhurbaşkanı adayımız İmamoğlu''
Bu darbenin sebebi ne? Bu darbenin birinci sebebi Özgür Özel, diğer sebebi Ekrem İmamoğlu. Burada söyleyelim: Eğer Özgür Özel, 47 yıl sonra CHP birinci parti olmasaydı; eğer 23 yılın sonunda AK Parti ilk kez CHP’ye yenilmeseydi, bunların hiçbirini yaşamazdık. Hiçbirini yaşamazdık.
Bakın, hatırlayın 19 Mart darbe girişimini; biz 15 gün önceden ön seçim yapacağımıza karar vermişiz. 23 Mart’ta bir ön seçim yaptık. Ön seçim dışında ne yaptık? Genel Başkanımızın direktifiyle bir dayanışma sandığı kurduk, 10.5 milyon oy kullandı, arkadaşlar. Sandık kurduğumuz yerler miting alanı gibi. Genel seçimden çok daha önemli bir katılım var. Dolayısıyla sebebi bu.
''Geleceğin Cumhurbaşkanı’na yargı eliyle bir darbe yapılmaya''
Bir ankette de öyle gözüküyor; şu anda yapılan bütün anketlerde CHP birinci parti. Bütün anketlerde birinci parti. CHP’nin adayı kaç puan farkla kazanıyor? Bunu önlemek için ne yapacaklar? Geleceğin Cumhurbaşkanı’na… Eskiden darbe kime yapılırdı? Mevcut iktidara yapılırdı. Şimdi geleceğin Cumhurbaşkanına yargıyla bir darbe yapılmaya çalışılıyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye’de sorun çok. Malatya’daki sorun, Türkiye’deki sorundan iki kat fazla. Don vurmuş, her gün yeni felaketler, yeni rezillikler. Beceriksiz belediye. Yağmur yağıyor, sel oluyor. İnsanların araçları, evleri su altında kalıyor.
Başka meseleler de var, bakın arkadaşlar: Türkiye’de 14 bin 469 TL ile geçinmeye çalışan emekliler; 4 bin TL bayram ikramiyesine mahkûm edilen emekliler; 22 bin lira asgari ücret alan fakir fukara insanlar; işsizler, işsizler, güçsüzler. Bakın arkadaşlar, gerçek işsiz sayısı rekor kırarak on üç milyona ulaşmış. Yüzde otuz iki nokta iki yıllık geniş tanımlı işsizlik oranı, on bir yıl sonra zirveye çıkmış. On bir yıl sonra. On bir yılın rekorunu bu ay kırmış durumdayız. Hedefleri tutturamıyorlar, faiz almış başını gidiyor, enflasyon almış başını gidiyor. Her gün yeni insanlar işsiz kalıyor.
''İşsiz sayısı 13 milyona dayanmış, 'ev genci' diye bir deyim oluşmuş''
Değerli arkadaşlar, son bir yılda iki nokta iki milyon kişi işsiz kalmış. İşsiz sayısı on üç milyona dayanmış. 'Ev genci' diye bir deyim oluşmuş. Dört nokta yedi milyon ev genci var ne okuyabiliyor ne çalışabiliyor. Son yüz otuz altı ayın rekorunu kırmış işsizlik.
Ne yapılıyor? Her gün kalkıyoruz, bunlar konuşulmasın diye İstanbul merkezli operasyonlar yapılıyor. Eskiden ne vardı? Bunların döneminde ne vardı? Gizli tanık vardı. Gizli tanık vardı. Bütün siyasi davaları gizli tanıkla açıyorlardı. Ekrem Memo’nun davasında da üç tane gizli tanık var: Ladin, Meşe, Çınar diye. Bunlar 'duyduk' diyorlar, 'gördük' diyorlar, 'duyduk' diyorlar, 'olmuş' diyorlar. Ama ellerinde bir tane kanıt yok. Fakat o kadar operasyon yapılır.
''Kendilerine alışıklar ya; kendileri 'baba paraları sıfırla' diye, evden onlarca milyon dolar çıktı ya...''
19 Mart’tan beri ne arıyorlar? Para alıyorlar, para arıyorlar, kasa arıyorlar. Kendilerine alışıklar ya; kendileri 'baba paraları sıfırla' diye, evden onlarca milyon dolar çıktı ya... Kendilerine benzetiyorlar. Bir kuruş para bulamıyorlar. Bir tane kayıt bulamıyorlar. Bir tane kaset bulamıyorlar. Tamamen gizli tanığa dayalı ifadeler.
Gizli tanık olmadı. Ne oldu? Bir de itirafçı çıkarmaya çalışıyorlar. İtirafçı çağırıyor savcı. Bak diyor: 'Çoluğunu çocuğunu göremezsin. Bütün mallarını el koymuşuz. Benim söylediğim ifadeyi ver, buradan evine git' diyor. Açıkça savcı, İstanbul Belediyesi’nden tutuklu sanıkları tehditle, şantajla, çocuklarıyla tehdit ederek itirafçı olmaya zorluyor. Bundan da bir şey çıkaramıyorlar.
Bir de iftiracı taraf üretiliyor. Geliyor iftira ediyor, arkadaşlar. Bu süreci hep beraber aşacağız. Bak, bu süreci hep beraber göreceksiniz, aşacağız. Nasıl ki Balyoz ve Ergenekon’da haklı çıktık, nasıl ki siyasi davalarda yüzümüzü yere eğmedik, bundan sonra da bu davalarda yüzümüzü yere eğmeyeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar.
23 Mart’ta sizlerin oyuyla seçilmiş Ekrem İmamoğlu’nu Atatürk’ün koltuğuna oturtacağız. Cumhuriyet’in yüzüncü yılında Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Genel Başkanımızın liderliğinde, önderliğinde hiç durmadan, gözümüzü budaktan sakınmadan çalışmaya devam edeceğiz.
''Adaletin olmadığı bir yerde ne barış olur ne huzur olur''
Öyle bir süreç ki arkadaşlar, 22 Ekim 2024’te bir süreç başladı. Sayın Devlet Bahçeli’nin bir açıklamasıyla 'Öcalan gelsin, Meclis'te konuşsun' dediği bir süreç. Ki anlaşılıyor ki 7ta bu 2023 yılının 24 Haziran’ına dayanıyor- bu süreç.
Öcalan’la görüşüyorlar, Kandil’le görüşüyorlar, KCK ile Avrupa KCK ile görüşüyorlar. Ve bir süreç başlattılar. 'Barış süreci' diyorlar, 'Terörsüz Türkiye süreci' diyorlar, değerli arkadaşlar.
Arkadaşlar, bakın, adaletin olmadığı bir yerde ne barış olur ne huzur olur. Bir taraftan Cumhuriyet Halk Partisi ile savaş açacaksın, diğer taraftan PKK ile barış yapacaksın. Bir taraftan İmamoğlu ile savaş açacaksın, diğer taraftan Öcalan’a 'şükranlarını' göndereceksin. Bir taraftan Gezi eylemine katılan insanlarla, öğrencilerle, belediye başkanlarımıza, belediye meclis üyelerimize savaş açacaksın; Kandil’dekilere 'teşekkür' edeceksin.
''Böyle süreç olmaz, arkadaşlar, bu süreç başarılı da olmaz''
Böyle bir sürçe olmaz arkadaşlar, bu süreç başaralı da olmaz. Eğer kirlilik arıyorsan, eğer namussuzluk arıyorsan, eğer hırsızlık, rüşvet arıyorsan, aynaya bakacaksınız diyoruz AK Parti’ye, bu operasyonu yapanlara. Rıza Zarrab unutulmadı, bakanlar unutulmadı. 'Oğlum paraları sıfırla' lafı unutulmadı. Elbise kılıflarını, ayakkabı kutularını unutmadık. Çikolata kutularını unutmadık. İmam Hatip’e para toplayıp 5 milyon doların evden çıktığını unutmadık. Zehra Taşkeser’i unutmadık.
Bak, bunlara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz, değerli arkadaşlar. Bunun herkesin bilmesini isterim. Bir taraftan belediyelerimizde operasyon, bir taraftan da partiye bir operasyon yapılmak isteniyor; partiye. Niye?
Bakın, değerli arkadaşlar, parti ilk kez birinci parti olmuş. Olursa, Adıgüzel’in söylediği gibi, Türkiye’nin neredeyse yüzde yetmişini Cumhuriyet Halk Partilileri yönetiyor. Türkiye kırmızıya boyanmış. Yıllar sonra ilk kez bir sabah mutlulukla, gülerek uyandı tüm Türkiye. Ne zaman? 31 Mart sabahı.
''İçimizde birileri AKP kayığına binmiş partiye ayar vermeye çalışıyorlar''
Anketleri, çalışmaları, parti tartışılmaya çalışılıyor. Bakın, biraz önce söyledim: AK Parti’nin yargısı belediye başkanlarımızı gözaltına alıyor. Can Atalay cezaevinde tutuluyor. Anayasa Mahkemesi kararları yok sayılıyor. Bazı bizim içimizdeki bazı arkadaşlar, AKP'nin yargı kaynağı bilerek partiyi ayar vermeye çalışıyorlar. Her kim olursa olsun, AK Parti'nin yargısı eliyle partiyi dizayn etmeye çalışan her kimse kim? Bu doğru bir şey değil. AK Parti'nin yargı kaynağı olduğunu bilmek hiçbir Cumhuriyet Halk Partisi'ne yakışmaz, olduğunu da ifade etmek istiyorum.''